Putin bize söylemişti

Vladimir Putin, Gürcistan'ın Güney Osetya'ya asker göndermesiyle başlayan ihtilâfa ülkesinin nasıl mukabele edeceğini bir yıl once Münih'te yapılan ve bütün Batılı ülkelerin önemli simalarının katıldığı bir toplantıda tatlı tatlı anlatmıştı. Batılı liderlerin “Biz Rusya'nın uluslararası sorunlarda daha aktif roller üstlenmesini bekliyoruz” temennilerine cevap olarak hem de...

Putin'in Münih'te yapılan 'Güvenlik Konferansı'nın 43.sünde söylediklerini dikkatle okumak gerekiyor.

Şu satırlar oradan: “Bize 'daha fazla görev üstlenin' demenize gerek yok. Rusya tarihteki varlığı bin yılı aşan ve sürekli bağımsız dış politika izlemiş olan bir ülkedir. Bu geleneğimizi bugün değiştirecek değiliz. Bununla birlikte dünyanın değiştiğinin de farkındayız, bunun önümüze serdiği fırsatlar ve imkânlarla ilgili bir fikrimiz var. Seçilmiş birkaç ülke için değil herkes için güvenlik ve refah sağlayacak daha âdil ve demokratik bir dünya düzeni yolunda işbirliği yapmaya, sorumlu ve bağımsız partnerlerle çalışmaya hazırız.”

Rusya'nın güçlü adamı Putin Münih'te konuşurken karşısında yalnızca Avrupalı liderler ve devlet adamları yoktu, Amerikalılar da vardı. Dünya medyasının ilgisi de Münih Konferansı üzerindeydi. Ben de oradaydım. Putin, bazen adlarını da andığı Amerikalı konukların gözünün içine bakarak, “Bana kızsanız, köpürseniz de söylemek zorundayım: Bu iş böyle gelmiş, ama böyle gitmeyecek” uyarısında bulundu.

“Böyle gitmez” dediği 'tek kutuplu dünya düzeni'ydi Putin'in... “İnsanlık tarihinde tek kutuplu güç zamanları olmuştur, dünyaya hegemonik açıdan yaklaşanlar çıkmıştır” dedikten sonra, tek hâkimi olan, tek güç merkezli, karar-alıcı tek merkezi bulunan sistemin, hem başkalarına hem de kendi kendini tahribe yol açarak o tek güce zararı dokunacağı itirazında bulundu. Putin'e göre, tek kutuplu sistem sadece kabul edilemez değil, bugünün dünyasında imkânsızdır da.

Yaşanan uluslararası ihtilâfların tek tek adlarını saymak yerine, Putin, günümüzde sorunları silâh kullanarak çözme hevesinin neye mal olduğuna işaret etmekle yetindi konuşmasında. ABD'nin uluslararası hukuku çiğneme zorbalığına ek olarak kendi hukukî normlarını evrensel hale getirme açgözlüğünün de altını çizdi. “Amerika her bakımdan ulusal sınırlarını taştı, öteki ülkelerin ekonomik, siyasi, kültürel ve eğitim politikalarına ağırlığını koymaya başladı; bundan kim hoşlanır, kim mutlu olur?” sorusu salona yıldırım gibi düştü.

Ardından gelen cümle daha da artırdı salondaki şaşkınlığı: “Global güvenlik mimarisi hakkında ciddi biçimde düşünmemiz gereken karar noktasına eriştiğimiz kanaatindeyim...”

Sovyetler Birliği iken sahip oldukları güçten kendi iradeleriyle vazgeçtiklerini hatırlattı Putin; başında bulunduğu Rusya'nın ve işbirliği yaptığı partnerlerinin gücünü özellikle vurgulayarak: “Hindistan ve Çin gibi ülkelerin satın alma gücü hesaba katıldığında sahip oldukları milli gelir ABD'den fazla; Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'in ortak milli geliri, aynı hesapla, Avrupa Birliği'ni de solluyor. Bu uçurum ileride daha da büyüyecek. Ekonomik güç siyasi nüfuza dönüşüp çok kutupluluğu pekiştirecek…”

Dünyada olan biten yanlışlıklar karşısında sessiz kalmayacaklarını Amerikalı politikacıların yüzüne karşı söyledi Putin. ABD'nin 'NATO, Avrupa Birliği ve BM tarafından karar alınması'nı güç kullanımında meşruiyetin ölçüsü olarak belirlemesine, “Bir tek meşruiyet zemini vardır, o da BM'dir” diyerek karşı çıktı. Bu arada, NATO'nun 'modernizasyon' adı altında genişlemesine de, “Genişleme kime karşı yapılıyor?” diye açıkça itiraz etti.

Sovyetler Birliği, hiç değilse söylem olarak, ezilmişlerin ve hakları yenmişlerin yanında yer alırdı; Putin Münih'te o yaklaşımın mirasçısı göründü. Dünyada istikrarsızlığın temelinde adaletsiz politikalar kadar fakirliğin de yattığını Ortadoğu'yu örnek vererek andı. Daha demokratik, daha âdil bir ekonomik ilişkiler sistemi kurulması gereğine işaret ederek...

Genel hatlarını özetlediğim bu konuşmayı 2007 yalının ekim ayında dinledik o zamanlar Rusya Devlet Başkanı unvanını taşıyan Vladimir Putin'den; Putin şimdi ülkesinin başbakanı ve önüne çıkan ilk fırsat olan Gürcistan'ın Güney Osetya'yı hedef alan hareketlenmesine Münih'te uyardığı gibi yüksek perdeden itiraz etti. Asker göndererek...

Büyük ihtimalle bununla yetinmeyecek, rüyasını gördüğü türden Rusya'nın daha fazla söz sahibi olduğu yeni bir dünya düzeni için şartları zorlayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar