Umuda Yolculuk

Seçim heyecanı son sürat bir hal aldı. Aday olanlar mutlu. Olamayanlar ise asabi ruh halindeler.

Vekil dokunulmazlıklarının kaldırılmasında ısrar eden CHP, şaibeli isimlere listesinde yer verdi. Aynı yolu MHP’de izledi. Yani dokunulmazlık zırhına bürünmek isteyenler bir şekilde listelere alındı.

Seçilirler ya da seçilmezler, mesele sonuç meselesi değil. Amaç ne? Onu anlamak lazım.

Şu an vekil olup ta listeye giremeyenlerin feryatları da ayrı bir konu. Düne kadar toz kondurmadıkları genel başkanları için veryansın ediyorlar. Yani çıkar ilişkisi ön planda demektir. Diğer varyeteler, içinde bulunduğu durumu kurtarmak amacıyla yapılan roller gibi geliyor.

Siyaset bu mudur?

Anlaşılan henüz demokratik olamadık. Eğer bu yaşananlar demokrasinin kuralı ise Avrupa bu konuda çok geri. Epey yol almışız demektir.

Yok Avrupa’nın demokrasisi iyidir diye kabul edersek sanırım daha çok uzun bir yolumuz var.

Her ne olursa olsun seçilme hedefi hizmet değil de çıkar ise geleceğimiz ipotek altında demektir. Bu kadar çok partinin seçime girmesi demokratik bir yarış mıdır?

Yoksa her küskün grubun bir öncekine rakip olmaya çalışması mıdır?

Seçim barajı düşürülsün talepleri yerinde midir?

Bu yapı ve anlayış ile seçim barajının düşürülmesi değil aslında birkaç puan daha yükseltilmesi gerekmektedir. Parlamentoda temsil gücünü dağıtırsanız hizmet alamazsınız.

Türkiye hiçbir koalisyon hükümeti döneminde başarılı olamamıştır. Ekonomik ve siyasi krizlerin tamamı koalisyon hükümetleri zamanında yaşanmıştır. Çünkü ortak karar alınamamıştır. O yüzden hükümet temsil gücünü iyi kullanmalı, muhalefet temsil gücünü yapıcı yönde kullanmalıdır. İktidarı sürekli karalamak yerine yapılması gerekenleri ortaya koyup katkıda bulunabilmelidir.

Ekibi olmayan, alt yapısı iyi kurulmayan, derleme toplama siyasi yapıların mecliste hasbel kader temsil ediliyor olması doğru değildir.

Bu yaklaşım demokrasiye uygun değilmiş gibi algılanabilir. Eğer meclise girmekten amaç hizmet ise doğru olanın iyi yapılanmış, organizasyonunu tamamlamış ve halkın güveninin kazanmış siyasi yapılarda aramak doğrudur; diye düşünüyorum.

Başkanlık seçeneğinin önümüzde duruyor olması da ayrı bir alternatif. Siyaset akademisyenlerinin bu konuda çalışmalar yapıp ülkemize en uygun modeli geliştirmeleri ve kamuoyunu bilinçlendirmeleri gerekmektedir. Böyle bir yapıya seçilenler kadar seçmenlerin de hazır olmaları gerekmektedir.

Yoksa Cumhuriyetin kuruluşundan 1950’li yıllara kadar yaşadığımız tek partili sistem anlayışı gibi handikaplar yaşanabilir.

Temsil gücü yüksek yapının nasıl oluşturulabileceği araştırılmalıdır. Bunları siyasete direk dalmayan, siyaseti izleyen bendeniz gibi düşünenlerin aklına gelenler olarak düşünüyorum.

Ahmet TÜRKAN – Habername

ahmetturkan@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.