Aslan DEĞİRMENCİ
Postalı ayaklarından çıkaramadılar
Hani CHP değişiyordu?
CHP’de ‘güzel şeyler’ olacaktı…
Millet adına siyaset yapılacak, halkçılık savunulacaktı…
Halkı kışla siyasetiyle hizaya getirmeye çalışılmayacaktı.
İktisadi değerlerin adil paylaşımı için mücadele verilecekti.
Parti’ye alınan liberaller ile demokrasi açılımı sağlanacaktı…
Değişim ve dönüşüm ile partide büyük yeniliklere imza atılacaktı.
İnançlar üzerinden el çekilecek, milletin değerleri ile uğraşılmayacaktı.
Sürekli laiklik denilmeyecek, sanal gündemlerin peşinden koşulmayacaktı.
Üstü çizilenlerin çeteler ve illegal yapılar konusunda takındıkları tavır terk edilecekti.
Güneydoğu’dan partiye katılan isimlerle, Kürt sorununa farklı bir bakış getirilecekti.
Demokratikleşme için köklü reformlar istenecek, hiç tartışılmayan konuların üzerine gidilecekti.
Ne oldu?
Tüm bu iyi niyet göstergeleri liberaller eliyle gündeme taşınmış, malum medya tarafından da hükümeti iktidardan indirme formülü bulunmuşçasına desteklenmişti.
Ama formül de hatalar vardı.
Hesapta yapılan yanlışlıklar.
Çünkü karşılarında duran partinin genleri belli…
O genler hep CHP’yi darbelerin arkasında güç olmaya itmişti.
Her darbe döneminde aktif rol üstlenmişlerdi.
Ama ısrarla genler dikkate alınmayarak CHP’den değişim bekleniyordu.
Ama olmadı…
“Yine bana hüsran yine bana hasret var” mırıldanmaları başladı.
Çeteler ve illegal yapılara karşı tavır koyması beklenen CHP, Silivri’den aday arayışına çıktı…
Kışla siyasetinden vazgeçeceği düşünülen CHP, halkı 'direnişe' çağırdı.
Umduğunu bulamayan CHP, askere yöneldi.
Darbe yapmayan asker hedefe konuldu.
Parti içersinden yaşanan sürece muhalif tek bir ses yükselmedi.
Başörtü açılımı beklenirken, Arap kadınlara bile dil uzatıldı.
Kürt sorunu konusunda da hazırlanan rapor rafa kaldırıldı.
Oluşturulan komisyon dağıldı.
Ama bunlarla da kalınmadı.
“Değişim” diye bağıranların tepkisi gelmeyince bir adım daha atıldı.
Hem de CHP lideri Kılıçdaroğlu bizzat kendisi yürümeye başladı.
Gerçi yürürken ara sıra ters merdivenden bile yürümeye çalıştı.
Ama CHP’ye yakışanı yaptı.
Koltuğu devir aldığı Baykal’ın avukatlığını bile sollayarak;
“Ergenekon diye bir örgüt varsa gidip üye olacağım”, “Her türlü desteğimiz onlarla” dedi.
Ne oldu değişim bekleyenlere…
Değişimcilerin güvendikleri dağlarına kar yağdı.
Bu kadar sabretmelerine rağmen iktidara CHP ile baskı kuramayacaklarını anladılar.
İsyan ateşini yaktılar..!
Sabah kalktıklarında CHP ile imzaladıkları (!) barış anlaşmalarını yırtıp çöpe attılar.
Aldılar kalemlerini yeniden kılıca çevirdiler.
CHP’nin ipiyle kuyuya inilmeyeceğini bir kez daha gördüler.
Ben de elbette değişim ve dönüşümden yanayım.
Tabiî ki ben CHP’nin eski alışkanlıklarından vazgeçmesini istiyorum.
Ama benim ki sadece bir iyi niyet temennisi...
Siyasi rakip olmalarını, rejim bekçiliğinden de vazgeçmelerini elbette arzu ederim.
Statüko muhafızları olmalarını hiç istemem.
Ama ben halkın çıkarlarına bakarım.
Değişim ve dönüşümü bunun için isterim.
Ya CHP’yi son süreçte değişmiş gibi gösterenlerin ve ansızın AK Parti karşıtlığına başlayanların amacı neydi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.