Fatih AYDIN
O Baba O'nun Kaderi Peki O Yavruyu Kim Kurtaracak
Yer : Kadıköy / Hasanpaşa
Önümde bir çocuk yürüyor, yürümeye çalışıyor. Muhtemelen 5 yaşlarında. Omzunda bir poşet asılı. Hem ağlıyor hem de düşe kalka yürüyor. Poşetini sürekli elinden düşürüyor. Çocuğun halini görünce içim acıyor. Hızla yaklaşıyorum yanına.
‘’Yavrum yardım edeyim mi nereye gidiyorsun?’’ diye soruyorum. Hiç oralı olmuyor. Bırakın cevap vermeyi dönüp bakmıyor bile. Ebeveynleri dışarıda kimse ile konuşma diyerek tembihledi diyorum önce. Ya da hedefe kilitlenmiş, konsantre olmuş ki beni hiç duymuyor diye düşünüyorum.
Yanına iyice yaklaştım ve bir kez daha seslendim. Yine tepki vermedi. Yüzünü bana dönmüyor ama bir şeyler söylemeye çalıştığını fark ediyorum. Dikkat kesildim. Belli belirsiz b..b.. gibi bir şey dediğini duydum.
Kara bir yavrucak. Masum ve mübarek yüzlü. Çıkarmaya çalıştığı sesten baba demeye çalıştığı çıkarımını yaptım. O anda içim çok daha derin burkuldu. Hem duymadığını hem de konuşamadığını düşündüğüm ufaklık büyük ihtimalle sağır ve dilsizdi.
Baba dediği varsayımı ile ileri doğru baktım. Takriben 50 metre ötede çocuğun poşeti ile aynı marketin logosunu taşıyan cırtlak yeşili gömleği ile kapkara çelimsiz bir adam yürüyordu. Adamın ‘’baba(!)’’ olduğunu düşündüm.
Masumun tek damla yaşını umursamayan ve perişan halde bırakıp, hızlı akan araç trafiğine bile aldırmadan 50 metre ileriden yürüyen ‘’babaya’’ doğru hızlı adımlarla yaklaştım. Amacım, kızgın sıcağın altında kendi ağırlığından daha fazla olan poşeti taşımak zorunda bıraktığı muhtemelen özürlü olan yavrusu ile ilgilenmesini sağlamaktı.
Adama çocuğu işaret ettim. Ağır ağır döndü geriye. Çocuğa doğru baktı baktı. Kan ter içinde kalan yavruya gitmesini ve yardım etmesini beklerken inanılmaz bir kızgınlıkla ‘’ne ağlıyorsun lan!’’ şeklinde bağırarak amiyane bir tabir kullandı. Şaşırdım kaldım.
Adam birden elindeki poşetleri bıraktı, hızla çocuğa doğru giderek çenesini sıkmaya başladı. Minik yavru acılar içindeydi. İnsafsız adam çocuğuna ‘’y..ş..k’’ diyordu. Manzara beni perişan etti.
‘’Beyefendi küçücük çocuk o’’ deyip müdahale etmek istedim. ‘’Sen ne karışıyosun kardeşim benim çocuğum’’ diyerek ite kaka çocuğu sürükleyerek götürdü. Arkalarından bakarak düşündüm. Kendimi tutamadım, gözlerim yaşardı.
O andan sonraki hayatında ne yapacaktı o çocuk?
O ‘’iskele babası’’ çocuğun kaderi. Peki o yavruyu kim kurtaracak?
O babaları nasıl eğiteceğiz?
‘’Baba’’ olamayacaklarsa ‘’çocuk yapmamalarını’’ nasıl öğreteceğiz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.