Ülkemizde hemen her siyasi bunalımın üzerine ‘savaş’ mantığıyla gidildiği için geçmişte çok bâdireler yaşandı. Önemli bütün çatışmaları siyasilerin kaybetmesinin sebebi, siyasetin ‘savaş’ değil ‘kriz’ ürettiği gerçeğidir. Savaşta bu sanatı iyi bilenlerin karşısında sivillerin kazanmasını herhalde bekleyemeyiz.
Tayyip Erdoğan ve kadrosunun başarısı bu kısırdöngüyü kırmalarından geliyor. Savaş mantığıyla değil ‘kriz yönetimi’ anlayışıyla yaklaştıkları için sorunlara, sonuçta üstün gelebiliyorlar.
‘Savaş Sanatı’ kitabıyla tanınan Çinli Sun Tzu yaklaşık 2500 yıl önce savaş kurallarını belirlemiş; “Muharebelerin hepsini savaşarak kazanmak en üstün başarı değildir; üstün başarı muhatabınızın direncini savaşmadan kırmaktır” diyen o.
Bilmeniz gereken bir-iki kural daha ‘Savaş Sanatı’ kitabından: “Eskilerin ‘akıllı savaşçı’ dedikleri sadece kazanan değil, kolayından kazanmada usta olandır. / Muzaffer savaşçılar önce kazanır, sonra savaşa girer; yenilgiyi tadanlar ise önce savaşa giren, sonra kazanmaya çabalayanlardır. / Savaşta usta asker sinirlenmeyen askerdir; zaferde usta asker korkusuz askerdir. Bu sebeple akıllı olan savaşı önceden kazanır; cahil ise savaşmak zorundadır.”
Lâfı uzatmaya gerek yok: Karşısına çıkan sorunun üstesinden savaşarak gelmek isteyen siyasinin yenilmesi mukadderdir. Siyaset hayatında bu tür yenilgilerin haddi hesabı yok. Cumhuriyet’in ilk dönemindeki kapışmalar, darbelere maruz kalan hükümetler, kişisel veya parti olarak büyük bunalımlarla sarsılan siyasetçiler... Ne zaman savaşmaya kalkmışlarsa, Sun Tzu’dan beri yazılmış bütün savaş kitaplarını yutmuş usta savaşçılar elinden yenilgiyi tatmışlardır.
Başbakan Tayyip Erdoğan bunun farkında. Farkında olmalı ki, krizlerin sadece üstesinden gelmekle kalmadı, iktidarını biraz daha pekiştirebildi. Sebebi, siyasi sorunlara ‘kriz yönetimi’ mantığıyla yaklaşmasıdır.
27 Nisan (2007) ‘e-muhtırası’ ustaca kullanılmış ‘kriz yönetimi’ örneğidir: Asker Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasına itiraz edip önüne ‘367’ engelini çıkardı; istediği, hükümetin krizi çatışmaya dönüştürmesiydi. Hükümet öyle yapmadı. Bakanlar Kurulu adına bir açıklamayla muhtıranın kabul edilmediği bildirildi ve siyasetin araçları derhal devreye sokuldu: Meclis’ten erken seçim kararı çıkarıldı... Referandumla cumhurbaşkanlığı seçiminin kuralı değiştirildi...
Ortamı savaş çıkarma beklentisiyle gerenlere hareket alanı bırakmayan siyasi girişimlerdi bunlar... Başarılı oldu da...
Devlet adına özel görevler üstlenmiş bürokratların hükümet politikası gereği izledikleri çizgiyi hedef alan son girişim de, başlatanlar ne kadar iyi niyetli olursa olsun, hükümetin ‘kriz yönetimi’ mantığıyla konuya yaklaşması sonucu akamete uğradı. Tabanın kafasını karıştırabilecek türden açıklamalar yapılmadı, yalnızca sorunu def etmek üzerinde yoğunlaşıldı ve bunun için özellikle siyasi araçlar kullanıldı: Tek maddelik bir yasa değişikliği krizi sona erdirmeye yetti.
Çinli bilgenin asırlar önce tavsiye ettiği yöntemlerle savaşmaksızın galip çıkılabildi krizden...
Muhaliflerin bunalttığı CHP’de Sun Tzu okumuş birileri var mıdır acaba? Ya da Ak Parti ve Tayyip Erdoğan’ın başarılı hamlelerinin altında yatan mantığı çözebilen?
Varsa ne âlâ; yoksa, bu yazı onlara yardımcı olmak amacıyla yazıldı.