Fatih AYDIN
NEREDEN ÇIKTI BU HAPİS CEZASI
2012 yılı ülke ekonomisi için sarsıcı değişikliklerle geliyor. Özellikle iç ticaretin yeniden düzenlenmesi maksadı ile tam 55 yıllık bir kanun yürürlükten kalkıyor. Rahmetli Adnan Menderes’in katledilişinden 4 yıl önce yürürlüğe giren 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu artık son günlerini yaşıyor. 1956 yılından bu yana şirketler hukuku ve kıymetli evrak gibi pek çok konuda başvurulan ve zaman zaman büyük tartışmalara yol açan bu kanun için artık ‘’eski’’ tabirini kullanmak yanlış olmayacaktır. Çünkü, bu yaşlı ve yorgun kanunun yerine, 13 Ocak 2011 tarihinde 6102 sayılı Kanun çıkartılmış ve kanunun büyük kısmının yürürlük tarihi 01 Temmuz 2012 olarak belirlenmiştir.
Mesleki mevzuatla ilgilenen herkes kadar, işverenlerde yeni Türk Ticaret Kanununu anlayabilmek için olağanüstü gayret sarf etmektedir. Tamamı 01 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe girecek olan yeni yasada yer alan ve kamuoyunun dikkatini çekeceğini düşündüğümüz birkaç hususu şöyle sıralayabiliriz:
-Şirketlerin artık bir internet sitesi (web portalı) olacak. Ancak şirketler sitelerini sadece kendilerini tanıtmak amacı ile kullanmayacaklar. Tanıtımın yanı sıra dönem bilançolarını, gelir tablolarını ve yönetime ödenen ücretler gibi açıklanması kanunla zorunlu tutulan bir takım ayrıntıları da yayımlamak zorunda kalacaklar. Halka açık şirketler için normal karşılanabilecek bu husus, diğer şirketler için on yıllardır temel prensip kabul edilen ‘’ticari sır ve vergi mahremiyeti’’ kavramlarını örseleyecek cinsten. Rekabet ortamında; yöneticilerinin ücretlerini, şirketin aktif büyüklüğünü, öz kaynak durumunu ve ticari kârlılığını paylaşmak istemeyen işverenlerin bu düzenlemeye tepki göstereceklerini düşünüyoruz.
-Şirketler, muhasebe kayıtlarını ve finansal raporlamalarını artık Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına göre yapacaklar. Kanunda tek madde olarak geçen bu hükümle ilgili olarak yol haritasını gösteren düzenleyici kılavuzlar (tebliğ, yönetmelik, sirküler v.s.) beklenmektedir. Meslek odaları, meslek mensupları, vergi ve muhasebe işleri ile iştigal eden herkesin gözü kulağı mali idare ve/veya Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun yapacağı netleştirici düzenlemelerdedir. Personel politikası, eğitim faaliyetleri, yazılım altyapısı ve raporlama sisteminin yürürlük tarihine yetişebilmesi için konunun ivedilik arz ettiği görüşündeyiz. Ülkenin her yanında konu ile ilgili ücretli/ücretsiz eğitim seminerleri, toplantılar, ders programları düzenlenirken özellikle İstanbul Mali Müşavirler Odası (İSMMMO), yeni TTK, KOBİ UFRS ve Denetim başlıklı büyük bir eğitim seferberliği başlattı. Mesleğini İstanbul’da icra eden tüm meslek mensubu arkadaşlarımızın bu eğitimlere katılmalarını tavsiye ediyoruz.
-Artık tek kişi Anonim Şirket kurabilecek. Yürürlükteki eski Türk Ticaret Kanunu'ndaki en az 5 kişiyle anonim şirket kurulabileceği yönündeki zorunluluk kaldırılıyor. Buna göre, tek pay sahibi anonim şirket kurabilecek. Tek pay sahipli şirkette, bu pay sahibi 1 gerçek kişi olabileceği gibi, 1 tüzel kişi, hisse senetleri borsada işlem gören şirket ya da başka bir sermaye şirketi olabilecek.
Yukarıdaki başlıklar gibi pek çok konuda -bugüne kadarki uygulamalara göre- oldukça farklılık içeren düzenlemeler olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bugünlerde birkaç yazarın ve meslek otoritesinin dikkat çekmeye çalıştığı bir husus var ki bir kalemde geçilemeyecek kadar önemli. Yeni Türk Ticaret Kanunu internet sitesi olmayan veya internet sitesinde kanunun istediği bilgilere yer vermeyen şirket yöneticileri ile Kanunun 56’ncı maddesinde sayılan diğer failler için hapis cezası ön görmektedir. İlgili hüküm şöyledir:
‘’...Bu Kanunun 1524 üncü maddesinde öngörülen internet sitesini bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde oluşturmayan veya internet sitesi mevcut ise aynı süre içinde internet sitesinin bir bölümünü bilgi toplumu hizmetlerine özgülemeyen anonim şirket yönetim kurulu üyeleri, limited şirket müdürleri ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirkette yönetici olan komandite ortaklar altı aya kadar hapis ve yüz günden üçyüz güne kadar adli para cezasıyla ve aynı madde uyarınca internet sitesine konulması gereken içeriği usulüne uygun bir şekilde koymayan bu bentte sayılan failler üç aya kadar hapis ve yüz güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılırlar.’’
Hapis cezası öngören başka bir suç ise ortakların şirketlerine olan borçları. İnternet sitesine verilen hapis cezasından farklı olarak önce para cezası verilecek, cezanın ödenmemesi durumunda ise hapis cezası verilebilecektir. Kanunun 358’nci maddesi ortağın şirkete borçlanmasını yasaklamıştır:
‘’İştirak taahhüdünden doğan borç hariç, pay sahipleri şirkete borçlanamaz. Meğerki, borç, şirketle, şirketin işletme konusu ve pay sahibinin işletmesi gereği olarak yapılmış bulunan bir işlemden doğmuş olsun ve emsalleriyle aynı veya benzer şartlara tabi tutulsun.’’
Bu hükme atıf yapan 562/5-c maddesi ise ‘’…bu kanunun 358 inci maddesine aykırı olarak şirkete borçlananlar üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılırlar.’’hükmünü içermektedir.
Geçmiş yıllarda -kâr dağıtımı, ticari gereklilik ve ücret dışında- şirketlerden para çıkışının yegane yolu olan ve bir süre yasal boşlukta gezinen şirketten para çekme fiili, Kurumlar Vergisinin 12 ve 13’ncü maddelerinde düzenlenen Transfer Fiyatlandırması ve Örtülü Sermaye ile 6009 sayılı torba yasada yer alan faiz hesaplama ve finansman hizmeti sebebi ile fatura düzenleme ve KDV hesaplama yaptırımları ile kısmen de olsa disipline edilmiş idi. Hatta vergi boyutu bakımından temiz bir sayfa açmak amacı ile 6111 sayılı kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasını içeren kanunun içeriğinde ortaklardan alacakların sıfırlanmasına ilişkin bir hüküm dahi konulmuştu. Kurumlar Vergisi Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu, Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu gibi doğrudan vergi kalemlerine yönelik kanunlarla düzenlenen bu hususun ticari hayatı düzenleyen Türk Ticaret Kanunu’nda açıkça yer almaması şüphesiz bir eksiklikti ve 6102 sayılı yasa ile bu eksiklik giderilmiş oldu.
Ancak adli para cezasının ödenmemesi durumunda işverenleri bekleyen bir tehlikeden söz etmek gerekiyor. Şirketten para çeken paydaşlar için yeni TTK sadece adli para cezası öngörse de yaklaşık 7 yıl önce yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106’ncı maddesi adli para cezasını ödemeyenlerin hapsedileceği hükmünü taşımaktadır. Üstelik hapis kararı için hakim kararı olmadan Cumhuriyet Savcısının emri yeterlidir. Maddenin özeti şöyledir:
‘’…Adlî para cezasını içeren ilâm Cumhuriyet Başsavcılığına verilir. Cumhuriyet savcısı otuz gün içinde adlî para cezasının ödenmesi için hükümlüye 20 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca bir ödeme emri tebliğ eder. Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adlî para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarınca hapsedilir. Adlî para cezasının hapse çevrileceği mahkeme ilâmında yazılı olmasa bile üçüncü fıkra hükmü Cumhuriyet Başsavcılığınca uygulanır. Adlî para cezası yerine çektirilen hapis süresi üç yılı geçemez. Birden fazla hükümle adlî para cezalarına mahkûmiyet hâlinde bu süre beş yılı geçemez. Hükümlü, hapis yattığı günlerin dışındaki günlere karşılık gelen parayı öderse hapisten çıkartılır. Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi saklı kalmak üzere, adlî para cezasından çevrilen hapsin infazı ertelenemez ve bunun infazında koşullu salıverilme hükümleri uygulanamaz.‘’
Görüleceği üzere yeni düzenlemeler vergi ve muhasebe işi ile uğraşanlar kadar, işverenleri ve şirket yöneticilerini de yakından ilgilendirmektedir.
2012 yılının milletimiz ve memleketimiz için hayırlar getirmesini diliyorum.
Tekrar buluşuncaya kadar, yüzünüzden tebessüm, yüreğinizden sevgi eksik olmasın efendim.
Hoşça bakın zatınıza…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.