xxx65566
Twitter dayanışması, neocon hayalciliği, İran'da hesap hatası
İran bu krizden kolay kurtulamayacak. Daha doğrusu kriz, Devrim'den sonra ilk kez bu kadar hasar verici olacak. Bu aşamadan sonra Ahmedinejad'ın cumhurbaşkanlığı üzerindeki tartışma hep devam edecek. Rejim dünyaya karşı verdiği güçlü görüntüsünü önemli ölçüde kaybetmiş olacak. Muhalefet, yanlış yöntemleri yüzünden haklı taleplerini önemli ölçüde bulandırmış olacak. İçerideki iktidar çatışması sürerken dışarıda rejimi değiştirme yanlılarının hevesi daha da artacak. Bu da Tahran yönetimini hem içeride hem de dışarıda daha da sertleştirecek.
Yine de, bugünlerde olanlara bakarak kimse rejimin bu şekilde değiştirilebileceğine inanmasın. Kimse bu gösterilere, çatışmalar üzerinden "büyük hesaplar" yapmasın. Yoksa ciddi bir hesap hatası yapar. Yeşil Devrim, Kadife Devrim, Ukrayna-Gürcistan örnekleri, Sovyetler'in dağılmasından bu yana uygulanan projeler İran'a uymuyor, uymaz da. Her yıl ayrılan birkaç yüz milyon dolarla, bir tür Sivil Toplum Haçlı Seferi mantığı ile, ülke içindeki Araplar'ı ve Kürtler'i kışkırtmayla, "Azeri kartı"nı tedavüle sokmayla, muhalefeti İran halkının genel tavrı gibi göstermeyle, Freedom House projeleriyle, The National Endowment for Democracy'nin siparişleriyle İran'ı devirmek mümkün değil. Tahran'daki gösterilere bakarak büyük sözler sarfeden Batılı liderlerin uçuk açıklamaları ne kadar şaşırtıcı! İran'ı algılama biçimleri ne kadar da yetersiz! Bu sözler, Google/Yahoo kampanyaları, Twitter dayanışması gelişmeleri ne kadar dramatize etse de gerçeklerle hiçbir şekilde örtüşmüyor.
Tahran sokaklarında yaşananlarda, seçim sonrası iktidar çatışmasında bunlar yok mu? Elbette var… Bugün İran'da olan her şeyde bunun izini açıkça görüyoruz. Ancak, dışarıdan ne kadar müdahale olursa olsun, muhalefet ne kadar desteklenirse desteklensin, "rejim değişikliği" doktrini bu ülkeye ne kadar uyarlanırsa uyarlansın, ABD, İngiltere ve Avrupa ülkeleri ne kadar müdahil olursa olsun yaşananlar İran'ın kendi sıkıntıları.
Bugüne kadar görmezden gelmeyi yeğlediği, erteleyerek büyüttüğü, toplumun bir kesiminin çağrılarına kulak tıkadığı, devlet gücüyle aşacağına inandığı, çatışmacı dış politikayla üstesinden geleceğini sandığı sorunlarla yüzleşiyor İran. Bunu görmemeye devam ederse çözümsüzlüklerle mücadele etmek zorunda kalacak. Bu yüzden dini lider Ali Hamaney'in, Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın dikkatleri dışarıya yönlendirme gayreti, İran toplumuna geleneksel düşmanı gösterme alışkanlığı, dış tehdit kolaycılığı artık çözüm değil. Dış tehdit, dış müdahale gerçek olsa bile çözüm değil.
Bu gerçeği teslim ettikten sonra yine de söylemek gerekiyor. Bugün İran'da olanlara nejocon'ların hayal dünyasından bakanlar yanılır. John Bolton gibilerinin "İran'a saldırı son seçenek. Önce ambargo ve halkı ayaklandırmak ondan sonra saldırı" gibi rüyaları bugünü ve gerçeği anlatmıyor. Onlar İran'ı bu şekilde zayıflatıp rejimini değiştireceklerdi. Bölgeyi batırdılar ama kendilerini de batırdılar. O projeler çöktü! ABD on yıl öncesinden elli yıl geriye gitti. Bambaşka bir dünya var artık. ABD dışında, Avrupa dışında dünyanın ezici çoğunluğunu oluşturan, siyasi ve ekonomik ağrılık merkezi olmaya doğru ilerleyen bir başka dünya var. İran bu dünyadan önemli ölçüde güç devşiriyor.
Korkarım o gençleri ateşe atıyorlar. Batılı fonlar, vakıflar, devletler, sorumsuz liderler, Tahran sokaklarında yürüyen genç insanları yüzüstü bırakacaklar. Onları kaldıramayacakları, üstesinden gelemeyecekleri bir macera için kışkırtıyorlar. İranlı muhalif siyasi liderler, aydınlar, davanın haklılığı ya da haksızlığı bir tarafa, yeterli sorumluluğu göstermiyorlar. Bazıları, sokak üzerinden iktidar hesapları yapıyor. Bir süre sonra kılıçlar kınından çekildiğinde, sokaklar kan gölüne dönerse hepsi bu gençleri kendi başına bırakacak!
Hamaney'in meydan okuması son derece tehlikeliydi! Rejimin silahlı güçlerine, Devrim'e gönülden bağlı olanlara bir hedef gösterdi. Seçim öncesi, "sokağa çıkanları ezeriz" diyen Devrim Muhafızları, bu tehdidini yineledi. Muhalefet lideri Mir Hüseyin Musavi mesajı almış görünüyor. En azından şimdilik. Kendisini sokaktan ayrıştırmaya çalıştığı izlenimi veriyor. Muhalefet sistem içine çekiliyor, doğrudan rejim karşıtları sokağa çıkıyor. Bu yüzden de sokağın sesi azalıyor, daha marjinal gruplar eylemler düzenliyor.
İran'da sistem içindeki iktidar ayrışması sokak üzerinden denendi. Son derece tehlikeli bir deneme bu. Sokakları kan gölüne dönüştürecek bir deneme. Camilerin bombalanmasına, Humeyni'nin türbesinde intihar saldırısına, genç kız ve erkeklerin kurşunlanmasına, sayısı belli olmayan insanların ölümüne yol açtı. Muhalefet, böyle yapmaya devam ederse, bazı siyasi liderleri darağacında görebiliriz. Bu aşamaya gelmeyeceğini düşünüyorum.
En tehlikelisi de; süreç böyle devam ederse İran hem içeride çok sertleşecek hem de bölgesel ve uluslararası politikalarında çatışma arayacak. Kim bilir, belki içerideki tehlikeyi dışarı atmak için kendisine uzak bölgelerde, mesela Lübnan'da, farklı krizler inşa edecek…
Olanlara bakarak, İran'ın eksen değiştirmesini bekleyenler çok ciddi hata yapıyor.
Yine de, bugünlerde olanlara bakarak kimse rejimin bu şekilde değiştirilebileceğine inanmasın. Kimse bu gösterilere, çatışmalar üzerinden "büyük hesaplar" yapmasın. Yoksa ciddi bir hesap hatası yapar. Yeşil Devrim, Kadife Devrim, Ukrayna-Gürcistan örnekleri, Sovyetler'in dağılmasından bu yana uygulanan projeler İran'a uymuyor, uymaz da. Her yıl ayrılan birkaç yüz milyon dolarla, bir tür Sivil Toplum Haçlı Seferi mantığı ile, ülke içindeki Araplar'ı ve Kürtler'i kışkırtmayla, "Azeri kartı"nı tedavüle sokmayla, muhalefeti İran halkının genel tavrı gibi göstermeyle, Freedom House projeleriyle, The National Endowment for Democracy'nin siparişleriyle İran'ı devirmek mümkün değil. Tahran'daki gösterilere bakarak büyük sözler sarfeden Batılı liderlerin uçuk açıklamaları ne kadar şaşırtıcı! İran'ı algılama biçimleri ne kadar da yetersiz! Bu sözler, Google/Yahoo kampanyaları, Twitter dayanışması gelişmeleri ne kadar dramatize etse de gerçeklerle hiçbir şekilde örtüşmüyor.
Tahran sokaklarında yaşananlarda, seçim sonrası iktidar çatışmasında bunlar yok mu? Elbette var… Bugün İran'da olan her şeyde bunun izini açıkça görüyoruz. Ancak, dışarıdan ne kadar müdahale olursa olsun, muhalefet ne kadar desteklenirse desteklensin, "rejim değişikliği" doktrini bu ülkeye ne kadar uyarlanırsa uyarlansın, ABD, İngiltere ve Avrupa ülkeleri ne kadar müdahil olursa olsun yaşananlar İran'ın kendi sıkıntıları.
Bugüne kadar görmezden gelmeyi yeğlediği, erteleyerek büyüttüğü, toplumun bir kesiminin çağrılarına kulak tıkadığı, devlet gücüyle aşacağına inandığı, çatışmacı dış politikayla üstesinden geleceğini sandığı sorunlarla yüzleşiyor İran. Bunu görmemeye devam ederse çözümsüzlüklerle mücadele etmek zorunda kalacak. Bu yüzden dini lider Ali Hamaney'in, Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın dikkatleri dışarıya yönlendirme gayreti, İran toplumuna geleneksel düşmanı gösterme alışkanlığı, dış tehdit kolaycılığı artık çözüm değil. Dış tehdit, dış müdahale gerçek olsa bile çözüm değil.
Bu gerçeği teslim ettikten sonra yine de söylemek gerekiyor. Bugün İran'da olanlara nejocon'ların hayal dünyasından bakanlar yanılır. John Bolton gibilerinin "İran'a saldırı son seçenek. Önce ambargo ve halkı ayaklandırmak ondan sonra saldırı" gibi rüyaları bugünü ve gerçeği anlatmıyor. Onlar İran'ı bu şekilde zayıflatıp rejimini değiştireceklerdi. Bölgeyi batırdılar ama kendilerini de batırdılar. O projeler çöktü! ABD on yıl öncesinden elli yıl geriye gitti. Bambaşka bir dünya var artık. ABD dışında, Avrupa dışında dünyanın ezici çoğunluğunu oluşturan, siyasi ve ekonomik ağrılık merkezi olmaya doğru ilerleyen bir başka dünya var. İran bu dünyadan önemli ölçüde güç devşiriyor.
Korkarım o gençleri ateşe atıyorlar. Batılı fonlar, vakıflar, devletler, sorumsuz liderler, Tahran sokaklarında yürüyen genç insanları yüzüstü bırakacaklar. Onları kaldıramayacakları, üstesinden gelemeyecekleri bir macera için kışkırtıyorlar. İranlı muhalif siyasi liderler, aydınlar, davanın haklılığı ya da haksızlığı bir tarafa, yeterli sorumluluğu göstermiyorlar. Bazıları, sokak üzerinden iktidar hesapları yapıyor. Bir süre sonra kılıçlar kınından çekildiğinde, sokaklar kan gölüne dönerse hepsi bu gençleri kendi başına bırakacak!
Hamaney'in meydan okuması son derece tehlikeliydi! Rejimin silahlı güçlerine, Devrim'e gönülden bağlı olanlara bir hedef gösterdi. Seçim öncesi, "sokağa çıkanları ezeriz" diyen Devrim Muhafızları, bu tehdidini yineledi. Muhalefet lideri Mir Hüseyin Musavi mesajı almış görünüyor. En azından şimdilik. Kendisini sokaktan ayrıştırmaya çalıştığı izlenimi veriyor. Muhalefet sistem içine çekiliyor, doğrudan rejim karşıtları sokağa çıkıyor. Bu yüzden de sokağın sesi azalıyor, daha marjinal gruplar eylemler düzenliyor.
İran'da sistem içindeki iktidar ayrışması sokak üzerinden denendi. Son derece tehlikeli bir deneme bu. Sokakları kan gölüne dönüştürecek bir deneme. Camilerin bombalanmasına, Humeyni'nin türbesinde intihar saldırısına, genç kız ve erkeklerin kurşunlanmasına, sayısı belli olmayan insanların ölümüne yol açtı. Muhalefet, böyle yapmaya devam ederse, bazı siyasi liderleri darağacında görebiliriz. Bu aşamaya gelmeyeceğini düşünüyorum.
En tehlikelisi de; süreç böyle devam ederse İran hem içeride çok sertleşecek hem de bölgesel ve uluslararası politikalarında çatışma arayacak. Kim bilir, belki içerideki tehlikeyi dışarı atmak için kendisine uzak bölgelerde, mesela Lübnan'da, farklı krizler inşa edecek…
Olanlara bakarak, İran'ın eksen değiştirmesini bekleyenler çok ciddi hata yapıyor.