Şapka ve Maymun

“Ey insanlar!

Geliniz, dinleyiniz, belleyiniz, ibret alınız!

Yaşayan ölür, ölen fena bulur, olacak olur. Yağmur yağar, otlar biter; çocuklar doğar, anaların babaların yerini tutar. Sonra hepsi mahvolur gider. Vukuatın ardı arkası kesilmez; hepsi birbirini takip eder.

(Kuss bin Sâide’nin Hutbesi)

İnsanoğlu kuş misali... Bugün burada yarın orada... Dünya da küçülmüş artık. Kısa bir sıla-i rahim ziyareti için buradan ayrıldım ve iki haftayı Konya’da geçirdim. Bu sürede de sizlerle bu sütunlardan buluşamamış olduk.

Çocukluğumda yaşadığım ve çok eskilerde kalmış kar, kış, soğuk kavramlarını yeniden gördüm. Hele Burkina Faso’nun + 35 derecesinden kalkıp - 20 dereceye dayanan Anadolu soğuğunu yaşamak başka bir şeymiş. Ancak üşümenin de Allah’ın bir nimeti olduğunu hissettiğim günleri de hatırlıyorum. Gerçi tüm dikkatimize rağmen jet lag yaşadığımız da doğrudur.

Yukarıdaki meşhur hutbede denildiği gibi her gelen gidiyor. Bizim de izin bitti ve döndük. Dün ilk günümdü. Tabii Burkina Faso’da en sıcak gündem, benim yokluğumda gerçekleşen darbe olayı. Yerelden arkadaşlarla görüşüp düşünce ve izlenimlerini alıyorum.

Yunus, onlardan sadece birisi... Aklı çalışır ve hayatın gidişatına kafa yorar. Gözleriyle gördüğüne aklıyla yorum yapmaya çalışır. Size Yunus’un hikâyesini aktarayım. Halkın olaya bakış açısını anlamaya yardımcı olacaktır.

Adamın birisi şapka satarmış. Sepetine / çuvalına şapkaları doldurup pazara doğru giderken yolda bir ağacın altında biraz dinlenmek istemiş. Yorgunluktan uyuya kalmış. Bir uyanır ki sepetindeki bütün şapkaları maymunlar almış. Tüm maymunlar şapka satan adam gibi başlarına giyip, ağaç dallarına çıkmışlar. Adam çaresizce ağaçlara bakmaya başlamış. Bu kocaman ağaçlara nasıl çıksın, hangi bir şapkayı onlardan alsın? Alamazsa sermaye kaybolacak...

Kara kara düşünürken aklına bir fikir gelmiş. Yerde birkaç oyun yapmış, hoplamış, zıplamış, sonra şapkasını çıkarmış ve yere atmış. Buna göre maymunlar başındaki şapkaları yere atmışlar. Adam büyük bir memnuniyetle toplayıp sepeti doldurmuş ve yola koyulmuş. Evine dönünce bu zekâsını büyük bir gururla anlatmış. Tabii bu buluş nesillere de anlatılır olmuş. Aradan yıllar geçmiş ve torunu da aynı işe sarılmış. Yolda bir ağacın altına rahatça uykuya dalmış. Zira maymun tehlikesine karşı çözümü hazırmış. Uyandığında tüm şapkaların maymunların başında olduğunu fark etmiş. Hemen dedesi gibi kalkmış, birkaç oyun sergilemiş ve şapkayı yere çalmış. Fakat maymunlarda bir hareket yokmuş. Hepsi ağaç dallarında koro halinde gülmeye başlamış. Adam merak ve endişeyle ağaçlara bakmış, aynı hareketi bir kez daha yapmış. Yine şapkalar yere atılmamış.

Nihayet maymunlardan birisi konuşmaya başlamış: “Sana bunu anlatacak sizde dedeler var da bizde de yok mu? Aynı olayı biz de dedelerimizden dinledik. Biz dedelerimizin yaptığı hatayı tekrarlamıyoruz artık.”

Dün bu hikâyeyi bizim Yunus'tan dinledim. Yunus ülkesi adına dertli ve bu tip olaylara meraklı bir insandır. Zaten babası, annesi, akrabaları terör nedeniyle köylerinden kovuldu. Şimdi başkentte tıkış tıkış bir evde yaşıyorlar. Onlar da darbeden umutlu ve darbenin sonunda terörün biteceğine, köylerine geri döneceklerine inanıyorlar.

Dedeleri Paris metrolarını elle kazmış. Şimdi torunlar aynı hatayı işlemekten sakınıyormuş. Onlara göre bu darbe sadece eski idareciler için yapılmamış.

Bekleyip göreceğiz.

Dua edeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum