Demliyazılar
Sıra Roma’da
Bu gizemli ve anlamlı sözü ilk kez henüz ondokuz yaşlarında iken Rahmetli Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamızın yaptığı konuşmada duymuştum.
Merhum Hocamız 29 Mayıs 1990 yılında Vatan Caddesindeki bir salonda yaptığı konuşmasında şunları söylemişti:
“Muhterem kardeşlerim! İstanbul'u Fâtih Sultan Mehmed fethetmiştir amma, bir erenler ordusuyla fethetmiştir. Bir eşsiz, emsâlsiz İslâm ahlakıyla fethetmiştir. Bir safi, pak, temiz tasavvuf ile fethetmiştir. Biz bu fetihten ibret almalıyız. Fâtih'i bu ahlâka sahip kılan eğitimden uzak kalamayız; gafil, cahil kalamayız. Ondan ibret almalıyız.
İstanbul'un fethini ve fatihlerini iyi tanımak, bizim neslimiz için hayati önemi haizdir. Milletimizin ve gençliğimizin istikbali buna bağlıdır. Çok küçümsüyorum, şu toplantımızı, şu tıklım tıklım salonumuzu... Stadyumları doldurmalıydık, yer yerinden, zemîn ü âsuman oynamalıydı, inlemeliydi. İstanbul bir başka müstesna gün yaşamalıydı. Sabahleyin kaç tane gazeteyi inceledim. Zaman gazetesiyle, Milli Gazete'den başkasında bilgi bile yok.
Ey yaşlı, olgun, imkânlara sahip Müslüman kardeşlerim! Gençlerimizi yeni fatihler olarak yetiştirmek için tüm gayretimizi sarfetmeli, her türlü maddi ve mânevî fedâkârlığı yapmalıyız. Bunun için Amerika'dan yardım gelecek değil.
Ey Fâtih'in akranları olan genç kardeşlerim! Fâtih İstanbul'u fethetti. Peygamber s.a.s Hazretleri Roma'nın da feth olunacağını müjdeliyor. O da belki size nasib olur; Allah fethinizi mübarek eylesin!..”
Elbette bir gün Roma da fethedilecek. Çünkü Efendimiz müjdeliyor. Nasıl İstanbul’u müjdelediyse.
Belki biz göreceğiz belki de bizden sonrakiler.
…
İstanbul fethindeki en büyük sembol Ayasofya Camii.
532 yılında yapımına başlanmış olan Ayasofya beş yıl gibi bir sürede bitirilmiş ve 25 Aralık 537 yılında Noel münasebetiyle açılmış ve Feth-i Mübin’e kadar, dokuz yüz on beş sene, beş ay, beş gün kilise olarak kullanılıp, fethi müteakip camiye çevrilmiştir.
Ali Budak Ayasofya’da kılınan ilk namazı yazısında şöyle kaleme almış;
“Fâtih Sultan Mehmed Hân, İstanbul’un fethinden sonra, Ayasofya’ya doğru ilerledi.
Kapıya varınca, secdeye kapanarak bu ânı kendisine gösterdiği için Allâh’a şükretti. Sonra mâbede girerek iki rek’at namaz kıldı. Ayasofya’da ilk ezân işte bu sırada okundu. O güne kadar dünyanın en büyük mâbedi olan Ayasofya câmiye çevrilmiş oldu. Üç gün sonra da tekrar gittiğinde sultanın emirleri yerine getirilmiş, câmi ibâdete hazırlanmıştı. Böylece Fâtih, İstanbul’da ilk cumâ namazını askerleriyle birlikte Ayasofya’da kıldı. Akşemseddin Hazretleri, Fâtih adına ilk hutbeyi okudu. Fethin sembolü, Efendimiz’in (s.a.s) müjdesinin canlı işareti olan bu mâbed, zamanımızda müze olarak kullanılmaktadır. Ancak Hünkâr Mahfili denen küçük bölümde namaz kılınmaktadır. Yakın zamana kadar dört minaresinden de ezan sesi yükselmekteydi.”
Şu an Ayasofya suskun ve mahzun duruyor.
Osman Yüksel Serdengeçti ne güzel bunu dizelerinde ifade ediyor;
“Ey İslam'ın nuru, Türklüğün gururu Ayasofya!
Şerefelerinde fethin, Fatih'in şerefi,
Işıl ışıl yanan muhteşem mabet!...
Neden böyle bomboş, neden böyle bir hoşsun?
Hani minarelerinden göklere yükselen,
Ta maveradan gelen ezanlar?...
Hani o ilahi devir, ilahi nizamlar?...
Ayasofya ses vermiyor,
Ayasofya bir hoş,
Ayasofya bomboş!...”
Ayasofya bomboş ama bugün ses vermesi için binlerce kişi oradaydı.
Artık açılması gerekmez mi Ayasofya’nın?
O mahzun duruşu yetmez mi?
Minarelerinde Allah-u ekber nidalarının her yanını çınlatması istememiz hakkımız değil mi?
Bir an önce Ayasofya’nın eski hüviyetine kavuşması için binlerce kişi tepkisini gösterdi.
Tepede güneş insanları bunaltsa da tepkiler ortaktı;
“Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın..!”
“Ayasofya bizimdir, bizim olacaktır..!”
Birçok slogan ve pankartlar arasında en çok dikkatimi çeken de “Sıra Roma’da” oldu.
Ama öncelikle Ayasofya’nın içinde huşuyla namaz kılınmalı ve ondan sonra Roma için beklemeliyiz.
Elbet Roma da İslam’ın nuruyla haşrolunacak.
Belki de hiç kan akmadan bizim olacak Roma.
Roma’nın da hakkı değil mi İslam güneşi?
Bekle Roma sen de bir gün müminlerin kutsal yeri olacaksın.
…
Bir de şunu yazmadan edemeyeceğim;
Anadolu Gençlik Derneği tarafından iyi niyetle organize edilen program maalesef berbattı.
Sadece oraya Ayasofya’nın ibadete açılması için tepkilerini göstermeye gelen insanlar güneşin altında sadece siyasi arenaya dönüştürülmesi için bekletildi.
Bir saat geçmesine rağmen öğle namazı kılınmadı.
Sadece ağız birliğinden uzak sloganlar atılarak insanlar coşturulmaya çalışıldı ama hiç de etkili olmadı.
Merhum Necmettin Erbakan ile ilgili niçin slogan atıldı onu da hiç anlamış değilim.
Allah’tan kimse de ters tepki olsun diye Junior Erbakan için slogan atmadı.
Sonuçta orada binlerce insan namaz kılamadan gittiler.
Organizatörlerin sınıfta kaldığı bu program pek de amacına ulaşmadı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.