Mithat Ağabeyi Ebediyete Uğurladık

“Hafız Halil Necati Coşan'ın mahdumu, Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi'nin ağabeyi, Muharrem Nureddin Coşan Hocaefendi'nin kıymetli amcası Ahmet Mithat Coşan Beyefendi, uzun süredir tedavi gördüğü hastanede Hakk'ın rahmetine kavuştu.

Mithat Coşan Beyin cenazesi dün öğleye doğru Fatih Camii'ne getirildi. Öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazını Kotku Camii imam hatibi Yahya Özkul kıldırdı.

Cenaze namazına Türkiye'nin birçok ilinden ve yurtdışından katılım gerçekleşti. Her kesimden insanın buluştuğu cenaze namazında Fatih Camii yoğun bir kalabalığa tanıklık etti.

Mithat Coşan'ın naaşı, yoğun bir katılımla sevenlerinin duaları eşliğinde Eyüp Sultan Kabristanlığına defnedildi.

Çamlıca Kotku Camii'ndeki programda ise hatim duası yapıldı ve taziyeler kabul edildi.

Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine sabr-ı cemil dileriz.” (17.09.2015)

AKRA FM’in web sitesindeki haber böyleydi.

Mithat Ağabey’i 1990’da tanıdım. İstanbul’a o yıl intikal etmiştim. İslâm Mecmuası’nda çalışıyordum. İskenderpaşa Camii’ndeki programlarda ya da özel meclislerde karşılaştık onunla. Yüzünden tebessüm ve neş’e hiç eksik olmadı. İhvanına hep değer verdi. Onları zor zamanlarında teselli etti, destekledi. Bulunduğu her ortamda bildiği doğruları hatırlattı, gördüğü yanlışları ise, ilgilisini nezaketle uyararak düzelttirdi.

Takılmak istediği kardeşlerine, “Allah’ın sümbülü” derdi. Bu sözleriyle kızıyor muydu, sitem mi ediyordu, yoksa seviyor muydu?. Cevap hepsiydi sanırım. Onun bu takılmalarına gücenen bir kimseyi görmedim. Bilakis bu ifade aileden birisine söylenebilecek özel bir hitap olduğu için onun nazarında “Allah’ın sümbülü” olmak bir mazhariyetti. Zira özel hukuk oluşturmadığı bir kişiye bu sözü söylemezdi.

AKRA FM’deki genel müdürlük görevim sırasında sıklıkla diyebileceğimiz kadar ziyaretimize geldiğini hatırlıyorum. Odamdaki özel sohbetler sırasında duygulanıp, “Ben sizleri, kardeşlerimi çok seviyorum” diyerek ağladığına şahit oldum defalarca.

O yıllarda merhum Prof. Dr. M. Es’ad Coşan Hocamız Cuma sohbetlerinin kaydı vesilesiyle görüştüğümüzde, “Babamı benim adıma ziyaret edin. Buket çiçek, çörek börek bir şeyler götürün” diyerek bize görev verirdi. Biz ise Necati Amca’yı ziyarete giderken kim denk gelmişse yanımıza alıp giderdik. Bazen Türkiye’nin bir ucundan radyoyu ziyarete gelmiş bir kardeşimize nasip olurdu Necati Amcamızı ziyaret sırasında bize refakat etmek. Hepimizin canına minnetti Necati Amca’yı ziyaret. Oğlundan götürdüğümüz selamı, hürmet ifadelerini iletir elini öperdik. O ise bütün ziyaretçilerine gösterdiği yakınlığı, nezaketi bize gösterir, dualar ederdi. Mithat Ağabey daha ilk ziyaretlerde, “Bir şey getirmenize gerek yok Ağabey!” diyerek bizi uyardı. Biz ise bazen uyduk bu hatırlatmaya, bazen de unutmuş gözüktük.

1997 -1999 arası her Cuma olmasa da defalarca Necati Amcamızı ziyaret edip duasını almak, nasihatlerini dinlemek nasip oldu. O ziyaretlerin çoğunda Mithat Ağabey de oradaydı.

Mithat Ağabey’le aynı sofraya oturmuşsanız zeytin çekirdeklerinin bir kısmını yuttururdu. “Zeytin çekirdeği midede erir. Mide ve barsakları kalaylar” derdi. Aynı şeyi hurma için de söylerdi. Bu hatırlatmaya bazen Necati Amca da katılırdı. Tıp adamları ne der bilemem ama ben o yıllardan beri dozunu kaçırmadan bu tavsiyeye uymaya çalışıyorum.

İlk defa Mithat Ağabey’den duyduğum atasözü ve deyimler vardır. Yeri geldiğinden bir konuyu özetlemek ve iyi anlaşılmasını sağlamak için o sözlere müracaat ederim.

Başkalarının malıyla cömertlik yapamaya kalkanlar konu edildiğinde, “El kesesinden sultânım, develer olsun kurbânım” derdi Mithat ağabey. “Cahil kulağından sulanır” sözünü en çok Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarını takip ederken hatırlıyorum. Erdoğan, geniş kitleleri belli konularda bilgilendirmek ve bilinçlendirmek için küçücük fırsatları bile değerlendiriyor ve televizyonun gücünü de kullanarak sürekli halkın karşısına çıkıp konuşuyor.. İyi de yapıyor.

Ortamın çok gerildiği, karamsarlığın arttığı ve “Ne olacak bu memleketin hali?” sorularının duyulmaya başlandığı demlerde bu konuşmalar ilaç gibi geliyor kitlelere. Bu memleket sahipsiz değil, neredeyse her detay meseleyle yakından ilgili devlet adamlarımız var, diye düşünüp rahatlıyor vatandaşımız.

Mithat Ağabey’den duyduğum bir sözü ise yaşım ilerledikçe daha sık hatırlıyorum: “İnsan sözünden, hayvan yularından tutulur.”

Mithat Ağabey gibi dosdoğru yaşayan ve ömrünü hayırları hatırlatmaya ve desteklemeye adamış insanların gölgesi bile hepimize huzur veriyordu. Onlar aramızdan birer birer göçtükçe biz daha çok fark ediyoruz kuruduğumuzu, sulanmaya ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu.

Çevresindeki insanları doğru ve güzel sözleriyle her daim destekleyen, uyaran, şevklendiren bir güzel insandı Mithat Ağabey. Her topluluğun ağabeylere ihtiyacı vardır. Muhterem hocalarımızın sözlerini, uygulamalarını hatırlatacak ve onlarla ilgili hatıralarla gönül bağlarımızı güçlendirecek ağabeylere. Rabbim nasip etti ağabeylerin bir kısmından istifade imkânı buldum. Muhterem Hocalarımızın doğrudan mesajları yanında onların katkıları da bizim dönemin gençlerine iyi geldi.

Allah bütün geçmişlerimizle birlikte merhum M. Zahid Kotku, M. Es’ad Coşan Hocalarımız başta olmak üzere, Hafız Necati Amcamıza ve Ahmet Mithat Coşan Ağabeyimize rahmet eylesin.

Onların yakınlarına ve sevenlerine de sabr-ı cemil niyaz eder, hepsine sağlıklı, hayırlı ve uzun ömürler dileriz.

 

recep.kocakk@denizfeneri.org.tr

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum