Ahmet TÜRKAN
ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK
Öğrenilmiş çaresizlik, organizmanın davranışlarıyla olumsuz bir sonucu kontrol edemeyeceğini öğrenmesinden sonra, davranışlarıyla olumsuz sonucu ortadan kaldırabileceği durumlarda gereken çabayı gösterememesi olarak tanımlanır.[1]
CHP’de Deniz Baykal’ın sıkıntılı bir süreç sonucu genel başkanlıktan istifa etmesi ilk anda kişilerin aklına başka biri çıkabilir mi, başka biri bu işi yürütebilir mi sorularını getirmiş ve parti içinde müthiş bir geri dön kampanyası başlatılmıştı.
Kemal Kılıçdaroğlu aday mıyım değil miyim ikilemleri altında önce vazgeçip sonra ani bir hamle ile “evet adayım” demesi gidişatın seyrini bir anda değiştiriverdi.
Bu güne kadar Baykal’ın yıkıcı, sindirici yaklaşımı parti içi muhalefeti öğrenilmiş çaresizlik olgusu ile baş başa bırakıyordu.
Buna ilk itiraz eden, “evet değiştirebilirim” diyen Mustafa Sarıgül oldu.
Fakat Baykal tarafından ortaya konan dosyalarla öyle bir sarsıldı ki yeni bir adım atacak mecali kalmadı, kendi hareketini başlatmak zorunda kaldı.
Sarıgül’ün yolsuzluk dosyaları Baykal’ın elinde idi. Bu durum çok normal, son derece ahlaki bir durumdu. Çünkü Baykal CHP genel başkanı olarak aynı zamanda savcı, aynı zamanda hakim idi ki Sarıgül’ü suçladı, yargıladı ve bir daha aday olmamak üzere mahkum etti.
Bakın bunlar çok ahlaki idi.
Ne zaman ki Baykal hakkında birileri de dosya tutup gizli görüntüler çektiler ve daha ileri gidip bunları yayınladılar o zaman ahlaksızlıkları ortaya çıktı. Yani Baykal'a göre bu durum ahlaksızlıktı. Olayın kahramanları hakkında yorum yoktu....
Birileri hakkında tutanaklar tutup kişileri tehdit etmek ne kadar ahlaksızlıksa, bunları yayınlamakta o kadar ahlaksızlıktır.
Sayın Baykal o kadar dürüst idi ise neden Sarıgül hakkında tuttuğu gizli dosyaları mahkemeye vermedi de şantaj aracı olarak kullandı.
Bu memleketin hakimleri savcıları bu olayın üzerine neden gitmedi.
Sarıgül’den sonra bir daha kimse Baykal’a rakip olma cesaretini gösteremedi.
Çünkü rakip olmak için “öğrenilmiş çaresizlik”lerini yenmeleri gerekiyordu.
Çünkü her birinin Baykal tarafından tutulmuş dosyaları olabilirdi.
Kılıçdaroğlu hakkında dosya var mıdır zaman gösterecek.
Fakat Baykal kendisi öyle bir duruma düştü ki partinize sahip çıkın çırpınışları da bir işe yaramadı.
Artık “kral çıplaktı”…..
Hem de ne çıplak….
Kendisi de yeni fark etmiş olacak ki ilk günlerdeki haykırışları yok.
Bakalım Kılıçdaroğlu yeni süreci nasıl götürecek.
Önder Sav’ın bir anlık çıkışı CHP’de rüzgarı ters çeviriverdi.
Baykal’ın sert tavırlarına alışan CHP’liler Baykal’a göre oldukça mülayim olan Kılıçdaroğlu rüzgarı ile nasıl sörf yapacaklar.
Baykal’ın evinin önünde açlık grevi yapanlar, istifa etme diye hüngürdeyenlerde eser yok.
Hafta sonu kurultay var. Her kurultay sonunda sandalye masa hurdalığına dönen CHP salonları nasıl bir görüntü verecek hep birlikte göreceğiz.
Açılımları eleştiren, anayasa paketine elinden geldiğince set çeken, paket onaylanır onaylanmaz ekibinin son sürat AYM’ye salan Baykal sanırım bundan sonra kendi açılımını kapatmaya çalışacaktır.
Artık Angora pencerelerinden Angora sokaklarına derin derin bakarak Ankara’nın siyasetini değerlendirecektir.
Belki köşe yazarlığı yapar.
Belki siyaset okulunda açılım dersleri verir.
Ahmet TÜRKAN - HABERNAME
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.