xxx654
Türban ve kalamar
Kule Site, Konya'nın en yüksek üç binasından biri. 42'nci kattaki Eselya restoranda, on binlerce küçük yatırımcının ortaklığıyla kurulmuş İttifak Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Mehmet Buğa ve Yönetim Kurulu Üyesi Hüsamettin Yaldız'la birlikteyiz.
Yemek ısmarlama sırası Buğa'ya geldiğinde, " Bana da bir kalamar " diyor garsona.
Şaşırıyorum: " Kalamar? Konya'da? Hem de sizin gibi dindar bir insan? "
" Evet, Hanefi mezhebinde balık dışındaki deniz ürünleri yenmez " diye başlıyor söze.
Sonra da nasıl 'değiştiğini' anlatıyor: "İş için Ortadoğu gezisindeyiz. Yemeğe davet ettiler. Baktık sofra deniz ürünleriyle dolu. İmam Hanefi'nin, ' misafir gittiğin yere uyum sağla' mealinde bir sözü vardır. Eğer ticaret yapacaksak, benim de onların adetlerine uyum göstermem gerekiyordu. Kalamara bayıldım."
Yemek ısmarlama sırası Buğa'ya geldiğinde, " Bana da bir kalamar " diyor garsona.
Şaşırıyorum: " Kalamar? Konya'da? Hem de sizin gibi dindar bir insan? "
" Evet, Hanefi mezhebinde balık dışındaki deniz ürünleri yenmez " diye başlıyor söze.
Sonra da nasıl 'değiştiğini' anlatıyor: "İş için Ortadoğu gezisindeyiz. Yemeğe davet ettiler. Baktık sofra deniz ürünleriyle dolu. İmam Hanefi'nin, ' misafir gittiğin yere uyum sağla' mealinde bir sözü vardır. Eğer ticaret yapacaksak, benim de onların adetlerine uyum göstermem gerekiyordu. Kalamara bayıldım."
Ekonomik gerekler insanların yeni yaşam biçimlerine adapte olmalarını sağlıyor.
Eskiden tüccarlar, çocuklarına Konya civarındaki tepeleri gösterip " Bunları gözden kaybetme " dermiş. Yani: " Kentten fazla uzaklaşma. "
Şimdikiler ise uçakların yetersizliğinden yakınıyor: " Mesela Mısır'a direkt uçamıyoruz. Önce İstanbul'a gitmemiz gerekiyor. "
Geçen hafta MÜSİAD'ın davetlisi olarak Konya'daydım. Dernek Başkanı Selçuk Öztürk ve arkadaşları sayesinde birçok işadamı ve yöneticiyle bir araya geldim. Bazı fabrikaları gezdim.
Ticaret Odası Başkanı Hüseyin Üzülmez ve Sanayi Odası Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil'i ziyaret ettim. Dernekte ve Konya TV'de sohbetlere katıldım.
Konya girişimcisi babasından ' atölye' olarak devralıp ' fabrika' haline getirdiği işyerini daha da büyütmek için uğraşıyor.
Ancak çoğuna iç piyasa yetmiyor. Yurtdışında pazar bulmak için oradan oraya koşturuyorlar.
Tabii ki sorunlar ve dolayısıyla talepler birbirinden epey farklı. Mesela:
- İç piyasa için üretim yapanlar, tüketicinin parasını konuta ve taşıta yatırması sonucu ortaya çıkan daralmadan yakınıyor.
- Özellikle dolar bazında ihracat yapanlar ise dövizdeki düşüşten büyük rahatsızlık duyuyor.
- Küçük üreticilerin derdi ise piyasayı dolduran ucuz Çin malları.
Ticaret Odası Başkanı Hüseyin Üzülmez ve Sanayi Odası Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil'i ziyaret ettim. Dernekte ve Konya TV'de sohbetlere katıldım.
Konya girişimcisi babasından ' atölye' olarak devralıp ' fabrika' haline getirdiği işyerini daha da büyütmek için uğraşıyor.
Ancak çoğuna iç piyasa yetmiyor. Yurtdışında pazar bulmak için oradan oraya koşturuyorlar.
Tabii ki sorunlar ve dolayısıyla talepler birbirinden epey farklı. Mesela:
- İç piyasa için üretim yapanlar, tüketicinin parasını konuta ve taşıta yatırması sonucu ortaya çıkan daralmadan yakınıyor.
- Özellikle dolar bazında ihracat yapanlar ise dövizdeki düşüşten büyük rahatsızlık duyuyor.
- Küçük üreticilerin derdi ise piyasayı dolduran ucuz Çin malları.
Hem Konya'da, hem de bir ay önce gittiğim Kayseri'de edindiğim bir izlenimi paylaşmak isterim.
Bazı siyaset yorumcuları, türbana üniversitede serbestlik sağlayan Anayasa değişikliğini, " AKP tabanının talebi " olarak sunuyor.
Yanlış! Partiyi sırtlayan Anadolu girişimcisinin böyle bir talebinin olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Bu konuyu " Muhafazak-arataerkil aileler türbana özgürlük istiyor mu? " başlıklı yazıda da ele almıştım. ( Sabah, 1 Şubat 2008 ) İzlenimlerim tam da o yazıda anlatmaya çalıştığım durumu teyit ediyor: Muhafazakar girişimci, desteklediği parti ile 'devlet' arasında gerilim istemiyor.
Kimi " Çıkarsın türbanını, gitsin üniversiteye, mezun olunca tekrar takar " diyor. Kimi " Madem öyle, okumasın, evlensin " havasında.
Türbana serbestlik istiyorlar elbette. Ancak bu 'olmazsa olmaz' bir talep değil.
Dolayısıyla, 'Kapatma İddianamesine' konu olan o Anayasa değişikliği, tabanda bir 'coşku' değil, 'kuşku', hatta 'endişe' yaratmış.
AKP'yi iktidara taşıyan dinamik Anadolu girişimcileri, 'kapatılmama' kararıyla rahatlamış: " Artık ekonomiyi konuşalım " diyorlar.
Yani önce cüzdan, sonra (belki) hak ve özgürlükler . Bu adamlara şeriatçı diyenin alnını karışlarım!
Bazı siyaset yorumcuları, türbana üniversitede serbestlik sağlayan Anayasa değişikliğini, " AKP tabanının talebi " olarak sunuyor.
Yanlış! Partiyi sırtlayan Anadolu girişimcisinin böyle bir talebinin olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Bu konuyu " Muhafazak-arataerkil aileler türbana özgürlük istiyor mu? " başlıklı yazıda da ele almıştım. ( Sabah, 1 Şubat 2008 ) İzlenimlerim tam da o yazıda anlatmaya çalıştığım durumu teyit ediyor: Muhafazakar girişimci, desteklediği parti ile 'devlet' arasında gerilim istemiyor.
Kimi " Çıkarsın türbanını, gitsin üniversiteye, mezun olunca tekrar takar " diyor. Kimi " Madem öyle, okumasın, evlensin " havasında.
Türbana serbestlik istiyorlar elbette. Ancak bu 'olmazsa olmaz' bir talep değil.
Dolayısıyla, 'Kapatma İddianamesine' konu olan o Anayasa değişikliği, tabanda bir 'coşku' değil, 'kuşku', hatta 'endişe' yaratmış.
AKP'yi iktidara taşıyan dinamik Anadolu girişimcileri, 'kapatılmama' kararıyla rahatlamış: " Artık ekonomiyi konuşalım " diyorlar.
Yani önce cüzdan, sonra (belki) hak ve özgürlükler . Bu adamlara şeriatçı diyenin alnını karışlarım!