xxx78
Seçmen bıkar, seçilen yanlış da yapar
Derin bir 'global ekonomik kriz' yaşanılan bugünün dünyasında hangi ülke seçime gitse iktidardaki parti oy yitiriyor. İnsanlar 'hizmeti' de unutuyor başka siyasal değerleri de; o anda boş olan cebini düşünüyor veya işsiz kalacağı kaygısıyla varolan yönetime tepkisini oyuyla sandığa yansıtıyor...
Türkiye'nin iktidar karşısında sürekli “Ben de varım” diye kısa devre yapan 'yıpratıcı medya' gerçeğini de unutmayalım...
Bu girişten sonra şu iddiayı bir yere kaydedin lütfen: Ak Parti değil de öteki partilerden herhangi biri iktidarda bulunsaydı, pazar günü yapılan seçimde tepetaklak olur, bugün etraf “Erken seçim” yaygaralarından geçilmezdi. Neredeyse 'büyük hezimet' muamelesi çekilmeye çalışılan son seçim sonuçları, Ak Parti'nin 'taraftar sadakati' en yüksek siyasi parti olduğunu bir kez daha gösterdi.
Ortada gazete ve televizyonlarda büyütüldüğü denli bir 'büyük hezimet' yok. Olanı, dün burada açıkça yazdım: Potansiyeli Türkiye'deki seçmen kitlesinin yüzde 70'inin oylarını alabilmek olan Ak Parti bu yolda istikrarla yürürken tökezledi ve son iki seçimde kervana katılanların bir bölümünü kaybetti.
Kaybı günümüz şartlarıyla ilintilidir, ancak tedbirler alınmazsa kalıcıya dönüşebilir...
Seçim tablosunu şöyle okumalıyız: Son iki (2004 yerel ve 2007 genel) seçimde giderek artan oranda Ak Parti'ye oy kullanmış olan Doğu ve Güneydoğulu seçmen bu defa farklı bir tercihte bulundu; bu bir... Daha gelişmiş kıyı kentlerinde yaşayanlar ve büyük kentlerin merkezleri, 'yaşam tarzı' duyarlığı sebebiyle, “Ak Partili olmasın da, CHP veya MHP fark etmez” tavrını benimsedi; bu iki... Bazı il ve ilçelerde önceden ilân edilmiş 'ölçüler' yerine 'farklı tercihler'le belirlenmiş adaylara taban tepki gösterdi; bu da üç...
2 puan oradan, 1 puan buradan, 3 de ötekinden... İşte size 6 puanlık kaybın sebebi... Buna 1 veya 2 puan götüren 'söylem' ve 'görüntü' yanlışlarını da eklerseniz, bundan önceki seçimlerde kaydedilmiş başarıdan geriye gidişin sebeplerine kolayca ulaşırsınız.
Büyü bozulmasına bozuldu da, seçimi tekrarlamak mümkün olsa bir-iki ufak 'söylem' ve 'görüntü' düzeltmesiyle şimdikinden çok daha iyi sonuç alması mümkün Ak Parti'nin...
Ak Parti'nin ihtiyacı, bir gün iktidardan gitmesi mukadder bir parti olduğunu anlamasıdır. Seçmenler bıkar, seçilmişler içinden bazıları yanlış yapar ve bunlar da partilerin kaybetmesine sebep olur... Şimdiye kadar seçmenleri bıktırmayan bir siyasi parti hiç çıkmadı; bu sebeple dünyada en uzun süreli iktidarlar bile dört dönemle sınırlı oluyor.
Siyaset adamlarının hoşuna gitmese, kabul etmekte zorlansalar da işin doğası böyle: Bugün iktidar olanlar kendilerini yarın muhalefet olmaya hazırlamak zorunda... 'İnsana hizmet' aşkıyla 24 saatine 24 saat daha katan bir siyasi kadro sıfır hatayla çalışıp dursa bile, 'seçmen' denilen ve tanımlanması güç 'kitle' tarafından bir gün iktidardan indiriliyor.
Gerçek bu ve Ak Parti -özellikle lideri Tayyip Erdoğan- vakit kaybetmeden bu gerçekle yüzleşmek zorunda. Bu gerçekle ne kadar çabuk yüzleşebilirse iktidarının süresini uzatmaya yarayabilecek rahatlığa da o kadar kısa sürede kavuşabilir.
Pazar günü yapılan yerel seçimler Ak Parti'nin elinden bazı il ve ilçe belediye başkanlıklarını aldı, ama bir çoğunu yine onun elinde bıraktı. Elde tuttuklarında daha da başarılı bir performans sergilenebilir ve iyi adaylarla seçmen karşısına çıkabilirse, gelecek yerel seçimde, yüzde 70'e doğru yürüyüşü için daha sağlam bir zemin bulabilir Ak Parti...
