RAMAZAN BİZİ NEYE ÇAĞIRIR?

Ramazan, bizi kendimize çağırır!

Evet. Çok dışarı açıldık. Afakta bir yaprak gibi savrulup durmaktayız.

Rüzgârın bizi ne yana sürükleyeceği de hiç belli değil. Bir o yana fırlatıyor, bir bu tarafa bizi… Örseleniyor ruhumuz.

Bu dağınıklığımıza, derbeder oluşumuza bir Hakk çağrısıdır Ramazan!

Ramazan, bizi dur demeye çağırır!

Kavgaya dur der… Kırma ve kırılma eylemlerini içeren sözlerden uzak durmamızı öğütler.

Gelip sataşanlar olursa bile onlara ‘Ben oruçluyum’ dememizi işaret eder.

Kaba saba olmaya, hoyrat olmaya, empatisizliğe, bencilliğe, saldırganlığa dur der.

Her türlü menfi eylemden sakındırır. Haddi aşmamamız için işaret levhaları sunar.

Ramazan, bizi sessizliğe çağırır!

Gürültü, yorar zira. Ruhu bunaltır.

Gürültü, duymayı engeller. Anlamayı ortadan kaldırır. Duyu yeteneğimizi baltalar. Hissedişimizi köreltir, dumura uğratır.

Sessizliğe ermeden kendi iç sesimizi duyamayacağımızı, ona dikkat kesilemeyeceğimizi hatırlatır.

Ramazan sessizlik ister. Yükselerek insanların biri birine yürümesini onaylamaz.

Ramazan, bizi duymaya çağırır!

Hakikatin sesini duymamızı ister. Bunu başarabilmemiz için fakirin, fukaranın, yetimin, düşkünün, muhtacın duyulmasını ister.

Gönlü kırıkların yüreğindeki sessiz çığlıkların işitilmesini ister.

Ramazan, bizi hatırlamaya çağırır!

Merhameti, şefkati, sevgiyi, insanlık erdemlerini hatırlamaya çağırır.

Ramazan en büyük vefadır. Her yıl hatırlar. Bizi de aslımızı hatırlamaya çağırır.

Dostlarımızı, yârenlerimizi, akrabalarımızı, komşularımızı hatırlatır.

Bir damla suyun, bir zeytin tanesini kıymetini hatırlatır.

Ramazan, bize şükrü hatırlatır. Ramazan bir hamd çağrısıdır. Nimetleri hatırlatır.

Ramazan, bizi tamire çağırır!

Önce kendimizi onarmamızı ister. Sonra harabât ehlini görmemizi diler.

Kırıp döktüklerimizi idrak etmemizi, onları derleyip toplamamızı, bütünlememizi ister.

Kırılmış yüreklerle yaşam bütünlüğünü elde edemeyeceğimizi hissettirir.

Dargınlığın darlık getireceğini, hayatı daraltacağını, bizim ise insanlık ailesi olarak genişliğe, enginliğe ihtiyacımız olduğunu bilir ve her sene aksatmadan çıkagelir.

Üstelik bize bir tamir çantası getir.

Ramazan, bizi yokluğa çağırır!

Varlık yorucudur. Yükü ağırdır. Hayatı zorlayıcıdır.

Bu sebeple Ramazan bizi varlıktan soyundurur. Yokluk elbisesini giydirir giymek isteyene… Varlık elbisesini taşımak zordur. Şişmiş egolar hayatın tadını kaçırır, her şeyi küçümsediğinden lezzet alacağımız renkleri görmeyi engeller. Kendini tanrılaştırır. Herkesi kendine hizmet etmeye yükümlü görür. Kendinden başka önemli ve özel hiçbir varlık düşünmediğinden her kötü davranışı kendine hak olarak görür.

Yaşanan her kırgınlığın, gücenikliğin, kinin ve kavganın altında ego çarpışmaları yer alır.

İşte bu sebeple Ramazan bizi bu yüklerden kurtulmaya, ferahlamaya çağırır.

Ferah olan ferahlatır. Engin olan ancak başkalarını o dinginliğe çağırabilir.

Evet, Ramazan çağırır!

Güçlü bir şekilde çağırır. Sesi gürdür. Berraktır. Katışıksızdır. Dünya kokusu taşımaz.

Aklımıza seslenir. Ruhumuza şifa çağrısı vardır.

Dünya kesretinde kaybolup heder olmamızı istemez.

Birliğe, dirliğe ve diriliğe çağırır.

Ramazan bu çağrı ile bizi toplar, toparlar, birler.

Ve kendimize iade eder!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum