xxxx69
Numan Bey
Israr ve istikrar, siyasetin olmazsa olmazlarındandır. Nice yetenekli ismin veya güzel projenin istikrarsızlık kurbanı olduğunu gördük, görüyoruz.
Milli Görüş, Türk siyasetinin istikrarlı adreslerinden biridir, hatta birincisidir. İtirazı bile "hem süreklilik, hem derinlik" arz eder. Şairlerimizden biri, "Burası özen ve ısrar" diyor. Öyle...
Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş Bey, "Maraton koşucusu kadar dayanıklı, yüz metre koşucusu kadar hızlı insanlara ihtiyacımız var" diyerek, bir şekilde Milli Görüş'ün kırk yıllık macerasını da özetlemiş oldu. Ülkenin ve milletin istiklali için çalışan bu insanlar, 'istikrar madalyası'nı da fazlasıyla hak ettiler.
Bizler, gözümüzü Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve Milli Görüş'le açtık. Mütedeyyin camianın kazanımlarında Milli Görüş'ün payı ve katkısı inkâr edilemeyecek kadar çoktur. Ayrıca, bu vesileyle, milyonlarca insan mesuliyet sahibi yapılmıştır veya olmuştur. O insanlardan biri de 'inşallah' benim. Başka bir dünya görüşüne mensup bir gençken, 1987 yılında Milli Gençlik Vakfı ve Refah Partisi'yle tanışmam; sonra işte buralara kadar gelmem vs. Allah'a şükür.
O yıldan bu yıla kadar gördüğüm, şahit olduğum birçok da eksiklik var. Birincisi, herkesin, hepimizin, en çok "samimiyet" dersine çalışması gerekiyor. İkincisi, hormonlu isimlere itibar etmemek, hele onları üst kademelere çıkarmamak icap ediyor. "Sıradan ama ahlaklı insanlarla" da büyük işler yapılabilir.
Üçüncüsü de şu: Siyaset bir ekip işidir. Ekibinizi, sizi 'ekip gitmeyecek' isimlerden oluşturmanız gerekir. Daha ilk virajda savrulan, ilk imtihanda kaybeden, ilk fırsatta adres değiştiren nice "kurmay" gördük, görmeye de devam ediyoruz.
Geçtiğimiz hafta, Millî Gazete'nin yazarları ve mutfağı olarak, Saadet Lideri Prof. Dr. Numan Kurtulmuş Bey ile bir araya geldik. Numan Bey'i karşımda görünce, ilk olarak İbrahim Hakkı Hazretleri'nin şu iki dizesini hatırladım: "Bir işi murat etme / Olursa inat etme..."
Numan Bey'i dinlerken, "hakkaniyet" kelimesini bir kenara yazıyorum. O böyle bir kelimeyi telaffuz etmese de; konuşması, duruşu ve davranışları, bana bu kavramı çağrıştırıyor. Mesela "Biraz da genç arkadaşlara söz verelim" demesi...
Numan Bey'i entelektüel olarak takdim edenler var. Ben ise "münevver" demeyi tercih ediyorum. Münevver daha sahici ve daha bizden...
Numan Bey'in dikkatimi çeken bir diğer özelliği de, referanslarını daha geniş bir alana yayması... Bugüne kadar bir-iki ismin dışına çıkılmıyor, çıkanlar da yanlış anlaşılıyordu. Öyle ki, bir yandan "Önce ahlak ve maneviyat" diyor, öte yandan da "Davamız, İslam ahlakına dayanan bir cemiyet düzeni kurmaktır" diyen Nurettin Topçu'yu yok sayıyorduk.
"Hakkaniyet" kelimesinin tekrar altını çizelim.
Numan Bey'e göre, mevcut partiler, Türkiye'nin vaktini heba etmekten başka bir iş yapmıyorlar. Ülkemiz, her konuda kavga çıkarmayı başarabilen bir iktidara ve muhalefete sahip... Belli ki, İsmet Özel'in "Kavganın göbeğidir benim yerim" dizesini yanlış anlıyor, yorumluyorlar.
Saadet Partisi ise ağırbaşlılığını ve sükûnetini koruyan, neyin nasıl yapılacağını söyleyen tek parti olarak dikkat çekiyor. Fakat bu dikkati halka yaymak şart... Bu da medyayla, teşkilatla, çok özel çaba ve fedakârlıklarla olacak bir iş...
11 Temmuz'da Saadet Partisi'nin Dördüncü Büyük Kongresi var. 26 Ekim 2008'deki Üçüncü Kongre'ye bir grup arkadaşla beraber gitmiş ve Numan Kurtulmuş isminin teşkilatta uyandırdığı heyecanı, ilgiyi yerinde görmüştük.
Allah izin verirse, Dördüncü Kongre'ye de gidecek ve iki yılda ne kadar yol alındığını yakından göreceğiz.