Aslan DEĞİRMENCİ
Örtülü değil örtüsüz operasyon
Derin operasyonlar artık örtüsüz değil açıktan yapılıyor.
Gezi’nin yıldönümü bahane edilerek sokaklar yangın yerine çevriliyor, yeni karakol sistemini protesto edenler çözüm sürecine kan bulaştırıyor.
Eş zamanlı Esed dostları Hatay’da Acilcilerin bildirilerini dağıtarak kaos peşinde koşuyor.
Her ne hikmetse tüm bu yaşananlar aynı zamana denk geliyor.
“Düğmeye basıldı” denilince de ‘komplo teorisi’ deniliyor.
“Yaşananlar tek merkezden yönetiliyor” tespiti yapıldığında ise ayar vermeye kalkılıyor.
Milletin sinir uçlarına dokunarak psikolojik harp yapanlar, şerde çığır aşacak materyaller kullanarak sosyal medyada mühendisliğe devam ederken, tepki gösterdiğimiz de ise değerlerimiz hedef alınıyor.
“Provokasyonlara çanak tutanlar da suçludurlar” şeklinde değerlendirme yapıldığında ise NeoConcuların peşine takılanlar savunmaya geçiyor.
“Bugün yüksek burjuvazi ve uluslararası çevrelerin operasyonlarında görev alanlar, 28 Şubat'da da sahadaydılar” dediğimiz zaman da ilk ses beşli çetenin temsilcilerinden geliyor.
Ya bu HDP/BDP’li vekillere ne demeli?
Ellerinizde algı operasyonuna alet ettiğiniz çiçeklerle İstanbul sokaklarındaydınız.
Güneydoğu’da çiçekleri için gözyaşı döken anaları neden ziyaret etmediniz?
Aylardır alıkonulan çocukları için size seslenen analara neden bir buket çiçek vermediniz?
Sürekli insan haklarından söz ederken iradeleri dışında dağa çıkarılan çocukların haklarını neden hiç savunmadınız?
Barıştan yana olduğunuzu öne sürerken, ateşten gömlek giyerek çözümü başlatanları alaşağı etmek için sahneye konulan Gezi kalkışmasının yıl dönümünde sokaklarda ne işiniz var?
Yol kesmek, askere kurşun atmak, adam kaçırmak, çocukları alıkoymak, iş makinesi yakmak hangi sürece destek vermektir? Tüm bu eşkıyalığa göz yumup, kaos planlarının içerisinde yer almak mıdır barışa sahip çıkmak?
Var mı bu sorulardan sadece bir tanesine cevabınız?
Başa dönecek olursak…
Dikkat edelim ve sağduyuyu elden bırakmayalım! Global şer odakları ve tetikçileri İstanbul'dan 12 Eylül, Güneydoğu'dan Dağlıca, Hatay'dan yeni bir Reyhanlı çıkartmak istiyor. Tüm bu süreçleri atlatmak için sadece dik durmak yetmez.
Gün, ortak aklı hayata geçirme günüdür.
Gün, Anadolu’yu dizlerinin üzerinde çökertmeye çalışanlarla sağduyuyu elden bırakmadan mücadele etme günüdür.
Not: Gözümüzden kaçmadı. Tüm bunlar yaşanırken, bunları yaşatanlar İstanbul'dan Siyonizme meydan okuyan yürekleri görmezden geldiler. Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü için yürüyenleri yok saydılar. Mavi Marmara olayının 4’üncü yılında Siyonizme tek söz etmediler.
www.twitter.com/aslandegirmenci
degirmenciaslan@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.