‘Vicdani retçiyim’ internetime dokunma...

12 Eylül rejimi hala tüm mevzuatıyla lök gibi durmakta...

 Tabii 12 Eylül rejimi dışında, “temel hak ve özgürlükler” konusunda da nal toplamaktayız...

Örnek mi?

Örneğin dün, 15 Mayıs Dünya Vicdani Ret Günü idi.

Vicdani ret ne?

İnanç, din ve vicdanla ilgili nedenlerden ötürü askerlik yapmayı tamamıyla reddetmek.

Türkiye’nin de imzasının bulunduğu uluslararası sözleşmelerle vicdani ret hakkı, temel hak olarak güvenceye alınmış olmasına rağmen burada uygulanamıyor.

Uygulanma bir yana, Türkiye’deki vicdani retçiler hem aşağılanıyorlar, hem yargılanıyorlar.

Bütün gelişmiş ülkelerde “vicdani ret” sıradan demokratik bir hak...

Bizde ise insanın hayatını karartan bir tercih...

Vicdani reddin 1990’dan beri Türkiye’de tartışıldığını, vicdani retçilerin sayısının 65’e yükseldiğini, son olarak vicdani retçi İsmail Saygı ve Halil Savda’nın tutuklandığını biliyoruz.

Ve Dünya Vicdani Ret Günü’nde bu temel hak ve özgürlükten yoksun bir ülkeyiz.

***

Kimsenin dönüp bakmadığı ve bizim sorunlarımızı nasıl halledeceğimizi somutlaştıran AB’nin İlerleme Raporu, Türkiye’nin birçok konuda olduğu gibi “vicdani ret” konusunda da Uluslararası İnsan Hakları Hukuku’na riayet etmediğini ve vicdani retçilerin yasal haklarını koruyan düzenlemeler yapmadığını vurguluyor...

***

Zaten...

Bizde “vicdani ret” yaşamı karartmaya yeterken, demokratik AB ülkelerinde mecburi askerlik tedavülden kalkıyor...

Avrupa Birliği’nin iki önemli ülkesi Fransa ve İngiltere’de zorunlu askerlik çoktan kalktı.

Sadece oralarda mı?

Hollanda, İtalya, Polonya, İzlanda, Sırbistan, İrlanda, Belçika, Lüksemburg, Slovenya, Slovakya, İspanya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Malta’da da zorunlu askerlik kalktı, bu ülkelerin tümü “profesyonel orduya” geçti.

“Zorunlu askerlik” olan ülkelerde ise askerlik yapmak istemeyenler sosyal hizmet alanlarında görevlendiriliyorlar.

Biz ise hala 1916 yılındaki kanunda ve Prusya tipi “ordu-millet” anlayışında ısrarlıyız.

***

Dün “vicdani ret” günüydü ama ayakta olanlar “internetçiler”di...

Bilişim Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun (BTK) 22 Ağustos’ta internete dört farklı filtre getireceğini duyurması üzerine bunun “sansür” olduğunu belirten internet kullanıcıları dün sokağa çıktı.

Her ne kadar BTK ısrarla reddetse de internet kullanıcıları bu konuda kararlı.

Filtrelere karşı eylem duyurusu internet siteleri aracılığıyla ışık hızıyla yayıldı. Dün saat 14.00’te Türkiye’nin 31 şehrinde binlerce kişi sokağa çıkıp “yasaklamak yasaktır” ve “internetime dokunma” dedi...

İnternetçiler “vicdani ret” hakkına sahip çıkmadıkça “internet yasakları” da bitmez...

Çünkü “demokratik haklar” bir bütün...

Bunun en iyi örneklerinden biri de Finlandiya...

İnternet bağlantısına sahip olmayı “vatandaşlık hakkı” olarak kabul eden ülkelerin sayısı hızla artarken, bu konuda ilk yasayı çıkarıp yürürlüğe sokan ülke Finlandiya oldu çünkü.

İnterneti, elektrik, su gibi vatandaşlık hakkı olarak tanımlayıp hattın kesilmesini veya fahiş fiyat uygulanmasını yasaklayan yasa Finlandiya’da geçtiğimiz yıl 1 Temmuz’da yürürlüğe girdi.

Böylece ülkede internet, su, elektrik ve temiz hava gibi temel ve asla kesilemeyecek insani ihtiyaçlar arasına katılmış oldu.

Neden?

Çünkü orada “vicdani ret” çok sıradan bir temel hak ve özgürlük... Askerlik de mecburi değil... Dünkü gösterilerde şu sloganı duymak isterdim: İnternetime dokunma, ben de vicdani retçiyim...

Önceki ve Sonraki Yazılar