Türkiye üyelik peşinde

NEW YORK

Birleşmiş Milletler (BM) genel kurul toplantısı olduğu için burada 'parti zamanı', hemen her büyük otelde bir veya birden fazla devlet ve hükümet başkanıyla karşılaşmak mümkün olabiliyor. Herhalde BM çatısı dışında en kalabalık devlet adamı grubu önceki akşam Türkevi çatısı altında buluştu.

Vesile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün verdiği, kendisi ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın eşleriyle birlikte evsahipliği yaptıkları davetti. Davete dokuz devlet başkanı, altı başbakan ve 19 dışişleri bakanı yanında 37 ülke de diplomatik temsilcileriyle katıldı.

Bunca yıl New York'taki Türkevi'nde benzeri etkinliklere katılırım, bu denli yoğun ilgi gören bir davette bulunduğumu hatırlamıyorum.

Bu ilginin Türkiye'nin son dönemde izlediği çok-yönlü politikalarla yakından ilgisi olduğu kesin; hem yakın çevresinde hem de Afrika'dan Uzak Doğu'ya uzanan geniş coğrafyada sorunların çözümünde kâh 'belirleyici' kâh 'kolaylaştırıcı' rolü oynuyor Türkiye. Uzun yıllara dayalı, kronikleşmiş bazı sorunların artık çözülebileceği hissi hiç bu kadar yoğun hissedilmemişti.

Yabancıların ilgisinin bir sebebi, 'yeni Türkiye' konusunda ilk elden bilgi sahibi olma arzusudur.

Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi üyeliğine adaylığı da, oy verecek ülkeleri oy verecekleri ülkeyi tanıma çabasına sevk ediyor. Türkevi'nde Cumhurbaşkanı Gül ile Dışişleri Bakanı Babacan'ın elini sıkıp bir süreliğine sohbet eden yabancı devlet adamları üç hafta içinde oyları için eğilim belirleyecek.

Temasları izleyen diplomatlarımız sonucu çantada keklik görmüyorlar, ama BM Güvenlik Konseyi üyeliğine çok yakın olduğumuz kanaatındalar...

BM Güvenlik Konseyi'nin veto haklı daimi üyeleri yanında geçici üyeleri de var ve önümüzdeki dönem kritik gelişmelere sahne olacağı için, bu beklentiyle, geçici üyelik önem taşıyor. Seçim yapılacak iki üyelik için Türkiye dışında iki aday daha var: Avusturya ve İzlanda... Her iki ülke de arkasında bloklar olarak Güvenlik Konseyi üyeliğini zorluyorlar. Avusturya Avrupa Birliği'nin, İzlanda da İskandinav ülkeleri blokunun oy desteğine güveniyor bu seçimde.

Sanıldığının aksine, Türkiye, kendisini yakın hissettiği blokların zorlamasıyla değil, BM üyesi ülkelerin hepsine lobi yaparak seçimi kazanmayı umuyor. Bir diplomat, “Oylama gizli yapılacağı için, blokların sonuç almada fazla önemli olmayabileceğini düşünüyoruz” dedi bana.

Cumhurbaşkanı Gül ile Dışişleri Bakanı Babacan'ın herbiri muhataplarıyla ayrı ayrı ikili temas kurdular New York'ta; Gül 38 devlet başkanıyla görüştüğü sırada Babacan da 38 değişik ülkenin dışişleri bakanlarıyla biraraya geldi. Görüşmelerde konu doğrudan açıldı mı, yoksa dolaylı mesajlarla mı yetinildi? Bunu bilmiyoruz. Ancak bu görüşmeler ülkelerin vereceği oyları etkilemeyi amaçlıyordu.

Ak koyun kara koyun 17 Ekim 2008 tarihinde yapılacak seçimde belli olacak.

Türkiye'nin şu anda yapması gereken -ve muhtemelen yaptığı- BM Güvenlik Konseyi üyesi olarak seçildiği andan itibaren hangi alanda neler yapılmasını dert edineceğine dair ayrıntılı bir diplomatik proje hazırlamasıdır. Yeterli oyu alıp seçildiği takdirde projesini 'içeriden' takip etme imkânı bulacağı gibi, seçilemese bile hazırlanan çalışma seçilecek üyelerin takip dosyasına dönüşebilir.

Önceki akşam New York'taki Türkevi katılımcıların çeşitliliğiyle BM'nin küçük bir örneği gibiydi.

Önceki ve Sonraki Yazılar