Niçin olmasın?
Türkiye'nin iktidar karşısında sürekli “Ben de varım” diye kısa devre yapan 'yıpratıcı medya' gerçeğini de unutmayalım...
Bu girişten sonra şu iddiayı bir yere kaydedin lütfen: Ak Parti değil de öteki partilerden herhangi biri iktidarda bulunsaydı, pazar günü yapılan seçimde tepetaklak olur, bugün etraf “Erken seçim” yaygaralarından geçilmezdi. Neredeyse 'büyük hezimet' muamelesi çekilmeye çalışılan son seçim sonuçları, Ak Parti'nin 'taraftar sadakati' en yüksek siyasi parti olduğunu bir kez daha gösterdi.
Ortada gazete ve televizyonlarda büyütüldüğü denli bir 'büyük hezimet' yok. Olanı, dün burada açıkça yazdım: Potansiyeli Türkiye'deki seçmen kitlesinin yüzde 70'inin oylarını alabilmek olan Ak Parti bu yolda istikrarla yürürken tökezledi ve son iki seçimde kervana katılanların bir bölümünü kaybetti.
Kaybı günümüz şartlarıyla ilintilidir, ancak tedbirler alınmazsa kalıcıya dönüşebilir...
Seçim tablosunu şöyle okumalıyız: Son iki (2004 yerel ve 2007 genel) seçimde giderek artan oranda Ak Parti'ye oy kullanmış olan Doğu ve Güneydoğulu seçmen bu defa farklı bir tercihte bulundu; bu bir... Daha gelişmiş kıyı kentlerinde yaşayanlar ve büyük kentlerin merkezleri, 'yaşam tarzı' duyarlığı sebebiyle, “Ak Partili olmasın da, CHP veya MHP fark etmez” tavrını benimsedi; bu iki... Bazı il ve ilçelerde önceden ilân edilmiş 'ölçüler' yerine 'farklı tercihler'le belirlenmiş adaylara taban tepki gösterdi; bu da üç...
2 puan oradan, 1 puan buradan, 3 de ötekinden... İşte size 6 puanlık kaybın sebebi... Buna 1 veya 2 puan götüren 'söylem' ve 'görüntü' yanlışlarını da eklerseniz, bundan önceki seçimlerde kaydedilmiş başarıdan geriye gidişin sebeplerine kolayca ulaşırsınız.
Büyü bozulmasına bozuldu da, seçimi tekrarlamak mümkün olsa bir-iki ufak 'söylem' ve 'görüntü' düzeltmesiyle şimdikinden çok daha iyi sonuç alması mümkün Ak Parti'nin...
Ak Parti'nin ihtiyacı, bir gün iktidardan gitmesi mukadder bir parti olduğunu anlamasıdır. Seçmenler bıkar, seçilmişler içinden bazıları yanlış yapar ve bunlar da partilerin kaybetmesine sebep olur... Şimdiye kadar seçmenleri bıktırmayan bir siyasi parti hiç çıkmadı; bu sebeple dünyada en uzun süreli iktidarlar bile dört dönemle sınırlı oluyor.
Siyaset adamlarının hoşuna gitmese, kabul etmekte zorlansalar da işin doğası böyle: Bugün iktidar olanlar kendilerini yarın muhalefet olmaya hazırlamak zorunda... 'İnsana hizmet' aşkıyla 24 saatine 24 saat daha katan bir siyasi kadro sıfır hatayla çalışıp dursa bile, 'seçmen' denilen ve tanımlanması güç 'kitle' tarafından bir gün iktidardan indiriliyor.
Gerçek bu ve Ak Parti -özellikle lideri Tayyip Erdoğan- vakit kaybetmeden bu gerçekle yüzleşmek zorunda. Bu gerçekle ne kadar çabuk yüzleşebilirse iktidarının süresini uzatmaya yarayabilecek rahatlığa da o kadar kısa sürede kavuşabilir.
Pazar günü yapılan yerel seçimler Ak Parti'nin elinden bazı il ve ilçe belediye başkanlıklarını aldı, ama bir çoğunu yine onun elinde bıraktı. Elde tuttuklarında daha da başarılı bir performans sergilenebilir ve iyi adaylarla seçmen karşısına çıkabilirse, gelecek yerel seçimde, yüzde 70'e doğru yürüyüşü için daha sağlam bir zemin bulabilir Ak Parti...
Niçin olmasın?