Sebahattin BİLGİÇ
OKUMUŞUN CAHİLİ !
Cahil ile sohbet etmek güçtür bile
Çünkü cahil ne gelirse söyler diline.
La Edri
Bu girişi şundan dolayı yaptık. Bir sendika diyanette görev yapan ilahiyat fakültesi mezunu arkadaşların, öğretmen açığından dolayı ilk ve orta öğretimde derslere girmesini eleştiren bir açıklama yaptı. Bu açılama neresinden bakarsanız bakın art niyetli ve tahammülsüz bir açıklama olarak algılandı.
Durum şudur; branş öğretmeni olmadığından milli eğitim müdürlüğü üç okula valilik onayıyla imam görevlendirmesi yapmış. İşte sendika yöneticisi buna itiraz ediyor. Çünkü okul idaresi branş harici bir öğretmeni “din kültürü ve ahlak bilgisi dersine görevlendirmiş”. Yani ders boş geçmiyormuş. Yani derse imam geleceğine mesela Matematikçi, Türkçeci v.s girsinmiş.
Peki kim bu görevlendirilen imamlar. Ben söyleyeyim. Bu kişiler ilahiyat fakültesi mezunu arkadaşlar. Formasyon almış ama memuriyet tercihlerini milli eğitime değil diyanete yapmış arkadaşlar. Okullarda milli eğitimin personeli olarak “din kültürü ve ahlak bilgisi” derslerine giren öğretmenlerden kapasite ve kabiliyet olarak hiçbir farkları yok. Üstelik görevleri icabı hem çocuklar hem de yetişkinler için devamlı dini eğitimin de içindeler.
Tabi malum sendika ve bir takım çevreler için mesele imamların okullarda görev alması falan da değil. Din derslerinin okullardan tamamen kaldırılması. Asıl istenilen bu.
Malum sendikanın konuyla ilgili bir açıklaması da bu uygulama ile okullarda huzurun bozulduğu. Güya birkaç aile çocuklarının imamlara teslim edilmesini istemiyormuş. Peki çocuklarını imam öğretmenlerin okutmasında bir sakınca görmeyen ailelerin istekleri içinde bir açıklama yapacak mısınız? Onların istekleri ne olacak? Kaldı ki bu uygulama sadece busene başlayan bir uygulama da değil. Hor gördüğünüz imam arkadaşlar geçen senelerde de dersler boş geçmesin diye özveri gösterip derslere girdiler. O okullara gidin bakalım okulların huzuru bozulmuş mu? Yada bakın çocuklara yanlış eğitim mi verilmiş?
Temsil yetkisi olan insanların daha dikkatli açıklamalar yapmaları gerekir. İşin aslını araştırmadan ve anlamadan, tarafgirlik yaparak açıklamalarda ve eylemlerde bulunmak bu memlekete çok şeyler kaybettirdi. Kur’an bir haber geldiğinde onu araştırmamızı ister. Haberin kaynağı nedir, kim getirmiştir, doğru mudur? Aksi yönde tavırlar asıl huzursuzluk kaynağıdır.
Mevlana “Cahilin sonunda göreceği şeyi, akıllılar önce görür.” Der. Bizleri temsil yetkisi olan insanları akıllı, dirayetli ve basiretli insanlardan seçmek lazım demek ki. Malum, bazı insanlar makam mevki sahibi olmakla adam olduklarını sanırlar. Halbuki asıl mesele makamın üzerine oturacak insanları bulabilmekte. Yoksa makamların üzerine oturduğu insanlardan geçilmiyor piyasa. Onun için İbn-i Kemal “Câh (makam mevki) ile gelmez fazilet cahile.” Demiş.
Cahile laf anlatmak zordur. Tıpkı amaya renk anlatmak gibi. Hele okumuş cahille uğraşmak çok daha zordur bilene. Maalesef cahillik okul bitirmekle hatta okullarda ders vermekle de yok olmuyor.
İnsanoğlunun en önemli kazanımlarından birinin gönül tartısına sahip olduğunu düşünüyorum. Ne güzeldir bu teraziye sahip olmak. Bu terazide ihsan var, irfan var, sağduyu var, edep var, hikmet var, ahlak var… Bütün faziletler burada ama gönül tartısına kavuşmak kolay değil. Bunun da bir eğitimi olsa gerek. Gönül ibresinin işlemesi ve rikkati için irfan mekteplerine, irfan sahibi öğretmenlere ihtiyaç var. Bu bizim insanımızın en büyük yitiğidir bugün.
Artık sokaklarımızda beyefendi insanlar dolaşmıyor. Artık dillerde güzel sözler, yüzlerde tebessümler, davranışlarda edep bulunmuyor. Artık camiler boş, kahveler ağzına kadar dolu. Artık kütüphaneler boş, aileler çocuklarını internet salonlarından topluyor… İşte asıl huzur bozucu şeyler bunlar. Toplumda güvenirlilik ne kadar kaldı buna bakalım. Okullardaki verimlilik nedir buna bakalım. Eğitimciler bunlarla uğraşsın. Huzuru, huzuru bozacak yerlerde beyhude aramayalım. Eskiler “Tecrübe tecrübe edilmez “demişler. Huzur ancak İslam’la sağlanır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.