Bilgin ERDOĞAN

Bilgin ERDOĞAN

Sanatkar kimdir? Sanat nedir?

 Sanatkar kimdir? Sanat nedir? 

 

İmdi, hareketsiz ve sabit sandığın dağlarin, kayıp giden bulutlar (gibi) gittiğini görürsün.: Her şeyi mükemmel bir nizama bağlayan Allah’ın sanatıdır bu.(Neml:27:88)

Günümüz sanat tasavvurunun Bohemizmin veya Hedonizimin etkisi altında olması müslümanı sanat ve estetik duygusundan uzaklastirmamalı. Zira sanat Allah’ın  el Bari el Musavvir gibi sıfatlarını tahsil etmektir ve  sıcak savaşta silahın onemi ne ise soguk savasta dahi sanatın ehemmiyeti o dur. (Bilgin Erdogan)

Sanat,  ruhi güzellikleri eşyaya yansıtabilme hüneri… Allah'a dilbeste olmuş bir yüreğin el Musavvir olan Allahı idrak çabası… Sesi musikiye, sözü kelama, elvanı tabloya ve dahi eylemi takvaya dönüştüren bir kuvve-i insaniye…

 Ruhu’l Kudüs’ün yüreklerdeki aşkı… Sükun yolcusu insanın gönül pusulası… Yüreğin dudaklarından dökülen bir zarif nağme… Bir gönül terapisi ve şifa veren kimileyin… Bari, Musavvir ve Bedi olan Allah'ı idrak etmeye çalışan bir hakikat yolcusunun tefekküründen hasıl olan netice…

 Allahu Ekber coşkusunu dile getirme hali… Mesajin en güzel şekilde takdimi… Dile gelen vicdan… Ehli irfanın elindeki estetik deha ve dilindeki veciz kelam…Ruhun zirvelerindeki muhteşem cıvıltı… Ve o dik duruş bazen ve hicvedebilme kabiliyeti ahlaka musallat olmuş zalimi…

O, ruhu mefluc olmuş bir insanın işi değil asla… Göğsünde yürek yerine taş taşıyan bir nadanın sanat adına ortaya koyabileceği ne olabilir ki? Maneviyatın derece-i hayatına yükselememiş süfli bir benliğin sanat adına yaptıkları kalpleri mühürleme gücüne sahip nifak ve adavet zehri olabilir ancak…

 Allah’ın imkan verdiği bir kişinin, insanların yüreklerinde tuğyan foseptiğini patlatacak şeyler ortaya koyması değildir sanat. Sanat, yüreği fethetme işi ama onu işgal etme değil asla… Hakiki sanatkar ile sözde sanatkar arasındaki fark bir fetih eriyle , sokak çapulcusu arasındaki fark kadar derindir kanımca….

Sanat, Arapçadan dilimize geçmiş bir kelime. Sözlük anlamı; işlemek, yapmak anlamına gelen ‘sun’(s-n-a) kökünden türetilmiştir. Arapça aslı ‘sinaat’ olan bu kavramın çoğulu ‘sanayi’ dir. Bu bağlamda sanat, aynı zamanda zanaat olarak kullanılır. Sanat, hayatın her alanında olan bir faaliyettir. Zira insan fıtratı, estetik olanı arzular.

Sanat, insani duygu ve düşüncelerin, estetik bir biçimde ve ruhu inşa edecek bir tarzda dışa vurulmasıdır. Sanat, göze ve kulağa hitap ederek ruhu inşa etmeyi ve insan suretindeki güzellikleri ifşa etme çabasi taşır. Bunun için ahlak ile yakın ilişikisi vardır sanatın. 1828 yılından itibaren Parisli Fransiz filozof V. Cousin tarafından ilk defa söylenen ve o günden bu yana Ilahi bir ögreti gibi kabul edilen “Sanat sanat içindir” ifadesi hedefsiz ve anlamsız bir sanat algısından başka bir şey değildir.

 Ancak ahlak , bohemizmin darağacında hedonizm denilen bir cellat tarafindan cağdaş yaşam prensiplerine itaatsizlik suçuyla katledildiğinden bugüne insanlar sanatı inşa eden değil imha eden bir arac olarak kullanabilmekteler.

Sanat, şuurları mefluç etmek için değil onu diriltmek ve güçlendirmek için vardır. Gayesiz sanat, cahiliye ürünü bir safsatadır. Sanatın gayesi, insan ruhundaki güzellikleri ortaya çıkarmak ve kişiyi Allah'a yakınlaştırıp kainattaki uyumu sağlamak içindir.

 Yoksa insanları uyutmak için ifa edilen sanat Allah’ın ilmi olmaktan çıkmış şeytani bir araç haline gelmiştir.Koyunları uyutmak için çalınan kaval misalinde olduğu gibi veya çocukları uyutmak için söylenen ninnilerdeki gibi , toplumlar uyusunlar ve uyutsunlar diye yapılan çalışmalar sanat degil sahtekarlıktır.

 Sanatkar kimse şuurlu olan ve kitleleri uyandırmaya çalışandır. İspanya’nın meşhur diktatörü şöyle diyordu : “Ben kitleleri konser meydanlarında ve futbol sahalarında yönettim”. Aslında bu uyutma şekli kadim Yunana kadar giden bir uygulamadır.

 Ancak Allah’ın sadık kulu olan sanatkarlar emperyalist dünyanın aciz birer kuklaları değil yaşadıkları cemiyetin nesne olan yığınları ve kalabalıklarını şahsiyetli özne yapma gayreti taşıyan kimseleridir. Sanatkarın bir gayesi ve davası vardır.

 Allah resulü (sav), Abdullah bin Revaha’nin şiirleri için “Allah'a yemin ederim ki onun şiirleri müşriklerin üzerine mızrak gibi iniyor” diyordu. Hasan bin Sabit’i sir okumaya davet ediyor ve o şiir okurken “Ruhu’l Kudüs, Hasan ile beraber” diyordu. Yine o dönemde müslüman olmayan ama tevhid inancı taşımayan Umeyye bin Ebis Salt’ın şiirlerini okuyor ve “Bunu niçin okuyoruz ? Umeyye müslüman değil” diyen sahabiye “Onun şiirleri müslüman oldu” diyordu.

Sanat bir dava ve ümniye sahibi kimseler için kaçınılmazdır. Bir inanç ve hayat felsefesinden etkilenmeyen kavram yoktur. Günümüz dünyasında ve özellikle yaşadığımız coğrafyada sanat Bohemizmin ve Hedonizmin etkisi altındadır. Bu durum müslümanları sanattan uzaklaştırmış ve hatta tavır almasına sebeb olmuştur. Oysa ki başta Allah'ın ismi dir el Musavvir.

Birilerinin sanat alanını işgal etmiş olması müslümanların bu alanda hiç bir şey yapmayacakları anlamına gelemez. Hak ve batıl mücadelesi devam edecekse bu sanat alanında devam edebilmelidir.

Sıcak savaşta silahın önemi ne ise soğuk savaştada sanatın önemi o dur. Günümüz dünyasında işgaller Pentagondan veya Beyaz Saraydan ziyade Hollywood’tan yapılmaktadır. Sanat, En buyuk Sanatkar olan Allah içindir. Başta Allah en büyük sanatkardır. Bu hususta Kur’an şöyle der : “İmdi, hareketsiz ve sabit sandığın dağlarin, kayıp giden bulutlar (gibi) gittiğini görürsün.: Her şeyi mükemmel bir nizama bağlayan Allah’ın sanatıdır bu.(27:88)

 Demek ki bilimsel dilde kıta sürüklenmesi vahyin dilinde Allah’ın sanatıdır. ,İşte sanatkar bunları gören ve bunların ardındaki güzelliklerden ilham alıp ortaya güzel şeyler koyabilme gayreti koyan bir gönül eridir. Sözde sanatçı ile hakiki sanatkar arasındaki fark bir sokak çapulcusu ile fetih eri arasındaki fark kadar derindir. Biri imha eden diğeri inşa edendir.  Tevhidi dünya görüşü , din ile sanatı ayrı telakki edemez. Zarar veren bir şey mescid dahi olsa ona karşı mücadele etme minhacini geliştiren ve Mescid-i Dirari yıkan nebevi metod elbette tasavvurları ve yürekleri işgal etmeye çalışan sözde sanatçıların karşısına hakiki sanatkarların çıkmasını gerekli kılar.

Sözü Necip Fazıl’ın veciz ifadesiyle bağlayayım :

Anladım işi mesele Allah'ı aramakmış

Marifet bu gerisi çelik çomakmış.

Bilgin Erdogan 

erdoganusa@hotmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.