Obama: Mü'barack' olur mu? Son zamanlarda tüm dünyayı kasıp kavuran finansal krizden nerdeyse payını almayan memleket kalmadı gibi. Gerek ABD gerekse AB, krizi en hafif şekliyle nasıl atlatabiliriz diye epey kafa yordular. Bu fırtınadan nasibini almış ne kadar kurum ve kuruluş varsa onları, pompaladıkları yardımlarla yeniden hayata döndürmenin çabası ile epey ter döktüler ve dökmeye de devam ediyorlar.

Bizimkiler her ne kadar bu kriz bizi teğet geçer fazla zarar vermez, endişeye hacet yok dedilerse de, İMF ile yapılan ihtiyati Stand by, bu krizin bizi öyle söylendiği gibi sıyırarak geçmeyeceğinin ilk sinyallerini verdi. Hayırlısı olur inşallah.

Allah memleketimizi bütün afetlerden korusun!

Bu arada bütün dünya kamuoyunun çok yakından takip ettiği ve içinde bulunduğumuz şu krize çare olur diye an be an takip ettiği ABD başkanlık seçimleri de sona ermiş oldu. Bekleyenlere mü'barack' olsun mu desem acaba! 'Yes we can' sloganı ile bütün Amerika'yı galeyana getiren ve bugüne dek görülmemiş bir katılıma sebep olan, Cumhuriyetçilerin yıkılmaz kaleleri sayılabilecek eyaletleri bile bir Afroamerikalı olmasına rağmen kendine kazanan Obama, hakikaten dünya kamuoyunun beklentilerine cevap verebilecek mi?

Seçmen eğer Obama'yı, 1921 de kurulmuş ve o günden beri Amerikan siyasetini birebir şekillendiren CFR e rağmen seçti de Başkan oldu ise, bir umut var denebilir. Fakat! Görünen o ki, uzun yıllar önce kurgulanmış 'Yeni Dünya Düzeninin' asıl aktörleri, çıkardıkları yapay krizle hem dünyayı meşgul ettiler, hem de dünyaya sizin kurtuluşunuz yine bizim elimizdedir diye mesaj yollamayı da ihmal etmediler. Maksat hasıl oldu. Sömürü çarkı aynen dönmeye devam edecek gibi.

Adamlar hesabı iyi yapmışa benziyorlar. Baksanıza bütün dünya da hep bir olmuş, işi yeniden yoluna koymak için nasıl da çaba sarfediyor. Obama'nın birlikte çalışmak için seçtiği kadrodan bunu anlamamak için, bilmem ama ne olmak gerekir. Yani demem şu ki muhteremler! Bu adam sanıldığı gibi mü'barack' olmayacak.

O nedenle biz kendimiz hal çaremize bakıp, batmak üzere olan bu gemiden hem kendimizi hem de kurucusu olduğumuz D-8 leri de harekete geçirerek bütün mazlum milletleri kurtaralım. İnsanlığın kurtuluşuna vesile olmak bize verilmiş bir haslet olduğundan, vazifemizi yeniden üstlenelim. Zira, tokmağı vuran aynı zihniyet ve kadro olduktan sonra, davul ha Bush gibi bir beyazın ha Obama gibi bir siyahın boynunda asılı durmuş, farketmez.

Bu böyle kayda alına!