Suriye’deki Yangını Söndürmek...

Tunus’ta Muhammed Buazizi isimli gencin, kendisini ateşe vererek tetiğini çektiği Arap Baharı; Suriye’de, ölümün soğuk nefesi şeklinde, sokak sokak gezerek, çoluk çocuk demden katleden rejimin sert kayasına, dalga dalga çarpmaya devam ediyor.

Çok şükürki, aşınmayacak kaya yoktur.

Suriye halkının iradesi, ölüm pahasına sayısız bedeller ödeyerek, rejimin kanlı sahillerini yalarken, yalıyanlardan kan sıçrıyor tüm Ortadoğuya.

‘Biz, Mübarek ve Kaddafi’ye benzetmeyiz’ diyen Eset, aslında tıpkısının aynısı İngilizasyon fabrika ürünü olduğunu her geçen gün bir kez daha ispatlıyor. Bu yolda yürürken tüm Dünya’yı evinde yanan ateşin içine çekmeye çalışıyor.

Ve maalesef bu ateş bizim evimizin alt katında yanıyor.

Çok şiddetli bir soğuk savaşın bahislerinin oynandığı açık ve kontrollü ringe dönüşen Suriye iç savaşında, rejimin yanında saf tutan Rus, Çin ve İran üçlüsüne karşı ne yapacağına tam karar verememiş bir ABD ve AB bloku var.

Türkiye bir an önce Eset ve rejiminin sonunu görmek istiyor. Ancak doğu blokundan sert direniş gören Türkiye, batı blokundan ise her hangi bir destek göremiyor.

Tüm bu bilek güreşleri yaşanırken, Suriye halkı kırılmaya devam ediyor. Yangın o çapta büyükki, bazen sınırlarımızı geçip çok sayıda vatandaşımızın canını alıyor.

Yaşanan şok terör saldırısı karşısında, hükümetin dış politikasını eleştiren muhalefet partileri ise bir insan ömrü mesafesindeki bir zaman dilimi öncesinde, bizim bayrağımızın dalgalandığı bu toprakların bizim, bu insanların ise biz olduğundan bihaber bir şekilde öfke kusuyor.

Daha düne kadar, bu insanların pasaportlarında ‘El Turko’ yazıyordu.

Biz, parçalanmış kaderlerin ortak paydasıyken, bu olaya müdahil olmayalım diyenlerin gözleri kör, ruhları bencil, vicdanları sağır..!

Bunların nazarında, bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisi kadar önemi yok, sınırın öte tarafında yiten hayatların. Hoş, beri tarafta ölen 46 kişide, derbi maçı kadar gündem oluşturmuyor.

Yazıklar olsun...

Muhalefet Eset’e müteşekkir adeta. Ne zamandır dişlerine değmeyen kanın, genizleri yakan ‘Reyhanlı’ kokusu, özlemlerini giderdiği gibi, kudurmuş hırslarınada yeni yakıt sağlamışa benziyor..!

Tam anlamıyla, cinin şişeden çıkması anlamına gelen Arap Baharı, kadükleştirilmeye ve iğdiş edilip yönlendirilmeye çalışılırken, yanan ateşin başında ayin düzenleyip, insan etinden mangal keyfi yaparak, purolarını tüttürenlerin hesabını bozmak, sadece Türk dış politikasının omuzlarına kalmış durumda.

İsrail’in girip çıkıp molotofladığı bu yangını, her ne pahasına olursa olsun söndürmenin vakti geldi artık. Akıncı birlikleri gibi muazzam bir geleneği olan Türkiye, Suriye muhalefetini artık dolaysız olarak silahlandırıp eğiterek, vuruş gücünü en üst düzeye yükseltmeli.

Oyuna çevrilen bu savaş uzadıkça, bünyesinde barındırdığı risk, artarak büyümeye ve yaklaşmaya devam ediyor.

İki yıldır süren savaşta, önemli ölçüde güç kaybetmiş olan Eset ve onun Baas rejimine, daha bitirici darbelerin vurulması ve arkasındaki ellerin oyundan düşürülmesi gerekmektedir. Türkiye’nin bu gücü vardır. Ümmetin bir kanadı zulüm altında kırılırken, bu zulmü durdurabilecek gücün, damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunun farkına varıp, harekete geçmeliyiz artık.

Bu savaşın bir tiyatro olduğunu düşünenler şunu bilmelilerki, Banyas’ta anne kucağında öldürülen bebeklerin, bu oyunu izleme mikanı yok..!

Hala, Türkiye içerisine bombalı saldırılar düzenletebilecek küstah cesareti kendisinde bulabilen bu ihanet mekanizmasına, en sert şekilde haddini bildirmeliyiz artık. İçine çekilmeye çalıştığımız savaşa direkt olarak girmektense, birgün direkt müdahil olmak zorunda kalabileceğimizide hesaba katarak, tüm mahalif grupları aynı çatı altında toplayıp, diğer istihbarat servislerinin etkisinden izole ederek güçlendirmeliyiz.

Muhalif birlikler ağır silahlarla donatılmalıdır. Çünkü oyunun kuralları çoktan bozuldu. İran ve Hizbullah’ın katil rejime verdikleri açık desteği daha fazla izleyemeyiz.

Yavuz Sultan Selim’in, babasını zorla tahtan indirmesine neden olan sıtratejik dengesizlikler, bugün ziyadesiyle mevcuttur ve şii hilali projesiyle ülkemizi çepeçevre sarmaktadır. Bu şer ittifakı Suriyede yenmezsek yarın sınırlarımızın içinde bunlarla savaşmak zorunda kalabiliriz.

Bu riski, gelecek kuşaklara miras bırakamayız 

Başka yolu yok bunun...

Eğer, birgün bu savaşa dahil olacaksak, olmak zorunda kalabileceksek, Eset ve rejiminin, iyiden hırpalanıp gücünü kaybetmesi için elimizden geleni yapmalıyız.

Tarih yazmak korkakların ve rahatına düşkün olanların becerebileceği bir iş değildir ve bunun elbette bir bedeli vardır.

Bu bir oyun değil ve evimizin alt katında yangın var. Bu yangını daha fazla görmezden gelemeyiz. Alevler alt kattan taşmadan söndürülmelidir. Yoksa yarın çok geç olabilir.

Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet; 
Alevler içinde ev, üst katında ziyafet! (NFK)

Suriye’deki rejimi devirmek, Türkiye için, artık kaçınılmaz bir hayat memat meselesi olmuştur.

E mail:   akpinartahsin@hotmail.com

Twitter: @akpinartahsin 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum