ABD Başkanı Donald Trump’ın agresif vergi politikaları, özellikle Çin'e yönelik ek gümrük tarifeleriyle birlikte küresel ticaret dengelerinde önemli sarsıntılara yol açtı. Bu gelişmeler, bazı ülkeler için tehdit oluştursa da Türkiye açısından ciddi fırsatlar barındırıyor.

ABD’nin Çin menşeli elektronik ürünlere uyguladığı yüksek vergi tarifeleri, üreticileri alternatif arayışlara itti. Çinli ve Koreli dev firmalar, ABD pazarına ürün satabilmek için Türkiye gibi vergi avantajına sahip ve stratejik konumda bulunan ülkelere yönelmeye başladı. Bu çerçevede yerli teknoloji üreticilerine milyonlarca adetlik sipariş talepleri gelmeye başladı bile.

Bu gelişmelerin iki temel avantajı var:

1. ABD’nin Çin'e yönelik yüksek vergi politikalarından doğrudan fayda sağlamak,

2. ABD’ye karşı diğer ülkelerin geliştirdiği ek vergi duvarlarının da Türkiye’nin alternatif tedarikçi rolünü güçlendirmesi.

Ancak bu fırsatları değerlendirmek için Türkiye’nin bazı adımları zaman kaybetmeden atması gerekiyor:

• Üretim altyapısını güçlendirmek,

• Ar-Ge ve lojistik merkezleri için yatırım ortamını cazip hale getirmek,

• Yerli KOBİ’leri ucuz ve düşük kaliteli ithalata karşı teknik düzenlemelerle korumak,

• Dijital bağımsızlık stratejileri geliştirerek, dışa bağımlılığı azaltmak.

Türkiye, Avrupa’ya yakınlığı, Gümrük Birliği avantajı ve genç iş gücüyle bu dönemde büyük bir dönüşüm yaşayabilir. Yeter ki bu süreci iyi okuyalım, doğru yönetişimle stratejik adımları hızla atabilelim. Zira küresel ticaretin yönü yeniden çizilirken, Türkiye de bu yeni haritada güçlü bir üretim ve teknoloji üssü olabilir.

Çağrımız ve Önerimiz:

Kamu kurumlarımız, sanayi odalarımız ve iş dünyamız bu gelişmeleri sadece bir haber olarak değil, stratejik bir fırsat penceresi olarak değerlendirmelidir. Özellikle:

• Ticaret Bakanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çin ve Koreli firmalarla iş birliği arayışında olan yerli üreticilere özel teşvik paketleri sunmalı,

• Organize sanayi bölgeleri, altyapı ve kapasite artırımı için hızla harekete geçmeli,

• MÜSİAD gibi iş dünyası STK’ları, bu süreçte köprü rolü üstlenerek Türkiye'yi tercih eden yabancı firmalarla yerli üreticiler arasında koordinasyonu sağlamalıdır.

Unutmayalım, dünya ticaretinde dengeler yeniden şekillenirken, üretim üssü olma yolunda ilerleyen Türkiye, bu dönüşümün merkezine yerleşebilir. Bugün atılacak adımlar, yarının güçlü ve rekabetçi Türkiye’sini inşa edecektir.