Ahmet TÜRKAN
Öğrenci Affı Kime
Bir ülke ki yüzyıllarca Dünyaya adaleti ile örnek olmuş bir neslin evlatları, Bir ülke ki adaleti inancının sonucu, bir ülke ki Dünyaya adaletli olmak üzere söz vermiş.
Heyhat, kendi evlatları arasında adaleti sağlayamamış. Adalet divanında sınıfta kalmış. Üniversite öğrencileri için yapılan çalışma sonucu çıkartılan af kim için. Pek çoğu okulu asmış, zamanında devam etmemiş, çalışıp, gayret edip başarılı olamamış, aklı başına yeni gelip siyasi ortamı kullanarak af çıkması için 4 gözle beklemiş, yaklaşık son 12 yılın sözde mağdurları. Asıl mağdur edilenler, gerçekten mağdur olanların yüzüne kimsenin baktığı yok.
Kim onlar diye sormayın..? Herkes biliyor. Ama çözemiyor. Çünkü derin devlet bu işi engelliyor. İşi yormaya gerek yok. Başörtüsü yüzünden okullara alınmayan sonra da devamsızlık yüzünden kayıtları silinen gerçek mağdurlardan söz ediyorum. Okulu asıp devam etmeyen, dersine zamanında çalışıp sınıfını geçmeyerek okuldan atılanlara tek bir şey söylemek istemiyorum. Hak eden çalışıp, devam eder ve bitirir demek istiyorum ama işin görünmeyen yüzünde zulüm gören evlatlarımız var. Derslere girmek, okullarına devam etmek ve bu Ülkeye faydalı olmak isteyen masum başörtülü kızlarımız var. Milli eğitim Bakanının vermiş olduğu 200.000 rakamının içindeki 150.000 aslında bu mağdurlar. Ama Milli Eğitim Bakanı olsa olsa 50.000 kişi müracaat eder diyerek başörtülülere hiç şansınız yok, boşuna müracaat etmeyin demek istiyor.
Aslında demek istiyor ki, kanunsuz olarak uygulanan başörtüsü zulmü yüzünden okuyamazsınız. Biz hükümet olarak başörtüsünü serbest bırakmak istedik. Başımıza gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi.
Bize destek vereceğini söyleyen parti bile ayak oyunları çekti, birlik olup 4 koldan saldırdılar. Hükümetimizi çökertmeye çalıştılar, partimizi kapatmaya çalıştılar diyemez. Bunu derse, malum gazetelerin küpürlerinden hazırlanan dava dosyaları servise sunulmak üzere hazır bekliyor.
Şunu söyleyecekler. Valla biz af çıkarttık. Ne yapalım rektörleri ikna edemiyoruz. Ama malum çevreler yüzünden okullarınıza gidemiyorsunuz, diyemezler malum çevreler takipteler.
Eh yüce ecdadımız, bugünleri görmekte varmış serde. 3-5 soysuzu ikna edip evlatlarımıza adalet dağıtamıyoruz. Kendi evlatlarımıza içimiz sancıyarak, ancak üzülme diye tarifi olmayan acı bir teselli verebiliyoruz.
Bu kader değildir. Bu zulümdür. Girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği bile buna gülüyor aslında, ama içlerindeki kuyruk acısından dolayı ses etmiyorlar. Eğer mağdur olan bizim evlatlarımız değil de onların evlatları olsaydı dünyayı bize zindan ederlerdi. Her şeye maydanoz olan AB bu konuda, bu sizin iç meseleniz diyerek arkamızdan pis pis sırıtıyor. Çünkü bu zulmün diğer parçası maalesef onlar. İnsanımızın adalet duygularından yararlanarak içimize sızan, azınlıkken çoğunluk görünen hayırsızlar. Boş yere hayıflanmak, kederlenmekten başka yapacak bir şey gözükmüyor. Toplum olarak dik durmadıkça, şerefsizlere prim verdikçe bu zulme maruz kalacağız. Evlatlarımızın gözüne baka baka, içimiz sızlaya sızlaya kendimizi teselli etmeye çalışacağız. Hiç olmazsa erkek evlatlarımızı adam gibi yetiştirelim. Yetiştirelim de bu zulmü zamanı gelince ters yüz edip o zalimlerin suratlarına çarpabilsinler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.