Nevfera

Nevfera Şam’da bir caddenin ve bu caddenin başında yer alan bir kahvehanenin adıdır. Bu cadde Emevi Camii’nin hemen yanında yer alır. Emevi Camii’ne Hamidiye Çarşısı tarafından girildiğinde tam karşı kapıdan çıkılırsa doğrudan Nevfera caddesine çıkılmış olur.

Nevfera caddesine İstanbul’daki İstiklal Caddesinin küçük bir kopyası diyebiliriz. Cadde kenarında kahvehanelerin ve değişik dükkanların yer aldığı bu mekan genellikle gençlerin rağbet ettiği bir mekandır. Gece geç saatlere kadar hareketli olan bir caddedir. Gençlerin, kordon boyu gezintisi misali bir ucundan bir ucuna volta attıkları bu cadde oldukça renkli ve neşeli bir atmosfere sahiptir. Orta yaşlılar ise daha çok bu cadde üzerindeki belli kahvehanelerde nargile içip sohbeti koyulaştırmaktadırlar.

Bu caddenin Emevi Camii tarafındaki sağ başında yer alan ve cadde ile aynı adı taşıyan kahvehane bu sohbet mekanlarının en meşhurudur. Çünkü bu kahvehane, Şam’ın meşhur hikayecilerinin de (masal anlatıcısı da denir) mekanıdır aynı zamanda. Kahvehanenin baş köşesinde bu hikayecilere ait taht misali bir koltuk bulunur. Bu koltuğun yanında bir değnek ve yan tarafında ayaklı servis tablası olur. Hikayeci bütün maharetiyle hikayesini anlatırken dinleyici ilgisinin azaldığını hissederse elindeki değnekle servis tablasına vurup sesini de bir anda yükselterek ilginin kendisinde toplanmasını sağlar. Bazen de dinleyicilere laf atarak onları da bu oyunun içine çeker. Anlatılan hikayenin ilginçliği kadar anlatan şahsın tavırları ve anlatış biçimi önem arz eder. Hikaye ilginizi çekmese bile anlatıcının mahareti size kendi çapında bir tiyatro oyunu izlettirir. En azından yaşatılan köklü bir geleneğin canlı şahidi olma fırsatını yakalamış olursunuz. Hele bir de yanınızda birkaç samimi dostunuz varsa bu değişik atmosferdeki sohbetin tadı da bir başka olacaktır.

Şam’da mola verilecek ve keyif alınacak mekanlardan biri de “BeytJabri” dir. BeytJabri, konaktan bozma bir kafe-restoranttır. Ulaşılması Nevfera gibi çok kolay değildir. Emevi Camii’nin sağından geçerek önce Azim Paşa Sarayı’nı bulacaksınız. Bugün müze olarak kullanılan bu sarayı da ziyaret etmeyi ihmal etmeden sarayın sol tarafından eski Şam’ın labirent gibi olan daracık sokaklarına gireceksiniz. Zamanda ve mekanda kaybolmuş hissini yaşayarak bu labirent gibi daracık sokakların bir menzile çıkıp çıkmayacağını da merak ederek bir müddet yol almanız gerekecek. Bu gezintinin bile size ayrı keyif vereceğini garanti ederim. Bu keyifli gezinti sizi sonunda BeytJabri’ye getirecektir. İçerisini göstermeyen daracık sokakları geçip bu mekana gelince çölde bir vahaya gelmiş gibi olacaksınız. Bu eski konağın sokaklar gibi daracık girişinden geçerek geniş bir hayat avlusuna gireceksiniz. Ortasında fıskiyeli bir havuz olan bu avlu sakin ve huzurlu havasıyla sizi bir anda rahatlatacaktır. Burada yemek olarak özellikle Arapların “şavarma” dedikleri döneri ve salatasını tavsiye ederim. Yemeğin üzerine de köpüklü bir kahve çok iyi gelecektir. Avlu içindeki narenciye ağaçlarının çiçek açma zamanına denk gelirseniz çiçeklerin o müthiş rayihası sizin için bir terapi olacaktır. Şehrin gürültüsünden ve hareketinden uzak olan bu mekanda o günün yorgunluğunu atma garantisi vardır. Bir de arada bir yapılan canlı müzik dinletisine denk gelirseniz keyif katmerli olacaktır.

Bilad-ı Şam’ın mevcut hali içler acısı olduğundan, bu elim manzaranın bir an önce sona ererek eski neşeli ve güneşli günlerine geri dönmesini arzu ettiğim için bu bilgileri paylaşmak istedim. Her şey eskisi gibi olur mu ondan da emin değilim. İnşallah daha güzel olur.

Bazı şehirleri gezerken oraya ait bazı mekanları es geçerseniz o seyahatiniz eksik kalmış olur. Mesela Sıvas’a gidip te Çerkez’in kahvehanesinde köpüklü bir kahve içmediyseniz o gezide bir şey eksik kalmıştır. Şam’ı ziyaret ediyorsanız Hamidiye Çarşısını, Emevi Camii’ni, Sahabe kabirlerini, Nevfera’yı ve BeytJabri’yi mutlaka görmelisiniz. Ayrıca Kasiyun dağına çıkıp şehri bu tepe üstünden mutlaka seyretmeniz gerekir vesselam.