Sevinç ve üzüntü arasında türban kararı

Bir gazete, “CHP'liler çok sevindi” demiş Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsü/türban yasağıyla ilgili gerekçeli kararı için; konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götüren CHP yönetimi de “Başvuru dilekçemizdeki gerekçeleri yargıçlar aynen kullanmış” diye açıkladı sevinçlerinin sebebini.

Karar ile evrensel hukuk arasında doğrudan bir ilişki kurmaya kalkışmadıkları sürece ne derlerse yeridir.

Anayasa Mahkemesi'nin yetkileri Anayasa'da açıkça belirtiliyor; Meclis'ten çıkan anayasa değişikliklerini denetleme ve iptal etme görevi bunlar arasında bulunmuyor. Oysa 'gerekçeli karar' diye elimize tutuşturdukları 45 sayfalık belgede yapılan tam da o: Meclis'in çıkardığı anayasa değişikliklerini iptal... Anayasa Mahkemesi anayasayı ihlâl eder mi, edebilir mi hiç?

'Anayasayı bir kerecik delmek' sözünü Turgut Özal'ın başına kakmayan kalmamıştı. Şimdi herkes Anayasa Mahkemesi tarafından 'bir kerecik' delinen anayasanın aynı kurumca bundan böyle de delinmeye devam edilip edilmeyeceğini merak ediyor.

Eder mi gerçekten? Karşısına Meclis tarafından gerçekleştirilmiş başka bir anayasa değişikliği getirilirse, üzerine vazife olmadığı halde 'türban/başörtüsü' konusunda yaptığı gibi, onu da anayasaya aykırılık iddiasıyla ele alır ve karara bağlar mı?

Görüşüm bir anlam taşıyorsa bu soruya ben cevap vereyim: Hayır, Anayasa Mahkemesi, bu konuya ilişkin değilse, anayasa değişikliklerine ilişkin başvuruları kabul etmeyecektir.

MHP'nin sürpriz desteğiyle konu Meclis gündemine girdiğinde defalarca tekrarladığım üzere, bizde uygulanan 'türban/başörtüsü yasağı' yerli bir konu değildir. Başka ülkelerde aynı konu gündeme geldiğinde, o ülkelerde de hukuk sistemlerini esneten uygulamalara sahne olduğu görülmektedir. Aksi halde, bizim Anayasa Mahkemesi de kendi varlık sebebine aykırı böyle bir karar almakta herhalde zorlanırdı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bizdeki yasağı normal gören bir karar almadı mı? O kararla korumakla görevli olduğu insan haklarından en önemlileri olan 'eğitim' ile 'kadın-erkek eşitliği' alanlarındaki insan haklarını çiğnediğini bile bile...

Bunları CHP kendi eseri olarak gösterip fazla sevinmesin diye özellikle belirtiyorum. Keşke biraz daha derin düşünüp üzüntü duyabilseydi CHP'liler... Bu kararla dışarıda sınırları çizilmiş bir 'yasak' alanının Türkiye'de iyice perçinlenmesi sağlanmış oldu sadece. Dışarısı bu alanı 11 Eylül sonrası dünyasının en büyük tehdit olarak gördüğü 'siyasal İslâm' ile bağdaştırıp 'yasak' hale getirdi; biraz da bizimkilerin 'başörtüsü=siyasal İslâm' denklemini doğru kabul ettirmesi yüzünden...

Bu sorun çözülecekse, bunun yolu, yukarıdaki denklemin ('başörtüsü=siyasal İslâm') yanlışlığının önce dışarıya kabul ettirilmesinden geçiyor. Hiçbir siyasi parti (buna CHP de dahil) “Ben çözerim” iddiasıyla ortaya atılmasın; yüzde 47 oy almış Ak Parti'nin MHP'yi de yanına aldığı halde bu sorunu çözememesi, yıllardır bu sütunda ısrarla tekrarlanan tezin doğruluğuna işaret ediyor.

Anayasa Mahkemesi'nin yargıçları, dışarının ne dediğine aldırmaksızın ülkemizin doğrularına sahip çıkarak, nicedir yasağın sebebi olarak ileri sürülen gerekçelerin gerçekleri yansıtmadığı bilinciyle, farklı bir karar verebilirlerdi elbette. Vermediler, onun yerine “Serbest bırakılırsa türban takmayanlara baskı başlar” tutarsız gerekçesini yeniden tekrarladılar. Oysa, “Türban takmayanlara baskı başlarsa yeniden yasaklamak nasıl olsa elimizde” diye düşünerek eğitim hakları bu gerekçeyle elinden alınan genç kızları rahatlatabilir ve anayasada kendileri için öngörülmüş yetkileri de aşmamış olurlardı.

CHP seviniyormuş ya; sevinsin bakalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar