VEYSEL KARANİNİN YERİNDE SİZ OLSAYDINIZ NE YAPARDINIZ?

İslam’ın, Anadol’unun, Türk’ün kültür direklerinin en büyüklerinden olan Yunus Emre Dedemizin dillerden düşmeyen ilahilerinden biri de ‘Veysel Karani’ ilahisidir:

“…Urumda Acemde aşık olduğum,
Yemen illerinde Veysel Karani
Allah'ın Habibi sevgili dostu
Yemen illerinde Veysel Karani

Anasından doğup dünyaya geldi
Melekler altına kanadın serdi
Resulün hırkasını tacını giydi
Yemen illerinde Veysel Karani

Bin deveyi bir akçeye güderdi
Onun da nısfını zekat ederdi
Develer bileşince tevhid ederdi
Yemen illerinde Veysel Karani

Anasından destur aldı durmadı,
Kâbe yollarını geçti boyladı
Geldi o Resulü evde bulmadı
Yemen illerinde Veysel Karani

Peygamber mescitten evine geldi
Uveysin nurunu kapıda gördü
Sordu Aişe’ye eve kim geldi
Yemen ellerinde Veysel Karani

Yunus eydür gelin biz de varalım
Ayağın tozuna yüzler sürelim
Hak nasip eylesin komşu olalım
Yemen illerinde Veysel Karani…”

Bu şiiri çokça okuyup ilahisini çokça dinlemişizdir. O mübarek insanın hayat hikayesini de çoğumuz biliriz. O hikâyeden önemli birkaç sahne:

1- Aşığı olduğu peygamberimiz ziyaret etmek için annesinden izin alıp Medine’ye gitmesi. Annesinin ona, “git ama bulabilirsen hemen bul bulmazsan bekleme hemen geri dön” demesi, Karani Hazretlerinin de aynen böyle yapması.

2- “Veysel Karani hazretlerinden bir kişi nasihat ister. O’ da “Allahü teâlâyı bilir misin?” der. “Elbette bilirim” “O zaman başka bir şeyi bilmene gerek yok” Yolcu, uzaktan geldiğini söyleyip, bir nasihat daha ister, karani Hazretleri; “Allahü teâlâ seni biliyor mu?” “Elbette biliyor” diye cevap alınca, “ O zaman başkasının bilmesine gerek yok” der ve misafiri gönderir.

3- Peygamberimizin vefatından sonra Hz. Ali ve Hz. Ömer efendilerimiz Üveys Hz.’ni bulur ve Peygamberimizin vasiyeti üzerine Hırka-i Şerifi O’na verirler. Peygamberimizin hırkasının kendisine verilmesinden ve Peygamberimizin O’nun hakkındaki övgülerinin duyulmasından sonra Karani’nin değeri insanların gözünde iyice artar. Öyle ki asırlar sonra Yemene çok Irak olan Anadolu’da Yunus Emre Dedemiz, yukardaki ilahiyi yazar, bu şiir bestelenir ve her tarafa yayılır, günümüz de bile gönüllere sevgi ferahlık bağışlamaya devam eder.

4- Sıffin Savaşında Hz. Ali’nin yanında saf tutar ve burada şehit olur.

İSLAMA GÖRE İNSANLARIN DERECELERİ

İslam ve O’nun kitabı olan son mesaj Kur’an insanları inanç yönü ile şöyle sınıflandırır:

A- Müminler

B- Kafirler

C- Münafıklar

Müminler, kafirler münafıklarda kendi aralarında bir tarağın dişleri gibi eşit değillerdir. Öyle ki cennete giden müminler de, cehenneme düşen kafir ve münafıklar da sınıf sınıftırlar. Onların kıyametteki mekânları farklı farklıdır:

1. Cehennem;

2. Lâzâ


3. Saîr

4. Sakar

5. Hâviye

6. Hutame

7. Cahim

………..

1- Cennet

2- Cennetü'n-Naîm

3- Adn cenneti

4- Firdevs

5- Hüsnâ

6- Dârüs's-Selâm

7- Dârü'l-Mukame

8- Cennetü'l-Me'vâ…)

Bu cümleden olmak üzere Müminler Müslümanlar takvalarına göre şöyle gruplandırılırlar.

1- En yüce en değerli Allaha katında en kıymetli olan kişi peygamberimiz, ardından diğer peygamberler gelir.

