Şükrü KIRBOĞA
Tarihi Sorunlarımız Yeni Anayasa ile Çözülecektir
Gündemden hiç düşmeyen etnik, kültürel ve dini sorunlarımız tüm enerjimizi de beraberinde tüketiyor. Şüphesiz bu meselelerin bitmesini istemeyen ve bu yolla da kendilerini ekonomik, sosyal ve siyasal rant sağlayan kesimlerin direnci devam edecektir.
Özellikle son YAŞ kararları ve o süreçte yaşananları eleştiren kesimi bu kategoride düşünmek haksızlık mı olur bilemiyorum; ama bu süreç demokrasimizin gelişmesi ve üzerindeki vesayetlerin sona ermesi açısından son derece önemli olsa gerektir ki kamuoyunun kahir ekseriyeti sürecin sonuçlanma biçimini takdirle karşılamıştır.
Demokrasimizin gelişmesi etnik, kültürel ve dini sorunlarımızı büyük ölçüde çözecektir. Bunun da yolu toplumsal mutabakatla sonuçlanacak çağdaş normlara uygun ve toplumun her kesimini kapsayan yeni bir anayasadan geçiyor.
Fakat seçim sonucunda yaşanan ve çoğunluğu da YSK dan kaynaklanan problemler yeni anayasaya giden süreci olumsuz etkilemesi açısından manidar görünüyor. Çünkü süreç oluşan yeni meclisin hiç beklenmedik tartışmalara sürüklenmesine sebep oldu.
Bu durum hazırlanacak yeni anayasaya muhalefet partilerinin daha da çekinceli duracaklarının işaretlerini taşıyor. Oysaki Türkiye seçmeninin neredeyse yüzde 90’ının temsil edildiği böylesi geniş katılımlı bir meclis Türkiye için ciddi bir şans ve değerlendirilemezse tarihin olumsuz yargılayacağı bir dönüm noktası olacaktır.
Türkiye halkını etnik, kültürel ve dinsel ayrıma tabi tutmadan bireysel hak ve özgürlükler noktasında ciddi referanslarla hazırlanacak bir anayasaya kimse itiraz etmeyecektir ve sonuçta toplum vicdanında yer bulacak bu anayasa hepimize derin bir nefes aldıracaktır.
Temel hak ve özgürlükler üzerine inşa edilen bir anayasadan sonra kısır tartışmalara harcayacağımız enerjimizi kültürel, ekonomik ve bireysel gelişime kanalize edebilirsek Türkiye sadece bölgesinde değil dünyada söz sahibi olabilecek bir konuma taşınacaktır.
Son yıllarda içe dönük komplekslerden kendisini soyutlamayı beceren bir partinin ülkeyi taşıdığı nokta ortada. Küresel krizlere direnebilen, bölgesinde yaşanan siyasi olaylara müdahale edebilen ve sözü dinlenebilen bir ülke haline gelmemiz sanırım geçmişi bilenler için büyük anlamlar taşıyor olsa gerek.
Çok değil 15-20 yıl öncesine yaşadığımız derinliksiz tartışmaları, ekonomik ve sosyal ortamları, demokrasi üzerindeki vesayet kurumlarının hükümetlere ve halka çektirdiği sıkıntıları hepimiz hatırlıyoruz. Üstüne vazife olmadığı halde eğitime, üniversitelere, sivil toplum örgütlerine ve ekonomi kurumlarına yön vermeye çalışan vesayet kurumlarının 2000’li yıllarda her yönüyle dibe vurmuş enkaz halindeki bir Türkiye’yi bıraktıklarını da hepimiz hatırlıyoruz. Öyleyse yapılması gereken tüm bu vesayetlerden arındırılmış iç ve dış derin mihraklarına hareket alanı bırakmayan yeni bir anayasanın bir an önce gerçekleşmesidir.
Genç nüfusumuz, tarihin derinliklerinden gelen kültürel birikimimiz ve Anadolu’nun zengin coğrafyası bizi çağdaş normların da üzerine taşıyacaktır. Yeter ki enerjimizi biri birimizle uğraşıp tüketmeyelim.
Selam ve dua ile kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.