A. Kadir AYGAN
PKK VE Efendilerinin sinsi planı
Hasmıyla,davalısıyla arasındaki çatışma ve husumeti sona erdirmek için; barış elini uzatmak asil ve akli insanlara mahsustur. Asil ve akli insanlar; hasmı karşısında askeri, siyasi ve psikolojik alanda üstün olduğu bir dönemde sulh teklif eder. Korkak, haksız ve kalleş insanlar da zayıf bir pozisyonda, yenilginin acı akibetini damarlarında hisettikleri bir anda beyaz bayrak kaldırarak hasmıyla barışmak istediğini ilan eder.
İki zıt karakterli insanın ‘’sulh ve barış’’ konusundaki genel durumunu kısaca izah ettikten sonra özetle, son dönemde Türkiye de bazı kesimlerce dillendirilmeye çalışılan plana değinelim....
Son bir yıldır Türkiye’de gündem hızla değişmektedir. Gelişmeleri ve olayları tek tek ele alarak sözü uzatmayacağım.Genel hatlarıyla özetlemeye çalışacağım.
Globalleşen dünya şartlarına uygun olarak;Türkiye’de de değişim ve gelişim yaşanmaktadır.T.C.nin kuruluşundan bu yana devlet erkini, ekonominin can damarını, siyaseti, orduyu, medyayı ve bürokrasiyi kendi amaçları doğrultusunda yönlendiren ve kullanan elit bir kesim , değişim ve gelişmeye(demokratik açılım) var güçleriyle karşı koymaktadırlar.Bu kesime kısaca; statukocular diyebiliriz. Bu elit tabakanın dış ülkelerden de destekçileri ve çıkar ortakları vardır.
Statukoyu devam ettirmek isteyen kesimlerin dayanak noktaları ve düzen bekçileri birer birer bertaraf edilmektedir.Ergenekon vb.davalarla statukocuların askeri ve medya kanadına önemli darbeler vuruldu.Statukocular,düzenlerini ilelebet sürdürmek ve korumak için iki tür askeri ve psikolojik savaş aygıtı oluşturmuşlardır.
Bunlardan birincisi:sabit ve kanuni olan TSK,Emniyet ve MİT içerisinde kilit mevkilere kendi adamlarını yerleştirmişlerdir.Bu örgütlenmeye yönelik yapılan son operasyonlar,müdaheleler ve tutuklamalar etkili olmuştur.
İkinci örgütlenme ise; yasadışı ‘’Mobil örgütlenme’’dir.Konar/göçer örgütlenmedir.Bu örgütü de PKK/KONGRA-GEL,KCK vb. Temsil etmektedir.Sabit savunma güçleri devre dışı kaldığı zaman, adı geçen ‘’mobil’’örgütler harekete geçirilmektedir.
Birçok örgütte olduğu gibi;iki çeşit üye vardır. Birinci üyeler: saf duygularıyla, iyi niyetleriyle, davaya inanan, bu dava uğrunda herşeylerini kaybetmeyi göze alanlardır.İkinci kesim ise: ipleri,beyinleri ve mideleri başka güçler tarafından kontrol ve idare edilen, işin puştluklarını bilen, maddi kazanç, kariyer ve mevki hesaplarıyla hareket eden kesimlerdir.
Şu an, PKK da ve ona bağlı örgütlenmelerde ikinci kesim hakim ve yöneticidir. Birinci gruptakiler sadece ; beyinlerine şırınga edilen kara propagandanın etkisiyle ve içine düştükleri girdaptan kurtulma şansları olmadığı için ikinci grup tarafından kullanılmaktadır.
Kendisini Kemalist Cumhuriyetin yegane mirascısı, bekçisi ve devletin tek sahibi olarak gören Derin Devlet, çıkarı tehlikeye girdiği an, yeni bir plan devreye sokmaktadır. Başarısızlıkla sonuçlanan birçok planın devamında şu an PKK şahsında yeni bir sinsi planı devreye sokmaya çalışmaktadır.Sabit savunma mekanizmasını tamamen olmasa da, önemli oranda kaybeden derinler ve onların dış efendileri mobil savunma güçleri vasıtasıyla direnmeye çalışmaktadırlar.
Son günlerde Türkiye’deki bazı medya kuruluşlarınca, derinlerin sinsi planı masumane ve cilalı bir kılıfla gündeme sokulmaya çalışılıyor.’’PKK silah bırakacakmış, silahlı güçlerini yurtdışına çekecekmiş, devlet-PKK Kandil’in filanca köyünde bir araya gelmiş, Barzani ve Talabani aracı olmuş’’ vs.vs....
Mevcut durum: yenilgiden kurtulamıyacağını anlayıp beyaz bayrak çeken, zamanı gelince, gücünü tekrar toparlayınca saldırıya geçmeyi tasarlayan birisinin sinsi planına benzemektedir. Daha önce de PKK defalarca’’tek taraflı ateşkes’’ ilan etti ve akabinde insanlık dışı saldırılara girişti. Hatta;örgütün lideri Öcalan’ın kamuoyuna yansıyan açık talimat ve demeçlerine rağmen saldırılar gerçekleştirildi.
