Barış KIŞO
Ramazan Bayramı ve Yozlaştırma
Mübarek Ramazan ayının son günlerini yaşıyoruz. Şeytanların bağlandığı, bereketin, rahmetin, merhametin oluk oluk yağdığı, nefislerin terbiye görüp Rabbine yöneldiği bu ayı neticelendiriyor olmanın hüznü sarıyor inananları. “Ramazan Ayını yeterince değerlendirebildik mi?” sorusu zihnimizde dolaşırken; Ramazan Bayramına kavuşuyor olmanın tatlı ama buruk sevinciyle bir nebze de olsa teselli bulmaya çalışıyoruz. İman edip, hayatının kontrolünü Rabbinin emir ve yasaklarına teslim etmiş olanların ümit, heyecan, pişmanlık, tevbe ve korku ile gözyaşları akıtarak geçirdiği geceler, ibadet ve teslimiyet ile şenlendirdiği gündüzler neticesinde bir ödül olarak geliyor Ramazan Bayramı. Rabbimiz katından bir hediye olarak…
Ramazan ayından istifade edemeyenler ne yazık ki bayramın da kıymetini bilemiyorlar. Ramazan ayını sadece toplu halde yemek yenen ve akabinde çadır eğlenceleri ile ziyan edilen geceler olarak algılayan ve algılatmak isteyen zihniyet; bayramımızı da eksen kayması ile yozlaştırmak istiyor. Rahmet kapılarının ardına kadar açıldığı bu mübarek ayın anlamını perdelemeye çalışanlar; Ramazan ayının bir Karnaval ve eğlence havasında kutlanması gerektiği psikolojisini topluma dayatıyorlar. Bu mübarek ay boyunca bilinçli, sinsice yapılan uygulamalar neticesinde öncelikle Ramazanın manevi havasını silmeye ve kirletmeye gayret eden misyoner uşakları; Ramazanın ismine bile tahammül edemeyip; “Ramazan Bayramı” yerine “Şeker Bayramı” lafzını çocuklarımızın ve gençlerimizin zihinlerine şırıngalıyorlar. Ramazan Bayramında düzenledikleri ücretsiz kokteyller, içkili eğlenceler, dansözlü konserlerle; Müslümanların bu bayramını, Hıristiyanlığın paganist kültüründeki Yılbaşı Çılgınlığına dönüştürmek için gayret sarf ediyorlar.
Toplumun değerleri baltalanıyor. Özellikle hastaları, özürlüleri, yaşlıları, zayıfları, yoksulları, aile büyüklerini ve çocukları mutlu yapmayı hedefleyen Ramazan Bayramının toplumcu yönünün yerine daha bireyci ve materyalist bir anlayışı süsleyip vitrine çıkartıyorlar. Kendi ağzının tadını düşünen, “Önce can, sonra canan” mantığıyla yaşayan bencil zihniyet kendisini kutsallaştırıyor ve başkalarını önemsemiyor. Ramazan ayı boyunca zenginlerle lüks otellerde; oruçlu olmadıkları halde sırf riya için iftar yapmayı adet haline getirenler; Ramazanın sonunda da zekât ve fitre ibadetiyle oluşan toplumsal dayanışmayı yok etmek için beş yıldızlı otellerde tatil yapmayı vazgeçilmez bir hayat tarzı olarak ikram ediyorlar.
Bu yozlaştırma hareketine karşı bütün Müslümanlar uyanık olmalıdır. Bayram günlerindeki sevinç gaflete dönüşmemeli, taşkınlığa varmamalı ve İslam’ın izzetine yakışır bir bayram yaşanmalıdır. Bayram günlerindeki eğlence Allah’ın çizdiği sınırlar içerisinde olmalı ve günah unsuru taşımamalıdır. Zaten Allah’ın rızasını kazanmak için eda edilen “oruç” ibadetinin ardından, yine Allah’ın sunduğu bir “ilahi ziyafet” olan bayram gününde, zevk ve eğlenceye dalıp Allah’ı unutmanın hiçbir kabul edilebilir yanı olamaz. Bir aylık bir terbiye ve nefis eğitiminin ardından yapılan bayram, aslında Allah’a daha çok yakınlaşmanın, Müslüman olarak eksiklerini biraz daha tamamlamış olmanın, Kur-an’ ın rehberliğinde ve Resulullah’ın önderliğinde hayatımıza yeni bir biçim vermiş olma kararlılığının bayramıdır.
Bu bilinç ve şuur içerisinde Ramazan Bayramınızı en içten duygularımla tebrik eder, nice ramazan aylarına sevdiklerinizle beraber kavuşmanızı yüce Rabbimden niyaz ederim.
Selam ve muhabbetlerimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.