A. Semih TORUN
Tarihi Başkent Niksar
Niksar Kalesi
“Çocukluğum geçti kalenin bedenlerinde,
Çocukça koştum Yağıbasan Medresesi’nde.
Kaleden inerken hep sekilerden atladım.
Niksar’a olan hasretimi gönlümde sakladım.”
Ahmed Semih
Pontus Krallığı, Romalılar ve Bizans egemenliğinde bulunmuş olan Niksar; 1067 yılında Alparslan’ın komutanlarından Afşin Bey tarafından fethedilmiştir. Bir sene sonra tekrar Bizans’ın eline geçen Niksar, Malazgirt Savaşı (1071) sonrasında yeniden Türkler tarafından fethedilmiştir.
1073’te tekrar düşman eline geçen Niksar’ın asıl fatihi, Danişmendli Devleti’nin kurucusu Danişmend Melik Ahmed Gazi’dir. Halk tarafından Melik Gazi diye bilinen bu zat, Seyyid Battal Gazi sülalesindendir. Melik Ahmed Gazi, tahminen 1083 yılında Niksar’ı fethetmiş ve bu güzel beldeyi başkent yaparak ilim merkezi haline getirmiştir.
Budaklı (Huri) Köyü tepelerinden Niksar Ovası'nın görünümü
1175’te II. Kılıçaslan zamanında Selçuklu topraklarına katılan Niksar, Moğol istilasından etkilenmiş, 1341’de Eretna Devleti’nin hâkimiyetine girmiştir. Daha sonraları Taceddinoğulları Beyliği’nin merkezi olan Niksar, çeşitli badireler atlattıktan sonra bölge halkının isteği üzerine Yıldırım Bayezid zamanında (1398) Osmanlı Devleti hâkimiyeti altına girmiştir.
Yeşilin tonlarına bezenmesinden dolayı Yeşil Niksar diye anılan bu güzel kazamız, önceleri Sivas Vilayeti’ne bağlı iken Tokat’ın il merkezi olmasıyla Tokat’a bağlanmıştır. Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman’ın Trabzon ve doğu seferleri sırasında uğradıkları bu tarihi şehirde Roma, Bizans, Selçuklu, Danişmendli ve Osmanlı Devleti’ne ait pek çok eseri bulmak mümkündür.
Tepe Mahalle'den Maduru, kale ve Niksar merkezinin görünümü
Devletler, ülkelerinin nüfusunu, halkının mali durumunu ve askere elverişli olanların miktarını öğrenmek için sayımlar yaptırmışlardır. Bu sayımlar, vergilerin düzenlenmesinde ve orduların teşkilinde ölçü olarak ele alınmıştır. Osmanlı Devleti’nde “tahrir” denen üç türlü sayım vardır. Bunlar; Tapu, Nüfus ve Temettuat tahrirleri olup bir bölge ile alakalı araştırmalarda başvurulan en önemli kaynaklar arasında yer alır.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki H. 1257/M. 1840 ve H. 1261/M. 1844 tarihli Niksar Kazası Temettuat defterlerine baktığımızda o dönemde Niksar’ın 29 mahallesi, 70 köyü, 7 çiftliği ve toplam 2025 hanesi olduğunu görürüz. Bu defterlerde, Niksar’ın merkez ve köylerine ait hâne bilgilerine ulaşmak mümkün olduğu gibi, ahalinin meslekleri, geçim kaynakları, maddi durumları, arazileri ve hayvanları hakkında da bilgi bulmak mümkündür.
Karşıbağ'dan kalenin görünümü Kaleden Ulucami ve civarının görünümü
İstiklal Savaşı sırasında Rum ve Ermeni çeteleri ile mücadele etmiş olan Niksar halkı, İzmir’in işgalini protesto etmek amacıyla yapılan mitinglere öncülük etmiştir. Yapılan mitingde binlerce kişi işgalcileri protesto etmiş, miting sonunda Redd-i İlhak Cemiyeti Reisi Hacı Mahir Bey’in imzası ile İtilaf devletleri temsilcilerine telgraf çekilmiştir.
Niksar’da hâlâ Mahirefendiler diye bir sülale bulunmakta olup çocukluğumda bu ailenin büyüklerinden Hayriye Nine’yi tanıma şerefine nâil olmuştum.
Niksar, Orta Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Tokat’a bağlı şirin bir ilçedir. Tarihî eserleri, dağları, ovası, Çamiçi Yaylası ve Ayvaz Suyu’nun çıktığı Ayvaz mesire alanı ile Niksar, bir câzibe merkezidir.
Maduru'da tarihi bir konak ile üst tarafta Yağıbasan Tıp Medresesi
Niksar Ayvaz Suyu, çok güzel bir menba suyu olup mevcut menba sularından sertliği en düşük olanlarındandır. Çocukluğumda bu suyun şişelendiği fabrikayı gezmek, banttan tek sıra halinde ilerleyen cam şişelere suyun dolmasını ve kapakların basılmasını seyretmek benim için büyük bir zevkti.
Mesire yerine gelen halk, çeşmelerden tazyikle akan Ayvaz Suyu’ndan bol bol içer, çay demler, bidonlarla da evine götürürdü. Hatta bir dedemiz, isteyenlerin ev ve dükkânlarına merkebiyle Ayvaz Suyu taşırdı. Özellikle dışarıdan misafir geldiğinde yemek sonrası el yıkamak bizim için bir oyundu. Ayvaz Suyu’nun çok yumuşak bir su olmasından dolayı, sabunla yıkasak bile uzun süre ellerimiz gıcır gıcır etmez, durumu bilmeyen misafirler buna hayret ederlerdi.
Ayvaz Hamamı’nda Ayvaz Suyu ile dolduğunu zannettiğimiz küçük havuzda yüzmek, Ayvaz Suyu’na Ayva Suyu diyenlere gülmek çocukluğumuzun zevklerindendi.
Kalede yarısı çalınmış eski Ramazan topu ve tütün denk aleti
Niksar’da geçen hatıralarımı yokladığımda; Fatih’in namaz kıldığı Arasta Camii’nin ahşap bir bina olup geceleyin çıkan yangında Niksar’ın üst çarşısı ile beraber yandığını ve Taşmektep’in Kur’an kursu olarak hizmet verdiğini hatırlıyorum.
Niksar İmam-Hatip Lisesi’nin ilk olarak Derebağ Mahallesi’nde modern bir bina olarak inşa edildiği, açılmasına o günkü iktidar tarafından müsaade edilmeyince birçok insanın gözyaşlarını tutamadığı, 1975'te bugünkü yerinde açılan Niksar İmam-Hatip Lisesi öğrencilerinin yığma tuğladan yapılan binanın tamamlanması için hem talebelik hem de amelelik yaptıkları da hatıralarım arasında yer almaktadır.
Arasta Camii ve Leylekli (Yılanlı) Köprü Arasta Çeşmesi
Tarihî câmileri, medreseleri, kümbetleri, türbeleri, köprüleri ve çeşmeleri olan Niksar’ın en meşhur tarihî eserlerinden biri de kalesidir. Bu sene, kale surları, kale hamamı ve Anadolu’nun ilk Türk tıp medresesi olan Yağıbasan Medresesi’nin tamiratı bitmiş olup bu mekânlar ziyarete açılmıştır. İstanbul’dan Niksar’ı ziyarete gelen dostlarım, “Niksar’ın bu kadar şirin ve tarihle iç içe olduğunu bilmediklerini” söylemişlerdir.
Ayvazönü'nde Leylekler Çeşmesi Ayvaz Parkı
Orta Karadeniz Bölgesi’nde yer almasına rağmen nisbeten ılıman bir iklime sahip olan Niksar Kalesi’nde zeytin ağaçlarının bulunması misafirlerin çoğunu şaşırtmaktadır. 1960’lı yıllarda Niksar Kalesi’ne dikilen ağaçlardan değerlendirilen yalnız mehlep olmuş, yıllar sonra bu ağaçlara da rağbet azalmıştır.
Cevizin Niksar’da önemli bir yeri bulunmakta olup ceviz içleri genelde ihraç edilmektedir. Niksar yaprağı, kuşburnu ve salçası Niksar ekonomisine katkıda bulunan ürünlerdendir.
Talazan Köprüsü Yakınca (Bideze) Köyü'nde bir bağ
Bir Niksar sevdalısı olarak, hemşehrilerime memleketimizin kıymetini bilmemiz gerektiğini hatırlatır, tarihî mekânları ve tabiatı seven herkesi Niksar’a bekleriz.
Ahmet Semih Torun - Habername
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.