xxx43
Ol, Olma!..
Müslüman ol, İslâmcı olma!
Dindar ol, dinci olma!
Doğru dürüst Müslüman ol, eğri ve yamuk olma!
İhlâslı ol, münafık olma!
Sahih itikatlı ol, bâtıl ve bid'at inançlı olma!
Dilini tut, gıybet ve diğer lisan âfetlerinden berî (uzak) ol!
Helâl lokma ye, haram yiyenlerden olma.
Musalli ol, bînamaz olma!
Ümmet şuuruna sahip ol, küçük cemaat, hizip, fırka asabiyetine kapılma, cemaat militanı olma!
Nasibin varsa tarikata gir, tarikatli ol, sakın tarikatçi olma!
Sünnet ve Cemaat ehli ol, Büyük Cemaatten (Ümmetten) kopuk olma!
Fıkıhlı ve mezhepli ol, mezhepsiz olma!
Mürüvvetli ol, mürüvvetsiz olma!
Mütevâzı ol, gururlu ve kibirli olma!
Sünnete göre ye iç, obur olma!
Geveze ve zevzek olma, az ve hikmetli konuş.
Paraya tapanlardan olma, parayı ayak altına alanlardan ol!
Kindar olma, affedici ol!
Zâlim olma, âdil ol!
Tâğuttan yana olma, Resul'ün safında ol!
(İhtiyacın yoksa) alan el olma, veren el ol!
Bilmeyen olma, bilen ol!
Nemrud olma, İbrahim ol!
Firavun olma, Musa ol!
Kalıcı olma, misafir ol!
Uyuma, uyanık ol!
Gözü kuru olma, gözü yaşlı ol!
Esir olma, hür ol!
Haksızlıklar karşısında susan şeytan olma, hakkı söyleyen ol!
Cebîn (alçak) olma, şeci' ve cesur ol!
İki yüzlü olma, içi dışı bir ol!
İfratta tefritte olma, ortada ol!
Meddah, yağcı, yalaka olma; acı da olsa doğru sözlü ol!
Yularlı miskin eşek olma, şaha kalkan küheylân ol!
Ben ben ben deme, biz ol!
Hep olma, hiç ol!
Yaşayan ölü olma, ölmeden önce ölmüş diri ol!
Ateş olma, toprak ol!
Anırarak bağıran olma, terennüm eden ol!
Kahkaha ile gülen olma, tebessüm eden ol!
Bulanık olma, berrak ol!
Nuru geçirmez olma, şeffaf ol!
Kirli olma, pâk ol!
Kâfir gibi olma, Müslüman gibi ol!
İyi ol, doğru ol, güzel ol, haklı ol!
(İkinci yazı)
AVRUPA'DA EZAN VE MİNARE
HIRİSTİYAN Batı ülkelerinde yaşayan Müslümanlar kafalarını minareye, hoparlöre takmamalıdır.
Minare ve hoparlör İslâm'ın esaslarından, şartlarından, rükünlerinden değildir.
Bir Alman şehrine bir cami yapılıyor, minaresine güçlü hoparlör takılıyor ve sabahın köründe avaz avaz ezan okunuyor. Civardaki gayr-i müslimler bundan rahatsız oluyor...Bu konuda diretmek, ille de yüksek sesle ezan okuyacağız demek akıl ve hikmet (bilgelik) kârı değildir.
Bendeniz Türkiye'de de hoparlörle çok yüksek sesli olarak ezan okunmasına karşıyım.
Ezana evet, hoparlöre hayır...
Batılı gayr-i müslimlerin hidayete (doğru yolu bulmaya) ihtiyaçları vardır. Bu ise minare ile, hoparlörle olmaz. Usulüne uygun dâvet ve tebliğ ile olur.
Ülkenin çoğunluğu istemiyorsa, Müslümanların hoparlörleri kendi elleriyle sökmeleri gerekir.
Minareden ezan okunması tepki topluyorsa, Ezan caminin içinde veya kapısında da (hoparlörsüzolarak) okunabilir.
İnsanların hidayetine sebep ve vesile olmak ne kadar güzel, iyi, sevaplı bir şey ise, hoparlörü bahane ederek hidayet yolunu tıkamak da o nispette kötüdür.
İslâm ülkesi de olsa:
1. Doğru dürüst ezan okumasını bilmeyenlerin hoparlörle okuması yanlıştır.
2. Sesi bed (çirkin) olanların hoparlörle ezan okuması yanlıştır.
3. Sesi güzel, ezan okumasını da biliyor, bu kişinin hoparlörü lüzumundan fazla açması ezana zarar verir.
4. Bir sabah ezanı, uyuyan bebeği uyandırıp ağlatıyorsa iyi okunmuyor demektir.
5. Sabah ezanıyla uyanan bebek ağlamamalı, tebessüm etmelidir.
6. Sabah ezanları o kadar güzel, o kadar ruhanî okunmalıdır ki, namaz kılmayanlar ezan dinlemek için kalkmalıdır.
7. 120 desibel ses kirliliği ile ezan okumak İslâm'a da, Ezan-ı Muhammedî'ye de ihanettir.
8. Müezzinin sesi çok güzel, ezan okumasını da çok iyi biliyor, eğer hoparlör haddinden, gerekenden fazla yüksek ses veriyorsa onun okuduğu ezan berbat olur.
9.Türkiye'deki bütün camilerin ses sistemleri sanat bilir, müzik kulağı olan, ince ruhlu, medenî, şehirli akustik uzmanları tarafından kontrol ve ayar edilmelidir.
10. Müteveffa Pavarotti gibi bir ses sanatkârı Müslüman olsa, ezan okumasını da öğrense ve bir pazar günü Sultanahmet Camii'nde ezan okusa (hoparlör güzelce ayarlı olarak) eminim ki, bütün dünya ilgilenir, o saatte meydanda yüzlerce ajansın ve TV kanalının ekipleri bulunur, yüz binlerce insan gelir, dünyada yüz milyonlarca halk ilgilenir dinler.
Hoparlöre karşı olmak ezana karşı olmak değildir. Bendeniz namaz kılan bir Müslümanım, bu yazımdan dolayı beni kimsenin kınamaya hakkı yoktur. Hele "Bu adam ezan düşmanı!.." diyen bir şarlatan çıkarsa ona Allah belânı versin derim.
(Üçüncü yazı)
YENİ BİR HİLFU'L-FUDUL
HER şeyi bildiğimi iddia etmiyorum...Halk yığınlarının bilmediği bazı önemli şeyleri biliyorum. Bu bilgi, tevâtür derecesine varmış rivayetler şeklindedir. Halkın bunları mutlaka bilmesi gerekmektedir.Lakin bunları şahıs ve kurum ismi vererek tek başıma yazamıyorum.
Yazarsam fitne çıkacağından korkuyorum.
Zâlimler, gafiller, fasıklar, fâcirler genellikle kindar insanlardır. Onların kinleriyle başa çıkamam.
Onlar, benliklerine ve çıkarlarına dokunuldu mu, feci şekilde intikam alırlar.
Kötülüklere karşı en az yüz gazeteci, yazar, TV'ci birlik halinde harekete geçerse, onların yüzüne de diş geçiremezler.
Peygamber Efendimiz (Salat ve selâm olsun O'na) risaletini ilân etmeden önce Mekke'de Hilfu'l-fudul ismiyle, haksızlık ve zulümleri önlemek maksadıyla bir heyet kurulmuştu, keşke bu devirde de ona benzer bir topluluk oluşsa.
Müslümanlar haksızlıklara, zulümlere, hırsızlıklara, saçı bitmedik yetimlerin haklarının yenmesine, rüşvete, soyguna, haram gelir ve rantlara, ribacılığa, gayr-i meşru komisyonlara, bütçelerin hortumlanmasına sessiz kalmamalıdır.
Müslümanların güçlü gazeteleri var, güçlü yazarları var, okumuşları ve düşünürleri var, güçlü ve çok zengin vakıf ve cemaatleri var, güçlü kurumları var...Bunların bir araya gelerek "Haksızlıklarla, Zulümlerle, Münkerle, Rüşvetle, Haram Yemeyle Mücadele Birliği" oluşturmaları gerekir.
Böyle bir hizmet ihtiyarî (seçimlik, istenirse yapılan, istenmezse yapılmayan) bir iş değil, zarurî bir hizmettir, farzdır, vâcibtir.
Ellerinde imkân, fırsat, enerji, para olan Müslümanlara sesleniyorum: Yukarıda açıkladığım hizmeti yapmak üzere birleşiniz. Aksi takdirde sorumluluktan kurtulamazsınız. Selâm ve hürmetlerimle...