xxxx855
Ramazan ekranları
Türk televizyonlarında yaşanan format sıkıntısını anlamak mümkün değil. Onlarca yapım şirketi, onlarca program koordinatörü, onlarca program formatı üreten iç yapımlar direktörü olmasına rağmen, televizyonlarımızdaki programların hemen hemen hepsi birbirinin benzeri, hatta kopyası gibi. Ne zaman bir televizyon ekranında bir format tutarsa, öbür televizyon hemen bu reyting damarına sıkı sıkı sarılıyor ve bu programın benzerini ekranına getirmek için farklı versiyonları denemekten imtina etmiyor. Show TV ekranlarında Yemekteyiz programı yapıldı... Anında başka bir televizyon ekranında bu programın benzerini gördük. Bir televizyon kanalında Pop Star programı yapıldı, başka bir televizyon programı Türk Star, Türkü Star, Pop Star Alaturka adı altında farklı programı önümüze dayayıverdi. Bir başka televziyon kanalında yapılan izdivaç programı hatırı sayılır bir reyting getirdi, ardından diğer televizyonlarda bu programın benzerleri sökün ediverdi.
Diğer yandan bazı televizyon programcıları da işin kolayını buldular, yabancı programların formatlarını aynen televizyonlara adapte ediyorlar. Bunlardan birisi Acun Ilıcalı.... Acun Ilıcalı'nın şu ana kadar kendine ait, özgün, kendi değerlerimize uygun bir program formatını ortaya koyduğunu görmedik. Var mısın Yok musun yabancı, Survivor yabancı, Yetenek Sizsiniz yabancı....
Hani, Padişah ferman yayınlamış.... Memleketin en yeteneklileri gelsin benim huzurumda yeteneklerini göstersin diye. Memlekette kendilerini yetenekli gören herkes padişahın huzuruna çıkmış.... En sonunda bir adam gelmiş.... 30 metre öteye bir iğne koymuş, elindeki ipliği bir atmış, iğnenin deliğinden geçirmiş.... Padişah sormuş, "Bu kabiliyeti kaç yılda elde ettin?" diye. Adam, "Ben, doğduğumdan beri bunu yapmaya çalışıyorum" demiş. Padişah, "Bu adama bir kese altın verin, 30 tane de değnek atın" diye buyruk vermiş. Adamcağız şaşırmış, "Padişahım keseyi anladıkta, bu dayak neyin nesi oluyor?"... Padişah, "Evladım, senin başka işin gücün yok mu? Doğduğundan beri bu işle uğraşıyorsun. Bu işe ayırdığın zamanı, hayırlı başka işlere ayırmış olsaydın, şimdi kimbilir nerelerde olurdun?"
Acun Ilıcalı'nın Yetenek Sizsiniz programını izlerken hep fıkra aklımıza gelmiştir. İşin tuhaf boyutu, aylarca Show TV ekranlarını işgal eden, hatta ciddi reytingler alan bu programın son bölümünde, tek kabiliyetleri dans etmek olan iki gence, program formatı gereği tam 500 bin lira ödül verildi. Bu 500 bin lirayla neler yapılabilirdi? Kimlerin ihtiyaçları giderilebilirdi? Hangi hayırlar gerçekleştirilebilirdi?
Bugün Ramazan.... Reyting canavarı televizyon ekranlarına dikkat edin.... Geçen sene yaptıklarından farklı ne göreceksiniz? Yine bir din alimini iftar vaktinden önce ekranlara çıkaracaklar, saatlerce konuşturacaklar, izleyicilerden gelen garip suallere garip cevaplar verdirecekler....
Ramazan'ın öncesinde yaptıkları tüm haberlerde bu ayın eğlence boyutunu ekranlarına taşımak için vargüçleriyle mücadele ediyorlar. Şurada şu eğlence mekanı kurulmuş, şurada şu eğlence merkezi kurulmuş.... Ramazan boyunca Karagöz olacakmış, Hacivat olacakmış....
Ramazan'ın maneviyatına ilişkin şeyler onların umurunda bile değil...
Onların dünya felsefesi, hayata bakış tarzı tamamen materyalist, hedonist ve vur patlasın çal oynasın bir zihniyeti temsil ettiği için, Ramazan'ın maneviyatı da elbette onları pek ilgilendirmiyor.
Öyle değil mi?