Necmi ÇAVUŞOĞLU
Senmisin Hakkını Helal Etmeyen
Kırk senelik gazeteci Abdurrahman Dilipak, emekli Deniz Kuvvetleri Komutanlarından Güven Erkaya’nın ölümü üzerine 25 Haziran 2000’de “Erkaya’ya hakkımı helal etmiyorum” manasında bir yazı yazmış.
Akrabaları bu işe içerlemiş ve gazeteciye manevi tazminat davası açmışlar. (Ankarada!)
Ankara’daki dava 2004 yılında sonuçlanınca evine haciz konulmuş. Ardından icra süreci başlamış ve birkaç gün öncede icra yoluyla evini satmışlar.
167 bin TL’lik tazminat için evi satılınca tepkilere neden oldu.
Adalet mülkün temelidir, der dururuz
Adalet, bir yazısı nedeniyle bir gazetecinin, manevi tazminat olarak, mülkünü sattırdı.
Buna ne diyeceğiz?
Bir gazeteci, düşünce ve ifade hürriyeti kapsamında, kanaatini yazdı diye!
Sen misin bunu yazan,hakkını helal etmeyen!
Yılların birikimiyle aldığı evi satıldı.
Suç ve ceza orantılı olmalı!
Bu manevi tazminat cezası, kamu vicdanında kabul görmemiştir.
“Hakkımı helal etmiyorum” sözünden kastı; senin, benim hakkım olana veya haklarıma doğrudan veya dolaylı olarak, zararın dokundu. (Neyi kastederek söylediğini, nedenini, hakkını helal etmeyen bilir tabii)
Bu hakkımı varolan sistemin içinde savunmam, almam mümkün değil. Yada ben bu yola başvurmuyorum.
Bundan sonra istesem de almam mümkün değil!!!
O halde ben hesapların görüleceği başka bir yere inanıyorum ve işi oraya havale ediyorum. Olamaz mı?
Bunun hakaret neresinde?
Verilen kararlar, insanların ideolojilerine, düşüncelerine ve yazı yazdıkları gazetenin çizgisine göre değişmemeli.
Verilen bu kararın, yine hukuk tarafından düzeltileceğine inanıyor adalet er geç yerini bulacaktır diyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.