Ünal SADE
Ömer B. Abdülaziz'in Hayatı Gibi Sade Olan Kabri Tarumar...
Rusya ve İran tarafından desteklenen ‘Suriye rejim güçleri İdlib’in güney kırsalında muhaliflerden ele geçirdikleri Maarratu’un-Numan kasabası yakınlarında bulunan Ömer b. Abdülaziz’in türbesine saldırdılar’ haberi maalesef çok yankı bulmadı. Saldırıda Ömer b. Abdülaziz’in hayatı gibi gösterişsiz olan kabri tarumar edildi.
Kıssada Hz. Ömer’in bir gece tebdili kıyafet gezerken müşahade ettiği: Süte su katmasını isteyen annesine “Süte su katamam, bizi kimse görmese de Allah görmektedir” diye itiraz eden kızı, oğlu Asım’a eş olarak aldığı ve Ömer b. Abdülaziz’in bu evlilikten olan çocuğun oğlu olduğu rivayet olunur. Ne garip tecelli ki Emevilerin Hz. Ali ve ailesine mimberden kötüleme geleneğini ortadan kaldıran ve yerine Cuma Hutbelerinde Nahl Suresinin 90. Ayetinin okutulması adetini başlatan da Ömer b. Abdülaziz’dir ve O’nun mezarını tarumar eden ise Ali’ye yandaş olan anlamına gelen (Şia-Şİİ) Mezhebin takipçisi İran destekli Suriye Rejimi.
ÖMER ANILINCA ADALET ANILMIŞ OLUR…
Hz. Ömer ki; “adalet” vasfı ile temayüz eden ve en meşhur lakabı “Faruk” yani “Hak ile batılı birbirinden ayıran” olan ve İslam tarihinde “Emirü’l-Mü’minin” tabiri ilk defa kendisi için kullanılan sahabeydi. Hz. Peygamber’in Hz. Ömer için “Ümmetimin içinde ümmetime en merhametlisi Ebû Bekir, Allah’ın emri konusunda en şiddetlisi Ömer’dir” dediği rivayet olunur.
Hz. Aişe’nin Hz. Ömer’i “Ömer anılınca adalet anılmış olur, adalet anılınca Allah anılmış olur, Allah anılınca da rahmet iner” dediği nakledilir.
Hz.Ömer’i özetler misin? desek insanların büyük çoğunluğunun aklına gelen ilk şeyin “adalet” olacağı açıktır.
8.Emevi Halife’si olmasına rağmen dedesi Hz. Ömer’in yolundan giden hem 5.Raşit Halife hem de İkinci Ömer olarak anılan Ömer b. Abdülaziz’i maalesef gerektiği ölçüde tanımıyor ve ibretlik hayatından örnek almıyoruz. Mezarı Esed güçleri tarafından tarumar ediliyor haberimiz bile olmuyor .
BÜROKRATİK ENGELLERİ YIKAN HALİFE…
Ömer b. Abdülaziz 61’de (680) Medine’de doğdu. Babası Mısır Valisi Abdülazîz b. Mervân, annesi Hz. Ömer’in torunu Ümmü Âsım olan Ömer b. Abdülaziz ise aslında 8. Emevi Halifesiydi.(717-720) Ancak ilk 4 Halifeyi örnek alan davranışlarıyla Hulefa-i Raşidi’nin beşincisi sayıldı. Hilafeti sadece 29 ay sürdü ve öldüğünde/öldürüldüğünde 39 yaşındaydı.
29 aya sığdırdığı öze dönüş eksenli devrimci çabalarıyla dedesi Ömer (r.a) gibi adaletin zirvesi oldu.
İmadüddin Halil “Ömer b. Abdülaziz” isimli kitabında (Timaş Yayınları) O’nu “Ömer, halife ile ümmeti arasına giren bürokratik engelleri ve duvarları yıkmış, herkesin kendisiyle direkt olarak görüşebilmesini sağlamıştır.” (Sh197 ) diye anlatır.
Bahsi geçen kitaptan Ömer b. Abdülaziz’e ilişkin çarpıcı bir kaç anekdotu aktarmak istiyorum.
ÖMER’İN ARZUSU İÇİN DEVLET MALINI KULLANMAK !!!
“Bir gün kendisine Ürdün’den iki sepet yaş hurma geldiğini görünce, ‘Bu nereden geldi?’ Diye sordu. Ürdün emirinin gönderdiğini öğrenince de bu sefer ne üzerinde gönderildiğini sordu. Posta için kullanılan binekle gönderildiğini öğrendiğinde “Yüce Allah bana, bu hayvanları kullanma konusunda diğer Müslümanlardan fazla bir ayrıcalıkta bulunmadı. Bu iki sepeti huzurumdan çıkartın ve satın. Kazanılan parayla da posta hayvanlarına yem alın” talimatını verdi.
Anlatılan başka bir hadise de şöyledir. “Ömer, balı ekmeğe katık yapıp yemekten çok hoşlanıyordu. Bir gün ailesinden bu maksatla bal istedi ancak evde hiç kalmadığını öğrendi. Çok bir zaman geçmemişti ki önüne bir miktar bal getirdiler. Çok sevinen Ömer bir miktar yedi, sonra şaşırarak ailesine sordu: ‘Nereden geldi bu?’ Zevcesi: ‘Hizmetçiye iki dinar verdim ve posta katırıyla gönderdim, o da senin için satın aldı’ deyince Ömer: ‘Allah rızası için onu bana getirin!’dedi ve bir kase dolusu balı görünce hepsinin satılmasını ve parasının devlet hazinesine verilmesine emretti. Sonra da hanımına dönerek sitemli bir ses tonuyla: ‘Sen, Ömer’in arzusu için Müslümanların ortak malı olan devletin bir hayvanını yordun ha! Eğer midemdeki bal Müslümanların işine yarasaydı, şimdi istifra ederdim” dedi.
ADALET, ADALET…
“Basra valisi toprağı gasp edilen bir adamı halifeye (Ömer b. Abdülaziz) göndermişti. Ömer ona arazisini geri verdikten sonra yanına gelmek için ne kadar para harcadığını sordu. Adam şaşırarak: ‘Ey müminlerin emiri! Sen bana yüz bin dinardan daha fazla eden toprağımı geri verdikten sonra bir de yol masrafı mı soruyorsun? Yaptığın iyilik bana yeter de artar bile. Yol masrafımı ödemene gerek yok’ dedi. Ömer : ‘Ben sadece hakkın olanı geri verdim.’ Dedi ve sonra da adamın yol masrafları için kendisine altmış dirhem verilmesini emretti.”
Zaten herkesin kendisine ulaşabilmesi için bütün bürokratik gelenekleri değiştirmişti. Bir gün şöyle seslendi : “Her kim bir zulmü bildirmek veya özel olsun genel olsun, dine dair bir maslahatı göstermek için gelirse, yapmış olduğu yolculuğun mesafesine ve ortaya koyduğu hakikatin değerine göre yüz bin ile üç yüz bin dinar arasında bir ödüle layık görülecektir. Belki de yüce Allah bu uygulamamız sayesinde bir batılın ortadan kalkmasını ve bir hakikatin tekrar toplumda ihya olmasını sağlar. Veya bu yapılanların ardından hayır kapılarının üzerimize açılmasını nasip eder.”
Her şeyi “Adalet” ölçüsüne vuran ve adaletin tesisi için ödüller dahi koyan Halife ruhunu teslim edeceği ana ilişkin şöyle dua ediyordu.
“Ben en çok, adaletle davrandığım bir zamanda ruhumun Allah tarafından katına yükseltilmesini isterim.”
Bu üzücü mezar saldırısının arkasından her iki Ömer’i de anmış olduk. Ömer’leri anlayanlardan olmak ümidiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.