2- Peygamberlerden sonra en yüce insan Hz Ebu Bekir efendimiz başta olmak üzere Peygamberimizin sahabeleri sırlanır.

3- Sonra tabiin, sonrada takvasına göre diğer müminler gelir. (İkisinin de Mümin olması şartı ile) Tabiin ’in en takvalısı, Sahabe efendilerimizin manevi derecesi en düşük olana yetişmesi mümkün değildir.

4- EN BÜYÜK SEVGİ ANNENİN EVLADINA DUYDUĞU SEVGİDİR

Tüm bunları şunu için yazdım. Bizler(Müslümanlar Müminler) diyoruz ki, “ iyi kötü, Güzel çirkin, doğru yanlış, hak batıl… Bunların ölçüsünü ancak Allah Teala koyar. Diğer Milletler kültürler ve insanlar kendi ölçülerini bu mihenge vurarak sağlama yapabilirler.” Bu ölçülerden biri de sevgidir Sevgi nedir? Kimler sevilir, kimler sevilmez, bu dünyada en çok seven ve sevilen kişi kimdir? Ve asıl soru bu yazının konusu olan soru: “Allah'a halife olarak yaratılan insanların bu dünyada yaşadıkları, sahip oldukları en büyük sevgi hangisidir? “Cevap; “bu sevgi ne anne sevgisidir ne baba sevgisidir ne kardeş sevgisidir ne eş sevgisidir. Mal, mülk, makam şöhret sevgisi de değildir. Dünyalık sevgilerin en büyüğü annelerin çocuklarına duyduğu sevgidir. Bu hakikati hem insanlarda görebilirsiniz hem de diğer canlılarda.

KARANİ NİÇİN BÖYLE DAVRANDI?

Evet şimdi esas soruya; Dünyalık sevgilerin en büyüğü evlat sevgisi olduğu halde; Karani Hz. lerinin annesi de yüce gönüllü pek değerli bir mümine anne olduğu halde; evladı Veysel Karani hazretlerini Medine’ye gönderdiğinde, Allah resulüne âşık olan ve yıllardır Onun hasreti ile yanan evladına şöyle demesi lazım değil mi: “Evladım haydi yolun açık olsun! Bu uzun yolda Allah yardımcın olsun: Rabbim sana iyi yoldaşlar ve hayırlı yolculuklar versin. Medine'ye var, mutlaka peygamberimizi (sav) gör, elini öp, benim de selamımı ilet, duasını da al gel…” demesi lazım değil mi? Evet bizim bildiğimiz hikâyede böyle olmuyor. O muhterem anne ne diyor o yüce insana; “Evladım git, peygamberin kapısını çal. Varsa var, yoksa hemen geri dön” diyor. Bu hali nasıl tefsir etmek gerekir?

Tabii tersini de düşünelim: Siz Veysel Karani olsanız, yıllardır özlemini çektiğiniz, aşkı ile yanıp tutuştuğunuz Hz. Muhammed’e bir adım kalmışken, evinde bulmadığınız da hemen Mescide, orada da yoksa sorup soruşturup yerini bulmak istemez misiniz? Böyle yapıp O’nu gördüğünüzde manevi bir sınıf atlayıp SAHABE olacağınızı da biliyorsunuz. Bu durumda ne yapardınız? Cevap… O mübarek insan annesinin emrine uyarak geri geliyor. Anne niye böyle yapıyor evlat niye böyle yapıyor, Bugün yaşayan mümine bir anne ve mümin bir evlat aynı mı davranır?

YAZININ BU SON KISMINI SONRA OKUYUN

Siz bu süale kendinizce cevaplar arayın, düşünün, birkaç arkadaşa sorun; aşağıdaki satırları sonra okuyun!

Ben bu soruyu ve cevabını dün gece Tv 23 te Profesör Ömür Demirbağ'ın Elazığ'da verdiği bir konferansta duydum. Çok dikkatimi çekti. Hoca bu konuya şöyle bir açıklık getirdi: Manevi derecesi yüksek birisinden işittim, O kişi şöyle buyurdu: “O mübarek anne evladını o kadar çok seviyor ve o kadar yakından tanıyor ki O’nun Peygamber’i gördüğü zaman dayanamayıp bayılıp, öleceğinden kokuyor. Anne kalbi buna dayanamaz…”

Veysel Karani ise, ben annemin dediğini yapayım gerisine Allah kerimdir… demiş olabilir.

Sizler bu konuya nasıl yaklaşırsınız?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum