Sebahattin BİLGİÇ

Sebahattin BİLGİÇ

MISIR NEREYE GİDİYOR?

       Öğrencilik yıllarımda seksenli yılların ortalarında Abdurrahman Dilipak’ın “Türkiye nereye gidiyor” konulu konferansını dinlemiştim. Bugün olduğu gibi konuşma tekniği çok iyi değildi ama son derece faydalı konuşma olmuştu. Konuşmasının sonunu “Türkiye Allah’ın takdir ettiği yere gidiyor” diye bitirmiş ve ayetten okuyarak “fe eyne tezhebun,(Tekvir:26) siz nereye gidiyorsunuz” diye hatırlatma ve uyarıda bulunmuştu.

     Tunus ve Mısırdaki halkın isyanı bana Abdurrahman Beyin konuşmasını hatırlattı. Amenna ve saddakna, her şey Allahın takdir ettiği yöne doğru gidiyor.

    İki binli yılların başında İsveç’de bir dost meclisinde değerli Abim Mefail Bey sevinçle bir istatistikî öngörüyü bizimle paylaşmış, iki bin ellili yıllarda Avrupa’daki Müslüman nüfusunun Avrupalı nüfusu geçeceğini söylemişti. Geçtiğimiz aylarda haber sitelerinde bu istatistiği tekrar okudum. Biliyoruz ki Avrupa da Allahın takdir ettiği yöne doğru gidiyor. Ve biliyoruz ki elbet güneş bir gün batıdan da doğacaktır.

     Rahmetli Hocamız Es’ad Coşan Hazretleri irşatlarında Romanın da fethedileceğini ve fethe hazırlanmamızı söylerdi. Elbette roma da kendisine takdir edilen geleceğe yürüyor. Önemli olan ise bizim nereye yürüdüğümüz.

    Medeniyetler çatışmasında dengelerde değişmeler var. Kadim medeniyetimiz aslını arıyor, insanımız hukukunu zorluyor. Yıllardır uyuşturulan beyinler artık kendilerine verilen uyuşturucuları kabul etmiyor.

     Müslümanlar kendilerini yıllarca ezen emperyalist güçlerin ve müstemlekeci zihniyetteki işbirlikçilerin tasallutundan kurtulma zamanının çoktan geçtiğine inanıyorlar. Ve memleketlerini güzel doğumlara zorluyorlar. İslam dünyası bundan böyle üzerindeki ölü toprağından hızla silkelenecek, ayağındaki zincirleri, kollarındaki kelepçeleri parçalayacak ve teslim ettiği beynini geri alacaktır. Müslüman halk önüne konmuş “Hint İneklerini” kenara itecektir.

   Adı kendi adı gibi olan ama kendi mahallesinde oturmayan mutlu ve kendini beğenmiş ve sadece kendi saltanatı için çalışan yöneticilerinin asıl sorunu oluşturduğunu küçülen dünyada artık herkes anladı. İnsanlar kralların ve kralcıların ve dahi bir takım kurumların tasallutunun neler kaybettirdiğini de anladı. Ve hakir görülmüş halk anladı ki kendileri için en güzel çare yine sadece kendi köklerinde, kendi muhteşem medeniyetlerindedir.

   Arzu ediyorum ki hemen herkes tarafından “Son Firavn “olarak kabul edilen Hüsnü Mübarek’in saltanatı sona ersin ve halk nasıl yönetilmeyi istiyorsa öyle yönetilsin. Halk kendi kararını kendi versin. Ülke artık Amerika, İsrail ve Avrupa’nın Orta doğudaki menfaatlerine göre hareket etmesin.

  Gücü elinde bulunduran bu memleketlerin ve zalim işbirlikçi yöneticilerinin çok desiseleri,  ve oyunları vardır. Umarım Mısır halkı bu oyunlara gelmez de hak ettiğine kavuşur. Ama bilinmelidir ki çapulcu hareketlerle meşru isteklere ulaşmak asla yakışık alamaz. Oyuna gelinmemeli ve hak haklıya teslim edilmelidir.

     Mısır çok önemli bir ülkedir. Orada halkın kendine ait rejimini kurmasının bütün Arap ülkelerinde çok önemli yansımaları olacaktır. 

    Dünyaya hakim güçlerin Büyük Ortadoğu Projesi var. Onlar kendi planları doğrultusunda çalışıyorlar. Ama Allah’ın da takdiri var. Ümit ederim ki ülkem yöneticileri Amerika’nın projelerine katkı vermesin…  

 

     

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.