Ahmet TÜRKAN
ÖTEKİLERİN EĞİTİMİ-1
Bir önceki yazımda veli toplantısındaki izlenimlerimle orta öğrenimdeki gençlerin eğitim sorunları ve kaynaklarına değinmiş aileye düşen sorumluluklara yer vermiştim. Aslında eğitim ailede başlar, okulda ise ana sınıfından itibaren eğitim ve öğretim beraber devam eder. Böyle olmalıdır. Fakat ülkemizde maalesef bazı şeyler eksik kamıştır. Sürekli sorunlu bir eğitim ve öğretim sisteminin sancılarını çekiyoruz. Sürekli değişen metotlar, sürekli yenilenen müfredat, çekiştirilip duran sınav sistemleri. Hala yerine oturmuş değil.
Neslin tam donanımlı olarak sosyal hayata katılmasını bir şekilde kendi elimizle engelliyoruz.
Eğitim konusundaki ana maddeleri sıra ile açıklamaya çalışalım.
Ailenin eğitime katkısı
İyi eğitim almamış bir aile nasıl sorumlu aile olacak ve evlatlarını nasıl tam donanımlı yetiştirecek. Kendi yapmadığı şeyleri nasıl olacak da çocuklarından isteyecek. Kendisi ahlaksız dizileri oturup seyredecek çocuğum sen git dersine bak, bunlar uygunsuz diyecek. Elbette zor. Yeni bir program olmamakla birlikte yaygın olmayan aile eğitimine tekrar bir göz atmakta yarar vardır.
Aileler çocuklarını sürekli sınav takvimleri konusunda ikaz ederler. Yakında sınavlar var, aman ha şu kadar puan almalısın denir. Yeterli puan almak için özel kurslara gönderilir, özel hocalardan ders alınır. Aileler ve elbette öğrencilerimiz istedikleri yeri kazanırsa sevinir, yoksa hüsran yaşarlar. Tercih listelerini kazandığı puana göre yapar. Çocuğun idealleri, hayalleri yok sayılır. Çünkü ne aile nede aşağıda açıklayacağımız gibi okul öğrenci için temel hedef belirlememiştir. Hedefler sadece hayaldir. Bu nasıl bir anlayış ki genç kabiliyetleri yerine hasbel kader aldığı puanlara göre hayatına devam edecek.
Okulun eğitim ve öğretime katkısı
Peki okullarımız çok mu masum. Ders anlatmaktan aciz hocalar. Öğrenciye ceza verip kendisi tozu dumana katan, okulun koridorlarında elinde sigara ile gezen örnek hocalarımız. Sınav kağıtlarının analizini bile yapmaktan aciz, öğrenciye aşağılık muamelesi yapan, değerleri paylaşmayan eğitim kahramanları. Bir önceki KPSS sınavında basında yer aldı. Öğretmen olabilmek için yüzlerce genç kopya çektiler. Bu gerekçe ile sınavlar iptal edildi. Yenilenen sınava ise elinde kalem, anahtar, saat, cüzdan v.s. var diye 60.000 civarında aday salonlardan çıkartıldı.
Siz bu anlayışla nasıl bir eğitim umuyorsunuz sayın halkı yönetenler. Sadece amacı bir okula kapağı atmak olan bir kişiden nasıl bir verim almayı düşünüyorsunuz.
Neden soruna köklü çözümler getirmiyorsunuz. Öğretmenlerin ücretlerini yeter seviyede planlamıyorsunuz.
Hükümetler yada YÖK; neden o zaman bunca eğitim fakültesini açık tutup 3-4 kat fazla öğretmen adayı yetiştiriyor. Gençler hüsran yaşasın diye mi?
Bunca sıkıntı ardından bir okula çalışan olarak yerleşen bir öğretmen nasıl verimli olacak. Nasıl kendini işçi statüsünden eğitici, öğretici statüsüne yerleştirecek. Sözleşmeli eğitim işçileri sayılan öğretmenlere söyleyecek hiçbir şey bulamıyorum.
Ülkemizin üst yöneticileri; O öğretmen adaylarını üniversitelere zaten bir sınavla almadınız mı? Neden bu gençlerin hayatını zindana çeviriyorsunuz? Neden binlerce öğretmene ihtiyaç varken atama yapmayıp sözleşmeli öğretmen alıyorsunuz? Bu zihniyetle nasıl verim alacaksınız. Öğretmen olamayacakları üniversite hayatında iken yönlendirseniz, aday kendisi öğretmen olup olmamak üzere yolunu çizse olmaz mı?
Olmaz çünkü derin adamların derin ilkeleri var. Yetişkin bireyler olduklarında hangi katmanlarda, siyasetin hangi çirkefliklerinde olduğunu görmeniz gerekiyor. Kabiliyete göre değil sosyal statüye göre adam alacaksınız. Yani eğitimi siyasallaştıracaksınız.
Sonra eğitimden verim alacaksınız. Yok öyle yağma. Bu kadar basit değil. Okullarda pek çok sıkıntılar var. Okullara tahsis edilen paralar yetersiz. Hizmetli eksiklikleri var. Materyal eksiklikleri var. Yeni bir proje geliştirilmek isteniyor. Fatih projesi adı altında. Okul Müdürleri şimdiden alt yapı hazırlama telaşına düşmüşler. Böyle bir projeye adım atacaksanız neden okulları zor durumda bırakıyorsunuz. Sonra Okul Müdürleri utana sıkıla velilere durumu izah etmeye çalışıyor. Durumu bilmeyen aklı evvel veliler ise okul yönetimini suçluyor. Okul yönetimi ile velileri bu arada öğrencileri neden karşı karşıya bırakıyorsunuz. Bakın tüm bunlar sorunlar. Çözümleri elbette var. Bizler sadece öneriyoruz. Yöneticilerin görevi ise bunları çözüme kavuşturmaktır.
Değerli okuyucularım konu oldukça uzun.Şimdilik iki ana başlığın sorunlarını ve kısa önelerini dile getirdim. Bir sonraki yazımda diğer sorunlara değineceğim.
Daha sonra sıkıntıları nasıl çözebileceğimizi acizane kendi gözlem ve araştırmalarım ile dile getireceğim.
Ahmet TÜRKAN – HABERNAME
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.