xxx78
'Yeni anayasa' mı dediniz, aman Allahım
Son günlerde 'yeni anayasa' bir kez daha tartışma gündemine girdi. Girmesi iyidir. Türkiye'nin ihtiyacı olan, günün özelliklerini yansıtan ve hukuk devletine giden kanalları genişleten bütüncül bir demokratik anayasadır. Anayasanın 26 maddesini değiştiren paketle ilgili halkoylamasına 'Evet' diyeceklerin beklentisi de bu yöndedir.
'Yeni anayasa' konusunun şu günlerde tartışma gündemine girmesini sağlayan, BDP'nin sözcüleri... Tabanına halkoylamasını 'boykot' çağrısında bulunan BDP, bu tavrını değiştirme şartlarından biri olarak dillendiriyor 'yeni anayasa' talebini... Başbakan Tayyip Erdoğan, 3 Eylül günü Diyarbakır'da yapacağı mitingte, partisi adına "Yeni anayasa hazırlanacak" sözünü verirse, BDP boykot kararını gözden geçirecekmiş...
Partiler kendi kampanyalarını sürdürürken diğer partiler adına yapılan konuşmalardan haberdar olmayabiliyor. Galiba böyle bir durum BDP sözcüleri için de söz konusu. Çünkü kampanyanın neredeyse en başından itibaren, Tayyip Erdoğan, kalabalıklara, "Anayasayı bütünüyle değiştireceğiz" sözünü verip duruyor.
Önceki akşam katıldığı TV programında da açık ve seçik olarak aynı vaadini tekrarladı Başbakan Erdoğan...
Anayasayı bütünüyle değiştirmek netameli bir konu ülkemizde. Cumhuriyet'in bütün anayasaları ya sırtlarında hâlâ üniformalarını taşıyan askerler tarafından yazıldı, ya da onlar namına çalıştırılan sivillerin yazdığı anayasaya son biçimini askerler verdi. Bu dönemde yazılacak 'yeni anayasa', tamamen siviller eliyle hazırlanırsa, bu özelliğiyle bir 'ilk' olacak...
BDP'nin 'yeni anayasa' konusunu şimdilerde gündeme taşımasının konunun 'netameli' oluşuyla ve Ak Parti'yi yeniden kapanma tehlikesiyle burun buruna getirme arzusuyla bir ilişkisi tabii ki yoktur; ancak Türkiye'de sivillerin eliyle anayasayı yeniden yazmanın böyle bir tehlikesi olduğunu BDP de unutmamalı.
İlk kez Ak Parti'nin önemli bir bakanından işittiğimde şaşırdığımı itiraf ederim: Ak Parti'de söz sahibi olan siyasiler 2008 yılında partilerine karşı açılmış 'kapatma davası' ile anayasa değişikliği çalışmaları arasında birebir bir irtibat olduğuna inanıyorlar. Elimizde 'somut' kanıtlar olmasa bile, döneme biraz yakından baktığımızda, böylesine bir irtibat kurmayı mümkün kılacak emareler görebiliyoruz.
Kronoloji de aynı şeyi söylüyor: 2007 yılı sonbaharı Prof. Ergun Özbudun ve arkadaşlarının hazırladığı taslak anayasa metninin kamuoyuyla paylaşılmasına sahne olmuştu. 2007-2008 kışını 'yeni anayasa' tartışmalarıyla geçirdik. Hükümet adına yapılan bir açıklama ile, hazır metnin baharda Meclis'e sunulacağı duyuruldu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ak Parti'nin kapatılması talebiyle Anayasa Mahkemesi'ne 2008 yılı mart ayında başvurdu.
İlk sonucu kapatma davası açılmasının, 'yeni anayasa' hazırlığının rafa kaldırılması oldu.
Cumhuriyet Başsavcısı'nın kapatılma davası açmasında Ak Parti'nin 'yeni anayasa' konusunda sergilediği kararlılığın bir etkisi olabilir mi gerçekten? Bu sorunun cevabını bilmiyorum; bildiğim tek şey, Ak Parti tepelerinde, bu soruya, güçlü bir "Evet, var" cevabı verildiğidir.
Anayasayı baştan aşağı değiştirme niyetinin 27 âcil madde değişikliğine dönüşmesinin sebebi de bu kuşkudur. Hazırlanmış paket içerisinde bulunan parti kapatmayı zorlaştıran, Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştiren maddeleri, 'yeni anayasa' önündeki bazı engellerin kaldırılması çabası olarak görebiliriz.
Hatırlayalım: Sürekli kapatılan partilerin devamı olan BDP'nin parti kapatmayı zorlaştıran değişikliğe Meclis'te karşı tavır alması, o maddenin paketten düşmesine yol açmıştı.