Naim ÖZGÜNER
Ortaçağ Karanlığı
ORTAÇAĞ KARANLIĞI
Ortaçağ denince, akla ilk gelen İslam’ın Asrı-ı Saadet dönemi dediğimiz 600. yıllardır. Yani İslam’ın ve tüm insanlığın son Peygamberi Peygamber Efendimizin yaşadığı asırdır.Ortaçağ karanlığı ifadesi de, güya o dönemi yansıtan ifade olarak kullanılıyor.
Bazıları bilerek, bazıları da belki bilmeyerek kullanıyor. Hangi çağın karanlık, hangi çağın aydınlık olduğunu bilmek için kıriterlerimiz nelerdir, değerlendirmelerimizi neye göre yapacağız, ölçümüz nedir? Bütün bunlar bizim için önemlidir. O çağa gidip, hayat tarzını, insanların yaşayışların, birbirlerine davranışlarını, akrabalık, komşuluk, arkadaşlık, idarecilik, yönetim, alış-veriş, eğitim, insanların bütün hayatını yakından tanımak ve görmek gerekir ya da okumak gerekir. Eğer bunları bilmeden, kalkıp bir döneme ve asra “ortaçağ karanlığı” diyorsak, ya cahilliğimizden ya da kasıtlı olarak söylüyoruz. Her iki halde de kusur ve hata bize aittir. Gözünü güneşe kapayan, gündüzü kendine gece yapar, gündüz gece olmaz.
O döneme ait hayat tarzından bazı kareleri sizinle paylaşmak istiyorum. Daha sonra o dönemin öncesiyle ve sonrasıyla, kendileriyle iftihar edilen batılıların yaşadığı dönemde durum nasıldı birlikte göreceğiz.
O dönemde, 23 senelik peygamberlik süresi boyunca hırsızlıktan bir tek kadının eli kesilmiştir. Bir de zina eden bir kadınla erkek Recm edilmiştir. İkincisine rastlanmamıştır.
Hz. Osman kölesinin kulağını haksız yere çekince, köle nasıl olsa ahirette hakkımı alırım diye Hz. Osmana söyler. Koca halife kölesinin önüne diz çöker, kendi kulağını çektirir ve “ahirette olmaktansa burada daha iyi” der.
Peygamber Efendimiz; “elinizin altında çalıştırdıklarınızın alın teri kurumadan (hakkını) ücretinin verilmesini söyler.
Yine Peygamberimiz; “hizmetçi ve kölelerinize yediklerinizden yedirin, giydiklerinizden giydirin” der.
Bir gün gazaya katılacak Müslümanlara “içinizde kul hakkı olan varsa gelmesin” der. Bir Müslüman da, komşusunun ağacının altına bevl ettiğini söyleyince ona da gelmemesini söyler.
Sahibi tarafında çok çalıştırılan bir deve, sahibini şikayet etmek için Peygamber Efendimize geldiğini görüyoruz.
Yetmiş yaşına kadar Müslümanlara düşmanlık yapıp, yetmişinden sonra hanımıyla beraber Müslüman oluyorsa, O peygamberin, Ebu Süfyana, o yaşa kadar nasıl davrandığını gösterir.
Kendisini öldürecek kadar gayz dolu olan Hz. Ömer’in kalbinde nasıl taht kurabiliyor?
Mecburi savaşa gidilecekse; kadınlara-çocuklara-bebeklere-yaşlılara-hastalara-eman dileyenlere dokunulmayacağını söyler. Geriye kim kaldı ki zaten.
Bir yahudiyle mürafaa (davalı-davacı) olan Hz. Ali’ yi mahkeme, halife olduğu halde haksız ve suçlu gösterir.
Halife iken bir zarfı vefatı halinde hazineye iadesini ister Hz.Ebu Bekir. Meğer ki halife iken maaşından arta kalan fazla paraymış.
İki buçuk yıllık halifeliği döneminde zekat verecek fakir kalmadığından, 17-18 yaşına gelen her gencin evlendirilmesini ve evlilik masraflarının hazineden karşılanmasını emreder Ömer İbni Abdulaziz.
Bütün buları çoğaltabiliriz. O döneme ve daha sonra ki asırlarda da uygulanması devam eden insan ve hayvan haklarıdır. Ortaçağ karanlığı derken, eğer bu dönem kasdediliyorsa, işte bu dönem, böyle bir dönemdi. Karanlık mı aydınlık mı siz karar verin.
Şimdi aşağıda tarihi belge niteliğinde asıl karanlık dönem diyebileceğimiz zamanlarda uygulamalar nasıldı, göreceğiz. Gerçi batının karanlık dönemi hiç bitmemişti ki aydınlık döneminden bahsedebilelim!
@1501 de Amerikayı keşif adı altında Kızılderilileri öldüren, kalanları da köleleştiren, kaçanları da denizde boğan cani ruhlu insan Kristof Kolamb… Kara afrikadan amerikaya, brezilyaya, portekize getirilip, köleleştirilen zenciler…köle tüccarlarının gine ve batı hind adalarından düzenli biçimde getirilip sattıkları zenci sayısı, 1760 yılına gelindiğinde 500 rakamına ulaşıyordu…Afrika bu şekilde ikiyüz yıl içinde, ikimilyon insanını kaybeder. Afrika kıtası batılıların yurdu, Avrupa ve Amerika kıtası ise siyahi kölelerin yeni yurdu oluyordu. Ve Amerika kıtası, Afrikalı insanların işkence edildiği, öldürüldüğü, hayvanlar gibi alınıp satıldığı bir kıta haline gelmişti.
Afrikalıya yamyam derken, en büyük yamyam kendisiydi halbuki. 1974 te Gine bağımsızlığının kazanılmasından sonra Portekiz orduları giderken, ulusal arşivleri yakmışlardır. 1441 yılından sonra keşif adı altında afrikadan milyonlarca zenci, ailelerinden koparılarak, avrupaya ve amerikaya köle olarak satılmıştır.
@Napeloon; Korsikalı bir avukatın oğludur. İlk hedefi Osmanlı kuvvetlerini ezmekti. Fransanın 27 yaşındaki diktatörüydü. Kanlı bir şekilde hindistana ve mısıra girmek emelindeydi. Ve diktatörlüğü boyunca yüzbinlerce insanın ölümüne neden oldu. Yıl 1796
@Benito Musolini 1920-1921 de italyada tam bir kaos oluşturur. İtalya kanlı olaylara sahne olur. Musolini italyanın Duçesi olur yani Şefi. 1927 de Arnavutluk, 1929 da Trablus ve Libyayı, daha sonra etiyopyayı kan denizi haline getirir. İktidardan düşürülüp 11 ocak 1944 te kurşuna dizilinceye kadar yüzbinlerce insanınölümüne, yüzlerce şehrin yıkılmasına neden olmuştur.
@Adolf Hitler, yarı deli. Alman halkı hitlerin ilk kurbanlarıdır. Polonya, Çekoslovakya, Fransa, Yunanistan, Yugoslavya ve diğerleri kanla sulanır. En son bütün dünya, bu yarı deli kanlı diktatörden nasibini alır, artık milyonlarca insanın katili, binlerce şehrin yıkıcısı, insanlığın yüz karasıdır. Tarih, insanların sistemli bir şekilde yakılmalarına, topluca katledilmelerine şahit olmuştur. Ancak hitlerin, genişletilmiş katliam alanları ve geliştirilmiş katliam usulleriyle 20 yy. insanı şahit olmuştur. 14 milyona yakın insan öldürüldü, bunun 6 milyonuda yahudiydi.
@Batının haçlı seferleri, artık kültür emperyalizmi ve turizm olarak devam etmektedir. Birleşmiş milletlerin istatistiklerine göre, hey yıl üçüncü dünyada açlık ve yetersiz beslenmeden 50 milyon kişi ölmektedir. Batı gelişme modeli, üçüncü dünyaya günde bir hiroşimaya mal olmaktadır. Her gün 25 bin çocuk ve yaklaşık 72 bin kişi ölmektedir.
@1503 te Portekiz vahşileri brezilya topraklarına girerek katliam yaptılar…1553 te Fransız vahşileri kanada kıyılarını işgal ettiler…1641 de Hollandalı askerler Manhattan adasını işgal ettiklerinde, kadınları, erkekleri, çocukları süngülediler, gövdelerini parçaladılar, sonra da adadaki köyleri ateşe verdiler.
@Kristof Kolomb, 1492 de ispanyola adasına girdiğinde 300 bin kişiyi katlettirmiştir. Adada yaşayan yerli Kızılderili sayısı 500 binden fazla değildir…amerikanın işgalinden sonra yerli halk, beyaz insanların çiftliklerinde ırgat olarak çalışanlar hariç, hepsi yok olmuştur.
@-Birinci dünya savaşı 4 yıl sürmüştür(1565 gün). 9 milyon insan ölmüştür. 22 milyon insan sakat kalır…ikinci dünya savaşında 35 milyon insan ölür. 20 milyon insan uzuvlarını kaybeder…17 milyon litre kan akar…12 milyon çocuk sakat doğar.
-ikinci dünya savaşının sonlarında, 6 ağustos 1945 te Amerika hava kuvvetleri, ilk atom bombasını Japonyanın Hiroşima kenti üzerine bırakır… 200 bin insan ölür. Radyasyonun etkisinden yıllar sonra, binlerce insan hem ölür, hem de sakat kalır.
-aynı yıl üç gün sonra, yani 9 ağustos 1945 te aynı Amerika, bu sefer Japonyanın nagazaki kentine ikinci atom bombasını bırakır. Yüzbinlerce ölü ve yıllarca sürecek derin bir acı.
- Bunlarla ilgili “gizli kulak” adı belgelerde şu kayıt vardır ve bu amerikanın itirafıdır. “atom bombalarının atımında, amerikan stratejik planlamacıları, bu çatışmanın sonunda 500 bin amerikan askerini ve bunun on katı, yani 5 milyon japonu gözden çıkarmışlardı.” Bu belgelere şimdi “sihirli kulak” adı veriliyor.
@1821 deki Mora isyanında, yirmi binden fazla Türk, erkek, kadın, çocuk, yunan komşuları tarafından birkaç haftalık zaman içinde öldürülür…Mekkeye hacı götürüp getiren gemiler, Haydra adasına götürülerek 57 kişilik mürettebat , kıyıda ayrı ayrı yakılarak öldürülür.
@1897 şubatında Yunanistan Girit adasını istila ettiği zaman, binlerce Müslüman katledilir. 851 çocuk öldürülür. 80 müslüman köyü yakılıp-yıkılır. Hamile Müslüman kadınların karınlarını yarıp, doğmamış bebeği çıkarırlar. Erkekleri camilerin içlerine tıkayıp, öldürdükten sonra, minareden fırlatıp attılar. Daha sonra minareyi ateşe verdiler.
@25 haziran 1919, yunanlıların aydın katliamı, cinayetler zincirinden bir tanesiydi. Bir çok Türk aileleri, evlerinin içinde ateşe verilerek yakıldı. Kaçanlar sokakta vuruldu. Bazı kadınlar, tahta kazıklara bağlanarak katledildiler. O gün yaklaşık, on bin Müslüman Türk, zalimce katledildi. Orhangazi, gemlik, Yalova, İzmir, aydın, nazilli, menemen, Bergama, Manisa, Eskişehir, bursa. Kütahya, afyon, uşak…on binlerce Müslüman türkün, yunanlılar tarafından öldürüldükleri zincirler halkalarından sadece birkaç tanesidir.
@20 ekim 1950 de başpiskopos seçilen makarios, 4 eylül 1962 de yaptığı bin konuşmada; “türk toplumunu adadan kovmadıkça EOKA kahramanlarının görevi asla sona ermeyecektir.” demiştir. EOKA Yunanistan’ın yer altı terör örgütüdür. Ve kıbrısta 6 bin Kıbrıslı Türkü, 35 köydeki evlerinden kovarak tahrip eder. 400 Rum’u da katlederler. Sebebi de Kıbrıs’ı Yunanistana bağlama planı olan ENOSİS’i benimsemedikleri için.
@23 aralık 1963 te Lefkoşe genel hastanesinde yatan Türk hastalarının tamamı, Rumlar tarafından katledilir. Katledenler de hastanedeki Rum hastabakıcılarıdır. Katledilen Tükler, kolları, ayakları, kafaları kesilerek, şehrin kuzeyindeki bir çiftliğe götürülerek kıyma makinasından geçirilir ve öğütülerek atılır.
@7 mart 1964 te rehine değiş-tokuş için liderler anlaşmış olmalarına rağmen, 179 Türk, Kıbrıslı Rumlar tarafından öldürülür. Yunanın tek hedefi vardır ENOSİS, yani adanın Yunanistan’a bağlanması.
@1389 daki Kosova savaşı ile yenilgiye uğrayan Sırplar, Bosna-hersekte katliam yaptılar. Nisan 1992 de başlayarak binlerce insanı öldürmeleri, işkence, tecavüz, çocukların kesilmesi rutin hale geldi. Hiroşima-Nagazagi-Vietnam-Zimbabve-Irak-Somali, aynı sahneyi daha önce yaşamışlardı. Sadece Broçko kampında işkenceden ölen insanların sayısı 3000 i bulmaktadır.
@Sırplar, 20 li yaşlardaki gençlerin dizkapaklarını bıçakla yerinden çıkartıyor, zorla yürütüyorlardı. Yürüyemeyenlerin dizkapaklarına kurşun sıkıyorlardı. Kan kaybından ölüyorlardı…Bölgedeki din adamlarını-hocaları kampa götürüp, kamptaki kadınların önünde uzuvlarını keserek öldürüyorlardı…Midelerine salınan hortumla petrol dolduruyorlardı. Sonra ağızlarına bez tıkayarak ateşe verip patlatıyorlardı. Bir çoğunun yüzük ve serçe parmakları kesiliyordu. Geriye kalan üç parmak ise, hrıstiyanlıkta kutsama işaretini simgeliyordu…Bir-iki aylık çocukları diri diri ateşe attılar. Hamile kadınların karınlarını, bahis oynayarak, çocuk kız mı erkek mi diyerek deşip, bebeği çıkarıyorlardı…BM raporuna göre 20 den fazla Müslüman Boşnak, bir ev içinde yere yatırılıp, boğazları bıçakla tavuk keser gibi kesilerek öldürüldü.
@Bizans imparatoriçesi Thedora, m532 yılında bir hipodrum yarışı sonrasında galeyana gelen halkı bastırmak, aynı zamanda tahtını kurtarmak için 30 bin kişiyi hipodromda kılıçtan geçirtmiştir.
@Berlinde egemen olan Töton ve German kabileleri, yüzyıllar boyunca rakiplerini öldürdükten sonra pişirip yeme geleneği ile yaşarlar. Afrikalılara yamyamlar diyenler, avrupanın göbeğindeki yamyamları görmüyorlarmı?
@1183-1185 te hüküm süren Bizans imparatoru 1.androniç, İstanbul Sultanahmet’te, at meydanı denilen yerde bir insan mezbahası kurduttuğunu biliyormusunuz?
@Endülüs Araplarını tamamen imha eden ispanya kralı 2.filip, pariste bir gecede binlerce çocuk-kadın ve ihtiyar boğazlatan Fransız kralı 9.charles’e yazdığı mektupta şöyle der: “fıransada dalalete sapanları imha için ne yapılırsa, ispanyada takdirle karşılanacaktır.”
@Avustralya ya binlerce yıl önce güney asyadan geldiği sanılan Tasmaya yerlilerinin tamamı, Avrupa kolonizasyonundan sonra katledilirler…kaptan cook, Avustralya topraklarına ayak bastığı zaman, burada yaşayan 300 bin yerlinin 1/3 avrupalıların taşıdığı hastalıklarla kısa sürede ölürler.
@Amerikanın, sözde ispanyayı keşfinden (1492) birkaç on yıl sonra, yüzlerce kabileden ve milyonlarca yerlilerden birkaç bin tanesi bırakır, diğerlerini öldürtür.
@Halen Meksika da insan avı turları düzenlenmektedir. Çiftlik sahibi zengin efendiler, helikopterler kiralayarak, amazon nehri etrafındaki bakir ormanlara sığınmış, yaşayan yerlileri, zevk için avlamaktadırlar.
@15.yy ın vahşeti ve vahşisi…Macarların Drakula (şeytan), Türklerin kazıklı voyvoda dedikleri vahşet, kral wad (eflak voyvodası) kazıklara bağlayarak, geçirterek öldürtmesidir…Osmanlı elçilerini başı açık kabul etmeyince, sarıkları üçer çivi ile başlarına çaktırır…Bir gün kendi ülkesinin fakirlerini davet eder, yemek verir, fakirler yerler ve doyarlar. Sonra sofrayı ateşe verdirtir. Fakirler yanarak can verirler…Kadınların göğüslerini kestirerek işkence yapar, çocuklarını ve bebeklerini öldürterek etlerini annelerine yedirtir.
@24 ağustos 1572 de pariste Saint Bathelemy katliamı yaşanır. Papa XIII. Gregorius’un tahrikiyle fıransız kıralı IX Charles’in emriyle fıransa topraklarında yaşayan tüm Protestanlar, yok edilmek hedeflenmektedir…Fıransız halkı, 30 binden fazla dindaşını ve ırkını, kendi mezhebinden olmadığı için canavarca boğazlar. Masum çocuklar, kadınlar, yaşlılar, hastalar katledilir, ateşte yakılır, kadınlara tecavüz edilir ( komşuları tarafından)…Pariste Seine nehri uzun süre kızıl akar. Roma (Vatikan) bu katliamları Katolik davasının zaferi olarak kutlar…Bu cinayetler ve katliamlar karşısında Papa XIII.Gregorius, katliamı yapanlar adına madalyon bastırtır.
@Batının ortaçağ ve yeniçağ karanlıkları döneminde işkence aletleri; keskin bıçaklar-çiviler-kerpetenler-mengeneler-çarklar-metal dolaplar-sivri uçlu çarklar-kızgın ateş-tahta at ve çark işkencesi-çivili dolaplar-tabutluklar-demir taraklar…(marangoz aletlerini ya da nalburda satılanları saymıyorum)…kadınlara yapılan işkence türü, göğüslerini kesme, dişlerini çekme, dillerini, ellerini, ayaklarını kesme, bacaklarını kırma, tecavüz etme, sonra da öldürme .
@Haçlı fikri, papa IX Leon (1049-1054) zamanında ilk defa ortaya atıldı…Kudüse giderlerken yolda rastladıkları insanların, kiminin göğsünü, kiminin cinsel organını, kiminin ayağını kesip kaynatıp keyf alıyorlardı….Haçlılar Anadolu’ya geçerek katliamlarına devam ederler ve en büyük eğlenceleri, rastladıkları Müslüman çocukları öldürmek, onları kızartarak yemektir. Bunu bizans imparatoru Alexis Komnen’in kızı Anna Komnen söylemektedir….Haçlılar Antakyaya ulaştıklarında 1500 müslüman şehidin cesetlerini mezardan çıkararak pişirip yedikleri kayıtlıdır…Hatta Antakya kuşatmasında Firuz isimli bir ermeni, sadakat yemininden dönerek, müdafaa ve kumandanlığını üstlendiği burçlardan birinden, gece aşağıya ipler sarkıtarak haçlıların şehre girmelerini sağlar. Vahşi-yırtıcı hayvanlar gibi şehre giren haçlılar, on bin Müslüman Türkü boğazlar ve bütün camileri yakarlar…Kül havuzlarında, sıcak küllerin içine baş aşağı kursan salınır ve boğularak öldürülür.
@1098 de Bohemonda kumandasındaki haçlılar, Suriyeyi istila ettikleri zaman, yetişkinleri kaynar su kazanlarına atarak haşlamışlardır. Çocukları ise şişlere geçirerek öldürüp, pişirip yemişlerdir.
@1191 de Richord I’in liderliğinde ki haçlılar, Akra ‘da 2700 müslüman mahkum, zincirlere bağlı oldukları halde kafaları uçurularak katledilir.
@Bosna-Hersek savaşında 300 bin civarında insan, hayatını kaybetmiştir. 175 bin üzerinde insan sakat kalır.
@1524 te İspanyada çıkarılan bir fermanla Müslüman aileler hrıstiyanlığı kabul etmeyince, cezayire gönderilmek üzere, İspanyol limanlarından, Napoli’den, Ceneviz’den, başka limanlardan getirilen kadırgalarla, özel gemilerle kelle başı ücret alınarak gönderildi. Gemi kaptanları denizin ortasında, Müslümanları denizin ortasına atarak boğdular, geri dönüp tekrar yükleme yapmayı daha karlı buldular…İspanyadan Afrikaya sürülen Müslümanların yüz binlercesi yollarda öldürüldü…Papaz Bleda, 100 bin müslümanın öldürüldüğünü yazar. İspanyadan sürülen Müslümanların sayısının 500 bin ila 3 milyon arasında değiştiğini tarihçiler yazmaktadır.
@Engizisyon mahkemeleri, Hıristiyan İspanyanın, Müslümanlar için koyduğu yasakların uygulanmasını sağlamak için bir mekanizmadır. Ortaçağ avrupa’sının yüzkarasıdır.
@Kurtuba’da, Ferdinand’ın ordusu tarafından yakılan yazma eserlerin 1 milyon olduğu kayıtlıdır.
@Endülüs Müslümanları, ispanya krallığı tarafından hrıstiyanlaştırılamayınca, 1609 yılında çıkardığı toplu sürgün kanunu ile 1609-1614 yılları arasında en az 500 bin Müslüman, ispanyadan sürgün edilir.
@Engizisyon hücrelerinde, uçları demir kancalar, kuyruklu yılan kamçılar, mahkumların ve esirlerin etlerini kemiklerinden ayırmak için demir taraklı saçlar, kurşun kaynatılan demir kazanlar, mahkumların bedenlerine geçirilen şişler ve pişirmek için odun ve kömür yığınları bulunmaktadır.
@Yalnızca Portekizin dört şehrinde engizisyon mahkemelerinde yargılanıp cezası infaz edilen masum insanların sayısı ellibin civarındadır.
@Avrupanın ortasında Müslüman ve hırıstiyan bilginlerini kitaplarıyla birlikte yakan papazlar, aynı yıllarda keşfettikleri Amerika kıtasında maya uygarlığının eserlerini de yakmaktan geri durmamışlardı
@Engizisyon mahkemeleri, vahşeti, papanın emriyle icra ediyorlardı. İspanya ve Portekiz’de 400 yıl boyunca yüz binlerce masum Müslüman ve hrıstiyanı katletmişlerdir.
@1951 yılında ispanya ve Portekiz sömürgelerinin bulunduğu doğu ve orta afrika’da 50 yıllık bir Avrupa sömürgeciliği sonunda, memur kadrolarında üst kademelere tayin olunmuş tek bir Afrikalı bulunmamaktadır.
@1492 den 1551 yılına kadar Kızılderililerin çoğu İspanyollar tarafından yok edildiler… kalanlar ise işgalcilerin topraklarında ırgat olarak zorla çalışmaya mecbur edildiler.
@ “HİNT ADALARI HALKININ YOK EDİLMESİ” adlı eserde işgalci askerlerin spor olsun diye yerlileri bıçakladıklarını, Kızılderili çocukların başlarını kayalara çarptıklarını, çocukların köpeklere yedirildiğini…Küba’da üç ay içinde aşırı çalıştırılmaktan ve aç bırakılmaktan annelerinin annelerinin sütleri kesilen 7000 bin bebeğin öldüğünü…Avrupa, işgalci askerlerine karşı koyan yerlilerin, ya başları kesilmiş, ya da kazıklara geçirilerek diri diri yakıldığını yazar.
@Napolyon, Sultan Üçüncü Selim döneminde yaşamıştır. Napolyonun önderliğinde Fransızlar 10 Şubat 1799 yılında Suriye üzerine yürüyerek Mısır seferlerini genişletmiştir. Evvela Gazzeyi ele geçirmiş, daha sonra Yafa’ya girerek 10 bin müslümanı kılıçtan geçirmiştir.
@İstanbulu bizim elimizden alarak Bizansı ihya peşinde koşan ve bu hayali ile Moskoftan himaye görüp 1814 yılında Odesa’da “etnik-i eterya” adıyla gizli bir cemiyet kuran Rumlar, Mora’yı işgalinde yeni doğmuş çocuklara kadar elli bin evladımızı öldürmüşlerdir.
@Bortolome de Las casas’ın “hint adaları halkının yok edilişinin kısa öyküsü” adlı kitabında şunlar yazılıdır: “sefil İspanyollar vahşi köpekleriyle tehdit ederek, kadın-erkek tüm yerlileri arıyorlardı. Hasta bir yerli, köpeklerden kaçamayıp diğerleri gibi parçalara ayrılacağını anlayınca bir ip bulur. Ayaklarından birine bir yaşındaki bebeğini bağlar ve kendini bir direğe asar. Bunu yeterince çabuk yapamadığından köpekler gelip bebeği parçaladılar. (s 100) “Köpekleriyle geyik yada tavşan avına giden bir İspanyol, bir gün avlanacak bir şey bulamadı. Köpeklerinin aç olduğunu düşündü. Küçük bir erkek çocuğunu annesinin kucağından zorla alarak bir hançerle kollarını ve bacaklarını kesip parçalara ayırarak köpeklerinin önüne attı. Köpekler küçük çocuğu parçalayarak yediler. Geriye kalan küçük gövdeyi de diğer köpeklerin önüne verildi.” (s 101) “-Amerikada ki İspanyolların yerlileri öldürüp parçalamak için yetiştirilmiş, eğitilmiş, son derece vahşi ve yırtıcı köpekleri vardı....İspanyollar bu köpekleri beslemek için domuz sürüleri gibi yürüyen, zincirlere vurulmuş bir çok yerlileri öldürür ve insan eti satılan halka açık kasap dükkanları işletirlerdi…birbirlerine: “şu rezil herifin dörtte birini ver de bir diğerini öldürene kadar köpeklerimin karnını doyurayım” derlerdi. San ki bir domuzu ya da koyunun dörtte biri konusunda pazarlık yapıyorlardı…Bazıları köpekleri ile birlikte ava giderlerdi. Geri döndüklerinde avın nasıl geçtiği sorulduğunda şöyle cevap verirlerdi: “ çok iyi. Köpeklerimle birlikte 15-20 tane rezil yerli öldürdüm.” (148) “-ispanyol adasında 30 bini aşkın nüfuslu cholula kentinde İspanyolların, yerli 6 bin insanı kılıçtan geçirdiler. İspanyol yüz başısı, daha sonra bütün beylerin (yüzden fazla) getirilip yere çakılı kazıklarda asılarak yakılmasını emretmiştir. (s 80)
@500. yıl kutlamaları için hazırlık çalışmalarına başlanılmasından birkaç yıl önce güney amerikada Huanta dağlarında yaşayan igichanes Kızılderililerden yüzlerce köylü katledildi.
@1975 te Güney Dakota da bir çift kovboy çizmesi çalan bir yerli, peşine düşen iki FBI ajanının kurşunlarına hedef olmuştur….cins ve yaş ayrımı yapılmaksızın bütün yerli nüfus, işkenceden geçirilir. Tam 67 kızıl derili, “ölü ele geçirme” operasyonunun kurbanı olur.
@Bugün Peruda 15.5 milyon nüfusun 9 milyonu, Ekvadorda 6.5 milyonun 4.5 milyonu, Bolivyada 4.5 milyonun 3.5 milyonu inka’dır. Ve Guatemalanın 6 milyon nüfusun 4 milyonu maya kızılderilisidir…60 milyon nüfuslu Meksikada 10 milyon Maya ve astek…10 milyon nüfuslu Şili’de 600 bin inka’ yaşamaktadır. Amerika ve Kanadada kökleri kazınmış olduğu halde, Amerika kıtasının tümünde 40 milyon Kızılderili vardır.
@Sadece birleşik devletlerin işgal ettiği topraklarda yaşayan Kızılderililerin kullandığı en az 200 dil vardır.
@Sovyetler birliğinde Stalin döneminde (1928-1953), başta kırım, ahıska, Karaçay Türkleri olmak üzere milyonlarca insan, sürgün adı altında binlerce km uzaklardaki ölüm kamplarına gönderilir. Sadece yolda ölenlerin sayısı yüz binleri bulmaktadır…Gulak adaları toplama kamplarında 20 milyon insan hayatını kaybetmiştir…İnsan kasabı, ile kanlı diktatör Stalin döneminde 1917-1950 tarihleri arasında toplam kurban sayısı 66 milyon civarındadır.
@Rusyanın bir başka insan kasabı Lenin, 1921-1922 yıllarında 29 milyon insanı açlığa terk eder. Bunlardan 5 milyonu açlıktan ölür…Açlığa terk edilen ve mahkum edilen diğer köylüler ise ağaçların kabuklarını, kedi ve köpek yemişlerdir. Hatta birbirlerinin çocuklarını ve bebeklerin yedikleri vakidir.
@Kübada komünizm devriminden sonra 10 bin kişi idam edilmiştir.
@Kızıl Çinin ile kanlı diktatörü Mao, iktidara geldikten sonra Büyük atılım adını verdiği projesini uygulamak için 1958-1961 yılları arasında uyguladığı büyük açlık ve kıtlık neticesi 40 milyon insan hayatını kaybeder….Sadece kızıl diktatörün ve katilin emriyle öldürülen insan sayısı 8 milyon civarındadır.
@1949-1952 yılları arasında 2.800.000 kişi, 1952-1957 yılları arasında 3.509.000 kişi, 1958-1960 yılları arasında 6.700.000 kişi, 1961-1965 yılları arasında 13.300.000 kişi, genel toplam olarak 26.309.000 kişi MüslümanUygur Türkü, Çinliler tarafından çeşitli işkencelerle öldürülmüşlerdir.
@Nüfusu 9 milyon olan Kamboçya’da Çinliler, 1975-1979 yılları arasında 3 milyon Kamboçyalı, kafasına kurşun sıkılarak, başına çuval geçirilerek, boğularak ve açlığa mahkum edilerek öldürülmüşlerdir.
@Irak diktatörlerinden Saddam Hüseyin döneminde 1988 deki Halepçe katliamında bebek-yaşlı kadın-erkek demeden katledilen insan sayısı beş bindir.
@Bir hiç uğruna 9 yıl devam eden ırak-iran savaşında 1 milyon ıraklı hayatını kaybetmiştir.
@1948 yılında Komünist lider Enver Hocanın Arnavutluğunda, tam 5 bin din adamı kurşuna dizilmiştir.
@Komünizmin kanlı bilançosu: Rusya- çin- Vietnam- kuzey kore- Kamboçya- doğu Avrupa- Afrika- Afganistan- Türkiye ve daha birçok yerler. Toplam 100 milyon üzerinde insan hayatını kaybetmiştir.
@Mütarekede 1898 de İngilizler tarafından malta adasına sürgün edilen ve orada acı günler geçiren Süleyman Nazif, malta dönüşünde bir gün Şair Ahmed Haşime : “matlada iken İngilizlerin esirlere, konservenin ilk icad edildiği devirden kalma konserveler yedirdiklerini” anlatır. Ahmet Haşim: ‘konserveler insan etinden miydi yoksa’ diye sorar. Süleyman Nazif: ‘yook der. İngilizler hiç insan etini başkalarına yedirirler mi!’ diye cevap verir.
@Aşağıda 1500 lü yıllara ait bir zenci satış ilanı okuyacaksınız. Yazının orijinali bendedir. Yorumu size bırakıyorum.
“ TO BE SOLD ON BOARD THE SHİP BANCE. YLAND, ON TUEFDAY TNE 6TH OF MAY NEXT, AT AFHLEY-FERIY; A CHOİCE CARGO OF ABOUT 250 FINE HEALTLİY. NEGROES, JUFT ARRİVED FROM THE WİNDWARD 8 RİCE COAFT.
-THE UTMOFT CARE HASALREADY BEEN TAKEN,AND FHALL BE CONTİNUED, TO KEEP THEM FREE FROM THE LEAFT DANGER OF BİENG HAVİNG BEEN ONBOARD, AND ALL OTHER COMMUNİCATİON WİTH PEOPLE FROM CHERLES-TOWN PREVENTED”
Auftin, Laxrens, 8 Appeleby