Siyasetin Hocası Erbakan’ı Uğurlarken

85 yıllık ömrünün yarıdan çoğunu siyaset yoluyla hizmetle geçiren Prof. Dr. Necmeddin Erbakan rahmet-i rahmana kavuştu.

Onun, ileri yaşına, hastalığına ve bedenen güçsüz düşmüş olmasına rağmen Saadet Partisinin başına geçmiş olması bazılarınca yadırganmıştı.

Numan Kurtulmuş ve arkadaşlarına yapılan muamele, iftar sofrasında ve Kur’an-ı Kerim okunurken sergilenen protesto görüntüleri hafızalara acıyla kazındı.

Erbakan’ı, ülkemize ve insanımıza büyük hizmetleri geçmiş bir siyaset adamı, bir ilim adamı ve bir mücadele adamı olarak gören milyonlarca insan ona saygısını sürdürmekle birlikte, onun siyasi maratonu içerisindeki o kareler yürek burukluğuna sebep oldu.

Yıllarca Milli Görüş çizgisindeki partileri desteklemiş bir yakınım, Numan Beylerin maruz kaldığı malum muamele ve söz konusu gelişmeler karşısında yaşadığı hayal kırıklığını izah etmeye çalışmak yerine sükût etmeyi seçti. O, sükût etse de yüreğindeki acı yüzünden okunuyordu.

Onun, yarım asırdır sergilediği mücadelenin bazı kareleri, kimi bölümleri beğenilmemiş, eleştirilmiş olabilir. Ama davası uğruna nasıl gecesini gündüzüne kattığını, son nefesine kadar nasıl kararlılık ve azminden bir şey kaybetmeden koştuğunu kimse görmezden gelemez.

Yine onun, Türkiye’nin bugünkü siyasi atmosferinin oluşmasında ve bugünkü kadroların yetişmesinde çok büyük emek sahibi olduğunu kimse inkar edemez.

“28 Şubat döneminde neden direnmediniz?” sorusunu cevaplarken bir grup gazeteciye, “Direnseydik o akşam darbe yaparlardı. Ben bu ülkenin evlatlarından kimsenin burnunun kanamasını istemiyorum” demiş. Onun vefatı ardından yapılan konuşmalarda buna benzer şahitlikler sıkça dile getirildi vefat ettiği günden beri.

Erbakan birkaç grup insanın gözünde “Hoca” idi. Bir grup insan ona, profesörlüğünü hesaba katarak “Hoca” diyordu. 

Başka bir grup insan ise ona, namaz kılması ve dini vecibeler konusunda titizlik göstermesi sebebiyle, “Hoca” diyordu.

Milli Görüş çizgisinde olan takipçileri onu hem bir siyasi lider hem de dini konuları iyi bilen bir kişi olarak “Hoca” diye vasıflandırıyorlardı. Bu grup için “Erbakan Hoca” her anlamda bir “Hoca” ve liderdi.

Cenaze namazına katılanlar, naşın Fatih Camii’nden Merkez Efendi Mezarlığı’na intikalini izleyenler ve televizyonlarda yapılan değerlendirmelere kulak verenler fark ettiler ki, Necmettin Erbakan’ın, Milli Görüş çizginden gelmeyen vatandaşlar nezdinde de azımsanamayacak bir saygınlığı varmış. Onun özellikle de ikili ilişkilerde sergilediği beyefendi kişiliği, devletin kurumlarının yıpratılmaması için gösterdiği azami gayret ve son dönemde sergilediği kararlılık etkileyici idi. Onun son nefesine kadar tabanını yüreklendiren ve pes etmeyen azmi, birçok kişinin yüreğinde yer tutmuş ve ona karşı saygı uyandırmıştır.

Prof. Dr. Necmeddin Erbakan, son devrin büyük âlim ve mutasavvıflarından muhterem Mehmet Zahid Kotku Hocaefendi’den bir dönem istifade etmiş. İstanbul’a geldiğinde Kotku Hocaefendi ve ondan önceki Hocaefendilerin kabirlerini ziyareti ihmal etmediğini onu yakından takip edenler anlatıyorlar.                                                                                                                                                                      1990’lı yılların başında Merhum Prof. Dr. Mahmut Es’ad Coşan Hocaefendi ile Erbakan’ın arasında bazı konularda görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Erbakan’ın çevresi ve parti tabanının onu dini bir lider olarak görmesi, onun da açıklamaları ve yönlendirmelerinde o havayı uyandırıyor olması Merhum Es’ad Coşan Hocaefendi’nin eleştirdiği bir konulardan birisi idi.

Erbakan’ın mücadeleci kişiliği, kararlılığı ve azmi bu ülkeye yaptığı hizmetler göz ardı edilmemeliydi. Ama onun dini literatüre ait kelime ve kavramlarla siyaset yapmasının orta ve uzun vadede doğuracağı sıkıntılar söz konusu olacağından Coşan Hocaefendi eleştirilerini dillendirmişti.

Merhum Coşan Hocaefendi, Refahyol Hükümeti döneminde 28 Şubatçıların baskıları karşısında Erbakan ve arkadaşlarının başarısı için ciddi çaba sarf etmiştir. Hükümeti düşürmek için verilen gensorulara karşı, özellikle de merhum Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının direnmesi ve hükümetin ayakta kalması yönünde kararlılık göstermeleri için teşvikçi olmuştur.

Buradan da anlaşılır ki, merhum Hocaefendi kişisel bir mesele ile meşgul değildi. Hassasiyet gösterdiği konu, her âlimin üzerinde titremesi gereken bir konu idi. Dini terimlerimizin yerli yerince kullanılması bilgi ve sorumluluk sahibi her âliminin baş meselesidir.

Refahyol hükümeti döneminde merhum Coşan Hocaefendi’nin İslam Mecmuası’nda kaleme aldığı başyazılarında 28 Şubatçıları zehir zemberek eleştirmesi de baskıcı çevrelere karşı açık bir tavır, hükümete verilmiş bir destek ve moraldi.

Erbakan Hoca’nın sevenleri ile M. Es’ad Coşan Hocaefendi’nin sevenleri arasında önemli kesişme noktaları vardır. Bir dönem siyasi arenada peşinden gittiği, miting meydanlarında takip ettiği politik lideri ile manevi lideri arasında bazı konularda fikir ayrılıkları olduğu ortaya çıkınca takipçilerin bir kısmı bu iki liderden birini tercih etmek zorunda kalmışlardır. Bir kısmı ise birinin yanında, yakınında olmakla birlikte, diğerine saygısını sürdürmüştür.

M. Es’ad Coşan Hocaefendi’nin Refahyol Hükümeti’nin yıkılmaması için gösterdiği gayret,  Milli Görüş çizgisindeki partilerin tabanında Hocaefendi’ye olan sevgi ve saygının yeniden canlanmasına vesile olmuştur.

Coşan Hocaefendi’nin cenaze merasimi muhteşemdi. Çok kalabalık bir cemaat Fatih Camiinde kılınan namazın ardından Eyüp Sultan Kabristanı’na kadar yürümüştü.

O günkü tablo ile merhum Erbakan’ın cenazesi arasında benzerlikler vardır. En önemli benzerlik, farklı çevrelerden insanların cenaze namazı için koşup gelmiş olmalarıdır. Son dönemde Erbakan’ın yakınında bulunmadığı halde cenazesine koşup gelmiş geniş bir kitlenin varlığından söz edeceğimiz gibi, aynı şekilde, Hocaefendi’nin son dönemlerinde yakınlarında bulunmadığı halde cenazesine koşmuş yüz binlerden söz edebiliriz.

Özetlersek, Necmeddin Erbakan 40 yılı aşkın bir süre verdiği siyasi mücadele sırasında Başbakanlık koltuğuna oturacak kadar başarılı olmuş. Havuz sistemi ile çok önemli bir iddiasını ispat etmiştir. Havuz sistemi sayesinde göstermiştir ki, üç beş zenginin bankasına milyarlarca dolar faiz ödemek zorunda kalmadan da problemlerimizi çözebilir, çalışanlarımızın maaşlarına yüksek zam yapabiliriz.

70’li yıllarda yetişmesine vesile olduğu kadrolar bugün önemli mevkilerde halka hizmet etmektedirler.

Bugün rahatça tartışabildiğimiz çoğu konunun ülke gündemine sokulması ve zihinlerin alıştırılması, Milli Görüş çizgisindeki partilerin oluşturduğu zemin üzerinde mümkün olmuştur.

İnsanımız, bu ülke için bir tek çivi çakan, bir adım atan herkese vefa göstermeyi, dua etmeyi ve hatırını saymayı bilir.

Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’a Allah’tan rahmet, sevenlerine sabr-ı cemil diliyorum.

Dinimizin asli manasına uygun olarak yaşanması için ter döken ve ömrünü bu yola adayan bütün hocalarımıza, Allah dostlarına da bu vesile ile rahmet diliyorum. Allah, onların başlattığı müesseselerin kıyamete kadar ayakta kalarak hizmete devamını nasip etsin.

gumuslale@gmail.com

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum