xxx78
Silâhlara veda
Bu işte bir yanlışlık, bir de sevinilecek nokta var.
PKK terör örgütü kısa süre önce 20 Eylül'e kadar 'eylemsizlik' kararı aldı ve hemen uygulamaya koydu. Buna göre, önümüzdeki bir ay içerisinde herhangi bir PKK terör eylemiyle karşılaşmayacağız.
Buraya kadar her şey iyi. Ancak bu noktaya nasıl gelindiği konusunda ciddi bir çelişki var. Örgüt adına yapılan açıklamaya göre, devlet, 'önderlik' ile görüşüp ateşkes talebinde bulunmuş... BDP'li bazı sözcülerin çıkışları da bu doğrultuda... Yine aynı çevreler, 'saydıkları şartlar' yerine getirildiği taktirde eylemsizliğin süreklilik kazanabileceğini, hatta 12 Eylül halkoylamasında 'Evet' oyu verilmesinin tavsiye edilebileceğini söylüyorlar.
Yanlışlık şurada: Eğer devlet gerçekten 'önderlik' ile görüşme halindeyse şartlar konusunda pazarlık için neden aracıya ihtiyaç duyulsun?
PKK adına yapılan veya BDP sözcülerinin ağzından çıkan açıklamalar bu sebeple sorunlu.
Türkiye'nin bugün geldiği noktada terörün sona ermesi gerekiyor. Bu yolda atılacak ve sonuç getirecek her adımın değeri var. Benzer tehditlere maruz kalmış başka ülkelerde neler yapılmışsa bizde de aynı yolda çabalar gösterilmesinde yadırganacak bir yön yok. Devlet elbette terör örgütüyle masaya oturmaz, pazarlık yapmaz; ancak devletin sonuç getirecek girişimler için yetkili birden fazla kurumu vardır.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bakü yolunda, bizler aracılığıyla bu gerçeği bir kez daha duyurdu.
Ülkemizin son 25 yılını tüketen terörün ortadan kalkması için devlette bir kararlılık hali epey zamandır fark ediliyor. Serpilip gelişilebilecekken çok değerli kaynakların heba olmasına yol açıyor terör; istikrarı zedelediği gibi ülkemizi 'ekonomisi kırılganlar' sınıfına da sokuyor. Beşeri kayıplar da cabası... Bunların herbirinin yüksek maliyeti var Türkiye için...
Kaldı ki, bugünün dünyası, terör ve savaşın yerini huzur, refah ve barışın almasının planlandığı bir dünya. İngiltere'de IRA, İspanya'da ETA, Sri Lanka'da Tamil Kaplanları, Endonezya'da Açe Kurtuluş Ordusu (AKO), Filipinler'de MORO Hareketi gibi örgütlerin hayat alanları daraldı. IRA, ETA, AKO bir yolunu bulup kendilerini resmin dışına çektiler; MORO örgütüyle Filipinler hükümeti arasında bir anlayış köprüsü oluştu oluşacak; Tamil Kaplanları'nın başına gelenler iyi bir örnek değil zaten...
İngiltere, İspanya, Endonezya, Filipinler gibi ülkeler dünyanın gittiği yönü iyi değerlendirip devlet adına şiddet uygulayarak terörle mücadele etmenin sonuç alamayacağını gördüler. Onlar için de terörsüzlüğe geçiş hiç kolay olmadı. O ülkelerdeki etnik terörün yok olduğu bugünkü ortamdan, vaktiyle başlatılan barışa erişme sürecine çeşitli sebeplerle itiraz edenler de yararlanıyor.
Ak Parti hükümeti dünyanın gittiği yönü doğru okuyabildiğinden bugün terörle mücadelesine dışarıdan da destek buluyor. Çevremizdeki şartlar PKK'nın klasik dış desteklerini devre dışı bıraktığı için de daha rahat hareket edilebiliyor. Son 'eylemsizlik' kararını durduğu yerde almadı PKK; terör örgütü olmasına terör örgütü ama, sonuçta onun da bir mantığı var. Bu sebeple eylemsizliğin kalıcı hale dönüşmesi beklenebilir.
'Silâhlara veda' edilmesinin ülkemiz için ne anlam teşkil edeceği ve hangi fırsatların önünü açacağı üzerinde akıl yürütmeye başlayabiliriz artık.
Demokrasisi vesayetten kurtulmuş, siyasetin önünün en geniş biçimde açıldığı, hukuk devletine doğru yol alan, terörden arınmış ve bu sayede değerli kaynaklarını silâha değil refaha yatıran bir ülkede yaşamanın keyfi herkese yeter.