Adnan Zeki BIYIK
Okumamak-Düşünmemek-Sömürülmek-Güdülmek
Verilere göre ülkemizde kitap okuma oranımız yüzde 4, dizi izleme oranı yüzde 93’müş. Refah seviyesi yüksek ülkelere baktığımızda bu oranlar çok yüksek seviyede. Okuması fazla olan ülkelerin haliyle üretimi de fazla. Okumayan toplumlardaki ahaliyi yönetmek onları istediğiniz tarafa çekmek de kolay oluyor tabii. İnsanlar ne okudu ki düşünsün, ne okudu ki hadiseleri birbiriyle kıyaslayabilsin.
Okumayan, bilgisini kültürünü artırmayan insanlarımız din cephesinden de maalesef cahil kalınca aklını kullanamayınca ya da kullanmak istemeyince birileri de bu cehaleti fırsata çevirip ol kimseleri kolayca sömürebilmekte ve hadiseyi ranta çevirebilmekte...
Çok üzülerek belirteyim ki bu tip insanlar bu aziz vatanımda milyonlarca…İslam Dininin ilk emrinin “OKU” ile başlaması tesadüf değildir. Eğer okursak, düşünürsek, üretirsek büyürüz, yükseliriz, kimseye muhtaç olmayız. 11-12. Asırlarda dünya bilimine büyük katkılar vermiş bugünkü icatların önemli bir bölümünün temelini atmış bilginleri çıkarmış bu toplumun çocuklarının geldiği durum ortada. Hindistan mı daha yakın yoksa Ay mı sorusuna Ay daha yakın diye cevap veren mi ararsın, sol anahtarı hangi bilim dalının bir terimidir sorusuna çilingircilik diyeni mi ararsın, İneğin Yavrusuna kuzu cevabını vereni mi arasın, 4 halifeyi sayınız sorusuna cevap olarak Hz İsa, Hz Davut diyen mi vesaire…..
Tabii suçu sistemin üstüne atmak kolay, ama gerçek şu ki okumayı büyük bir eziyet olarak gören herkes suçlu bu cehalet okyanusuna dalmakta…
Konuyu uzatmak yerine enfes bir hikmetle hadiseyi hulâsa edelim (özetleyelim)
***
Türkmen evine bir şıh (şeyh) misafir gelir, cübbesi, kavuğu vs de var..
Ev sahipleri şıhı buyur ettiler, köylülerle birlikte odaya aldılar, köylüler ne keramet edecek diye ağzının içine bakarken, şıh arada bir irkilir gibi yapıp “Hoşt” diyordu…
Köylüler bunun bir keramet olduğunu anladılar ama ne kerameti olduğunu anlayamadılar, merakla sordular:
“Ey şıh hazretleri nedir o arada hoşt dediğin?..”
Şıh:
“Bir köpek Kâbe’nin duvarına işeyecek gibi niyetleniyor, onu görüyorum tabii ki, hoşt diye kovalıyorum…”
Köylülerin itikadı bir iken bin olur…
Olanları kapının eşiğinden dinleyen evin hanım ağası sofrayı hazırladı, herkesin önüne üzerinde et olan pilav geldi…
Şıhın tabağında sadece pilav vardı…
Şıh bir süre etsiz tabağa baktıktan sonra, kapıda beliren hanım ağaya “Benim tabağımda et niye yok, bunun bir sebebi var mıdır ey hatun?” diye sorar…
Hanım ağa yaklaşır, tabağı ters çevirir, kadıncağız şıhın etlerini pilavın altına koymuştu… pilavın altında etlerin gözükmesiyle elindeki kepçeyi şıhın kafasına indirdi:
“Ulan tabağındaki eti görmedin de, Kabe'deki iti mi gördün?…”.
''Uyanmak gerek...
----
Haydi ey Millet! Uyanın, okuyun, düşünün, üretin, kendinizi sömürttürmeyin.
Allah’ın sevgisi üstünüzden eksik olmasın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.