Aslan DEĞİRMENCİ
Milenyumun Karaoğlan’ı!
Her şey bir rüya gibi başlamıştı! Uyuyan bir kitle, rüyaya dalmıştı.
Rüyalarındaki kahraman ‘her şey halk için’ diye haykırıyordu.
Ecevit kasketi de kafaya olunca, rüya daha bir tatlı geliyordu.
Tip İnönü, kasket Ecevit, gömlek 500 TL’lik Etro marka…
Kürsüde ‘kendimi böyle halka yakın hissediyorum’ diyerek kravatı çıkartıp atan milenyumun Karaoğlan’ı…
Zaten böyle bir durum ancak rüyada olur.
Milenyumun Karaoğlan’ı coşmuştu;
“Halk için politika yapacağız.”
“Beraber kazanacağız.”
“Halk için bölüşeceğiz.”
“Her etnik kimliğe her inanca saygılıyız.”
“Dik duracağız.”
Tam bu esnada,
“Başbakan Karaoğlan sesleri”
Rüya iyice derinleştikçe, heyecan artıyordu!
Bağlama sesleri, ince saz, derin nağmeler…
Ver coşkuyu…
Başladı davul zurna…
Arada zılgıtlar bile var.
Öyle ki “başörtüsünü de biz çözeceğiz” sesleri…
Salonun coşkusu artık mitinglere taşmıştı.
Uyku derinleştikçe, rüya tüm sınırlarını zorlamaya başlamıştı.
‘Genel af’ hatta ‘herkes için adalet’ sözleri duyuluyordu.
Yalpalar başlasa da rüya sürmekteydi.
Gaflar, çark edişler rüyanın tadını bozmaya yetmiyordu!
Ortaya çıkan villalar, havuzlar,
Aile boyu sigortalar, kayırmalar bile illa ‘uyanmayacağım’ diyenleri rüyadan alıkoyamıyordu.
Bu kez dönüşler başlamıştı.
Karabasan gibi…
Verilen çekler karşılıksız çıktıkça, rüya kâbusa dönüşmüştü.
‘Hayır’ sesleri arasında bürokratik özlem dışa vuruluyordu.
Selam çakılan adreslerin yeri de değişmişti.
Aslına dönüş sürdükçe, uykuda terlemeler,
Her sözden döndükçe, irkilmeler başlamıştı.
Hedef saptırmalar, çuvallamalar, geri adım atmalar…
Çevrede gerilim, içeri de çatırdamalar.
Boşa düşen kalemler, korku filmine dönüşen senaryolar…
Son hamleler…
Sanatsal girişimler, süslü kelimeler.
Ama irkilmişti bir kere uyuyan.
Rüya tabir edilemez boyuta gelmişti.
Ve uykudan sıçrayarak uyanış!
Hemen rüya tabirlerine başvuruş…
Rüyada korkunun ‘kurtuluş’ ve’ tövbeye’ işaret ettiğini görüş…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.