Özgül Ağırlık

                Lise yıllarında fizik dersinde başarılı bir öğrenciydim. İmkânım olsa bu yazıyı hazırlamadan önce fizik hocamı bulup ellerinden öpmek isterdim. O da borç kalsın inşallah. Katı ve sıvı cisimlerin özgül ağırlığı nasıl hesaplanır bunu bilirim. Lakin insanın veya toplumların özgül ağırlığı olur mu ve olursa bu nasıl hesaplanır onu öğretmemişlerdi.

                Onu da zaman ve hayatın şartları öğretti bize... Bizim ülkemizde Müslümanların oranı diye bir ifade kullanılmaz. Bin yıla yakın bir gelenekle İslam’ı yaşamış, yaşatmış ve tebliğ etmiş bir milletin ahfadı olarak bununla gurur duyarız. Ama üzerimizden nasıl bir silindir geçmiş ve bizi ne hale düşürmüş ki yaşadığımız ve bin yıllardır hâkimi olduğumuz topraklarda ağırlığımız kalmamış.

                Okullarda kılınan namazların görüntüleriyle kıyametlerin koparıldığı zamanlar çok eski değil. Cuma namazına okul formalarıyla giden öğrencelerin videoları üzerinden kopan tartışmaları duymayan ve bilmeyen var mı acaba?

whatsapp-image-2020-11-25-at-13-45-17-001.jpeg

                Amacım bu acı günleri hatırlatmak ve üzerindeki siyasi polemiklere tırnak atmak değildir. Burkina Faso’da %60 civarında Müslümanın yaşadığı tahmin ediliyor. Ciddi bir nüfus sayımı ve dini aidiyet kaydı yok elbette. Ama burada Müslümanların özgül ağırlığı nedir? Diye merak eden olabilir. Yönetim açık ara Hristiyan tebaanın elinde. Ama inanın bize göre çok daha sağlam ve içimizi ferahlata görüntüler var.  

Bu durum Müslümanların özgül ağırlığı mıdır? Halk Hristiyan veya putperest olsalar da geleneklerin etkisiyle mi İslam’ın izzetini gösterecek uygulamalara imkân vermektedir?  Bunu ilk anda bilmek zor gibi... Ancak diğer resimlerle birleştirildiğinde ortaya bizim adımıza kıskandıracak bir manzara çıkıyor.

whatsapp-image-2020-11-25-at-13-46-05-001.jpeg

Size birkaç örneği anlatayım sonra siz de benim haklılığım konusunda karar verin.

  • Geçen aylarda bir ziyaret dönüşü yol üzerindeki bir kasabaya ikindi namazı için durduk. Caminin çevresi abdest alan çocukla doluydu. Az sonra onlar kayboldu. Nereye gittiklerini merak ettim. Baktım ki az ilerde bir ilkokul var. Öğretmen bahçede onlara imam olmuş çocuklar da arkasında namaz kılıyor. Aynı sınıfta Hristiyan olan öğrenciler de vardır. Onlar da kenarda oyununa devam ediyor.  
  • Birçok ülkede güzellik yarışmaları yapılır. Bizim ülkede bu konuda çıkan ilk adayı dünya birincisi seçmelerini ve gerekçesini de biliyorsunuz. Böyle yarışmanın başlangıcı veya sonucuna ait afiş nasıl olurdu?  Siz bunu hayal ederken bile yüzünüz kızarmış olmalı...  Oğlunuz - kızınızla gözünüz oraya kaysa nasıl da utanırdınız? Burada da benzeri bir yarışma varmış. Veya olmuş. Şehrin birçok yerinde billboardlarda resimler var. Ama buradaki resme konu olan bayanın sadece saçları ve kolu açık... Neredeyse omzu bile kapalı. Bırakın vücudunun diğer hatlarını...
  • Başka bir billboardda ağda reklamı var. Bizim ülkede de bu nesneyi pazarlamak için reklamını yapan esnafın koyduğu resimler aklıma geliyor. Burada birbirine yakın iki kız resmi var sadece... Bizde olsa nasıl resimler olurdu düşünemiyorum.
  • Zinde güçler burada da nüfus planlamasını hedeflerine koymuş olmalı. Buna ait bir kısım malzemelerin resimlerini gördüm aynı şekilde sokaklarda... Ama kalıbımı basarım bunların ne olduğunu ve ne işe yaradığını bilmeyenler kesinlikle bu afişlerden hiç bir şey anlamayacaklar. Zira resimler o derece sansürlü bir halde asılmış.
  • Öğrencilik yıllarımda bir fotografçının önünde ayaklı bir karton tabelada bir fotoğraf markasının reklamı vardı. Reklamda tamamen üryan bir kadın resmi vardı. Hocam, özel bir sohbette buna çok kızmıştı. Ellerini öptüğüm ve hala hürmetle kendisini hatırladığım bu güzel insan, bir gün oradan geçerken dükkân sahibine bunun yanlış olduğunu hatırlatabilmiş miydi acaba?  Ama sanırım bir şey diyemedi. Bunca yıllık İslami bir geleneği olan bir toplumu üç kuruş para kazanma vaadiyle düşürdükleri hal, onların başarısı mı yoksa bizim kaybımız olarak mı yazılmalı?

Gördüğü yanlışa kolay tepki koyamayan veya sadece içinden kızarak buna çözüm bulan bir toplumun hali bu olmalı... Yaşımız gereği bazı acıları yaşamadık. Ancak bizden öncekilerin yaşadığı bu sızıların kokusu ve korkusuyla büyüdük. O da bizim her şeyi kolay kabullenme refleksimizi artırdı.   

whatsapp-image-2020-11-25-at-13-46-42-001.jpeg

Yöresel gelenekler derseniz ben de hemen yan komşusu ülkelerde bu gelenekler neden yok diye sorarım.

Yanlışa doğru zamanda ve hak bir gerekçe ile ve hakikate uygun tepki vermek gerekirmiş. Sonra sizi tepkisizliğe alıştırırlarmış. Durum öyle hale gelir ki haklıyı bile ilk susturan haklılar olurmuş...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.