xxxx69
Türkiye’nin en önemli insanı
Yunus Emre hakkında düşünürken ve bilgi toplarken, İsmail Kara hocamızın şu sözü imdadıma yetişti: "İlham, sanatkâr için güvenilir bir bilgi kaynağıdır."
Bir de Öktem Tepe'nin şu dizesi: "Su katılmamış maharet..."
Bir yandan Yunus Emre'nin Dergâh Yayınları'ndan çıkan divanını okuyor, bir yandan da büyüklerimizin bu şair hakkındaki sözlerini yan yana getirmeye çalışıyorum.
Mesela Prof. Dr. İsmail Kara, bir konuşmasında, "Yunus olmasaydı, işimiz kötüydü" demişti.
Bu sözün ne anlama geldiğini kavramak için; Nurettin Topçu, Sezai Karakoç, Hüsrev Hatemi, İsmet Özel gibi üstatların eserlerine ve konuşmalarına iyi bakmak lazım...
Bu isimlerin hepsi, Türkçeyi de, Türk milletini de Yunus Emre ile başlatıyor. Sözgelimi İsmet Özel, 25 Mayıs 2009 tarihli dersinde, Yunus konusunda şunları söylemişti: "Türk şiiri Yunus Emre ile başladı. Ve Türkiye'de din, ilk hızını şiirle aldı."
Nurettin Topçu, Türkiye'nin Maarif Davası isimli eserinde, "Yunus, din ile sanatı birleştirmiştir" der.
Yine, Süleyman Çobanoğlu; "İnsanlar ve cemiyetler gibi, diller de din değiştirirler. Diller de kelimeyi şahadet getirir. Türkçe, Yunus Emre'nin huzurunda diz çökerek Müslüman olmuş bir dildir. Hem dinimizi, hem vatanımızı kuran Yunus Emre'dir" şeklinde görüş belirtir.
Yunus Emre, edebiyat ve fikir dünyamızın her kesimini etkilemiştir. Hem de eşit bir şekilde.
Hasan Aycın, kitaplarından birine Sahipkıran (İz Yayınları, 2007) ismini vermekle, Yunus'un şu dizesinin de hakkını vermiştir: "Benem sahib-kıran, devran benimdir."
Ece Ayhan, hem şiirlerinden birine, hem de toplu şiirlerine Yort Savul ismini vermekle, Yunus Emre'nin "Padişahı kim bileydi kul etmese yort savul" dizesini bildiğini göstermiştir. (Yort Savul: "Kenara çekilin, padişah geliyor!" anlamında söylenir.)
Hüsrev Hatemi'nin müzikle ilgili yazıları, 2004 yılında Pan Yayınları tarafından basılmıştır. Kitabın adı: Kopuz İle Çeşte.
Yunus Emre ile ilgili bir de kitap yazan Sayın Hatemi, divanda yer alan şu dizeyi elbette biliyor: "Ey kopuz ile çeşte aslın nedir ne işte..."
Türk şiirinin önemli isimlerin Cemal Süreya da, "Yunus ki sütdişleri Türkçenin" diyerek, bir hakkı teslim etmiş, dile getirmiş oluyor.
Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. Bir de bayanlardan örnek verelim.
Pinhan, Elif Şafak'ın romanının adıdır.
Bu da Yunus'un: "Aşk ile can sırrına pinhan varasım gelir."
İkrar, Zeynep Arkan'ın şiir kitabının adıdır.
Bu da Yunus'un: "İkrar ile geldin ise pes ere inkâr gerekmez."
Yunus Emre'nin kelimeleri sadece kitap isimlerine değil, dergi isimlerine de ilham vermiştir. Son yılların dikkat çeken dergilerinden birinin adı Zinhar'dır ve Yunus'un "Yunus'a âşık deyiben zinhar özenip gelmegil" şeklinde bir dizesi vardır.
Yunus Emre üzerine en esaslı çalışmaları Sayın Mustafa Tatçı'nın yaptığını da, sırası gelmişken hatırlatalım.
Bütün bu sözleri ve örnekleri peş peşe sıralamamızın nedenine gelince...
Her fırsatta "milli mutabakat" diyenler, Yunus'un şahsında bunun gerçekleştiğini niçin görmezler?
Türkler ve Kürtler de, sağcılar ve solcular da, Yunus Emre'nin önemi ve misyonu konusunda hemfikirdir. Sağdan sola, dindarından ateistine kadar birçok önemli isim Yunus Emre hakkında kitap çıkarmış veya Yunus divanını yayına hazırlamıştır. İşte onlardan bazıları: Abdullah Rıza Ergüven, Abdülbaki Gölpınarlı, Ahmet Kabaklı, Cahit Öztelli, Konur Ertop, Sabahattin Eyüboğlu, Erdoğan Alkan, Muzaffer Uyguner, Nezihe Araz, Cevdet Kudret, Memet Fuat, Mustafa Necati Bursalı, İskender Pala...
Bir de çekincemiz var. Onu da paylaşalım.
Yunus Emre'nin şiirlerini ilahi olarak okuyup ağlayan da var, onunla ilgili "oratoryum" yazan da... Eyvallah.
Fakat Yunus Emre, "Sevelim, sevilelim; dünya kimseye kalmaz" cümlesinden ibaret bir şair değildir. Mevlana'nın "Gel, ne olursan ol, yine gel"den ibaret olmadığı gibi...
Özellikle son yıllarda, biri ya da birileri, Mevlana'ya yaptıkları gibi, Yunus Emre'nin de içini boşatmaya, onu yanlış tanıtmaya çalışıyor. Bu konuda dikkatli olmamız lazım.