Mihman Kelimeler
VARLIK
İştiyakın , gönül mülküne vemiş olduğu sıkletin tasavvuru ve tetkîki reel dünyanın unsurlarıyla ifade bulamadığından , somuta indirgenemeyen unsurlar mecaz yoluyla farklı düşünce mecrâlarına aktarılmaya ve usamsal teşekküle imkan verilmeye çalışılır. Farklı kelimelerin kelime kadroları oluşturup müstakil parçalardan ayrılarak kişi nazârında farklı manâları oluşturması ; düşsel, bilişsel ve duyuşsal açılardan yansımalar yaratması bu kurulu mecaz dünyasının bir gereğidir. Eskilerin ibda dediği yaratma, metnin konteksini oluşturan parçalarda genel unsurlardan dikkat vasıtasıyla toplanan bilgilerin zihin haddesinden geçirilip , özgünlük katılma derecesi de ibda azameti olarak bilinir. Ressamı ressam yapan tabiatı, doğayı insanı, ekvânı ve de ummanı eserinde konu edinir iken sanatsal nitelik kazandırması maddeden değil yaratıcıdan kaynaklanmaktadır. Bir çöplük sanatsal bir malzeme olmadığı halde onu resminde estetik şartlar çerçevesinde işleyen bir ressamın eseri sanatsallık kazanır. Başta belirttiğimiz gibi varlık yokluk ve oluşturma hususundaki asıl mesele kişinin benliği ve iştiyakıdır. İştiyâk olmazı olduran, olmasa bile uğrunda öldüren bir unsurdur. Aşk olmazsa meşk olmaz lafını da burada anmak pek yerinde olur bu suretle. Karıncaya Hicaz ne ise , sanatkârın eseri de aynıdır. Yüce kuvvet ve kudret sahibi Yaratıcı’nın küllî iradesinin varlıklar âlemine yansıması cüz’i hakikâti ortaya koymuştur. Sanatçının Yaratıcı nazarından bir parça olması da kişisel irade dolayısiyle yaratılan malzemelerde çeşitlenmelere sebep olur. Bu sebeple maddeyi anlamak manâyı anlamanın ilk basamağıdır. İlmî tefekkür ve düşünmeceler bu bağlamda gerçekleşmeye başlar. Öz yaratılma hususiyetleri benzerlik arzetmesi nedeniyle özdeki ortaklığı görmek çıkarımlar için gereklidir. Bu ortaklık zamanla dallanıp budaklanmakta ve farklılaşmaya başlamaktadır. Acıyı tatlı olmadan , doğruyu yanlış olmadan anlayamayacağımız gibi tabiattaki vakaları zıddı ile düşünmek lazımdır . Hülâsa herşey zıddı ile kâimdir. Bir konteks olarak insan benliğini ve varoluşunu bu unsurlar ile düşünmek ve çözümlemek doğru olur. Yaratma-yaradılma; benlik ve iştiyâk bu sebeple kelimelerle ifâdesi olmayan fikrî-duygu gerektiren unsurlardır. Bu suretle varlığa yönelişi bu şiirle ifâde etmek istiyorum.
VARLIK
Yokluklar hapishânesinin müebbet mahkûmundan
“El-an beynimde vurmakta bir çan”: Dan! Dan! Dan!
***
Pervâneler ki , düşler sâkini bir mumun ardından
“Sessiz ve pür sükûn içindeler”: Yan! Yan! Yan!
***
Mermer bir kâide, sefîl… Gökler , ayaklar altında
Nakkâştan başka kimse cevher görmez altında
***
Düşün hem hisset bu ekvân-ı hayâtı . El’al; tın da
Var olan bir tek “ben” dir benliğin surâtında