Peki son manevrayı nasıl okumalıyız?..Defalarca denenen ve sonucu etkilemeyen birşeyi tekrar denemenin anlamı ve mantığı var mıdır?
-Her yıl,mevsim şartlarının sertleşmeye, teröristlerin(mobil güçler) hareket ve eylem kabiliyeti açısından dezantaj oluşturmaya başladığında terörist örgüt ‘’ateşkes ilan’’eder. Amacı: kışı az kayıpla atlatmak, elindeki elemanları teorik ve dayanıklılık eğitimine tabbi tutmaktır.
-Mavi Marmara olayının hemen akabinde asker ve polise karşı giriştikleri silahlı eylemler katılan teröristlerden birisinin İsrail bağlantısının ortaya çıkması...Her ne kadar İsrail devleti uluslarası hukuk kurallarına, insan hak ve hukukuna aykırı davranan bir devlet olarak tanınmış olsa da,meydana çıkan PKK bağlantısı İsrail yönetimini kendi halkı ve dünya kamuoyu karşısında zor duruma düşürmüş ve deşifre etmiştir.
-PKK’nın minnet boçlu olduğu Suriye’deki BAAS’çı Beşer Esed rejimi salantıdadır. Gelişmelre öyle gösteriyor ki,diktatörün sonu yakındır. Bu durum da PKK ve derin efendilerini yeni bir taktik denemeye yöneltmiştir.
-İran ile her ne kadar prensipte çatışmama kararı alınmış ise de;İ ran rejiminin Suriye kozunu elinden kaçırmamak için tekrar Türkiye ile diplomatik temaslara geçmiş olması ;terörist örgütü ve efendilerini kaygılandırmıştır.Dönem dönem Türkiye-İran ilişkileri gerilse de stratejik ve bölgesel çıkarlar bu iki devletin karşı karşıya gelmesine engel teşkil etmektedir.
-Terörist örgütün temel üslenme alanı Kuzey Irak’tır. Son dönemde Türkiye’nin bu alana yönelik olarak Kürt Federe Bölgesi yönetimini Türkiye ile teröre karşı işbirliği yapmaya zorlaması, bu konuda Obama yönetiminin de Türkiye’ye destek vermiş olması örgütün hesaplarını altüst etmiştir.
-Terörden rant elde eden kesimlerin, TSK ,MİT ve Emniyet gibi ülke savunmasında önemli bir konuma haiz olan teşkilatlardan temizlenmiş olması da örgütün hesaplarını alt üst etmiştir. Örgütün giriştiği son insanlık dışı eylemler,Kürtlerin de ezici bir kesimi tarafından nefretle kınanmıştır. Bu eylemlerle adeta, örgüt bir akrep misalı intihar etmiştir.
-Hükümetin tüm iyi niyetli ve sebatkâr çabalarına rağmen, eylem üstüne eylem yapan örgütün üzerine güvenlik kuvvetlerinin kararlı ve sonuç alıcı bir hamle yaparak gitmesi örgütü ve efendilerini çok zor duruma düşürmüştür. Alan hakimiyeti ve psikolojik üstünlük devlete geçmiştir.
-Hükümetin yurt genelinde,vatandaşlara insancıl davranması, suçlu ile suçsuzu ayırt ederek hedeflenen ekonomik, sosyal ve siyasal projeleri kararlılıkla hayat geçirmesi de şer güçlerini zor duruma düşürmüştür. Her türlü olumsuz şartlara rağmen yeni sivil anayasa hazırlanması konusundaki azimli çalışmalar da bu konuda etkili olmaktadır.
Yukarıda sıralamaya çalıştığım hal ve vaziyetten dolayı PKK ‘’geri çekilme’’yi bazı medya grupları vasıtasıyla kamuoyunun gündemine getirmektedir.Bu sinsi taktiğin bir amacı da; gerek yüzü teşhir olan ve yasalar karşısında,kamuoyu karşısında zor duruma düşen KCK ve BDP’ye rahat nefes aldırmaktır. Hükümeti kamuoyu nezdinde ‘’barış istememek’’le suçlamak için bu taktiğe baş vurulmaktadır. Diğer bir amaç ise: Sesi soluğu kesilen İmralı’nın sesini dışarıya yeniden duyurma kanallarını açmaktır.
Nereden bakılırsa bakılsın; PKK nın son taktikleri yeni değil ve sinsi oldukları tarafımızdan anlaşılmıştır. Affedersiniz,eşek bile çamura battığı yerden ikinci defa geçmezmiş...
PKK’nın ağzından veya ona bağlı örgütlenmelerin ağzından,’’demokrat’’,’’liberal’’ görünümlü destekçilerin ağzından ve kaleminden piyasaya sürülen ‘’BARIŞ’’,’’ATEŞKES’’ söylemleri sahtedir...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.