Tahsin AKPINAR
MESELE VATAN, PAROLA ÖMER HALİS DEMİR!
Ak Parti adı üstünde bir partidir... Misyonu vardır, Vizyonu vardır falan filan feşmekan ama nihayetinde bir partiden başka bir şey değildir. Ak Parti bir parti olduğu içinde bir devlet dairesindeki atanmış memurlar gibi patronun gözüne bakan kişiler tarafından değil, seçmenin gözüne bakıp nabzını tutabilen siyasetçiler tarafından yönetilmelidir. Ak Parti bir davadır.
Ak Parti partilerden bir partidir ama Tophane’nin nargile kafelerinde düzenlenen bekârlığa veda partisi olmadığı gibi apoletli devlet memurlarına memurluk sonrası fors yükseltme seanslarının düzenlendiği mezuniyet/emeklilik partisi hiç değildir.
Dünyanın en bilinçli ve en kararlı seçmen kitlesi olan muhafazakâr sağ kitleler, atanmış-seçilmiş paradoksuna itilmemeli ve bu kitleyi temsil makamında bulunan müşahidinden il ve ilçe başkanlarına, belediye başkanlarından milletvekillerine komple doğal seyrine bırakılarak ehliyet-liyakat sarmalına çekilmelidir.
Eldeki hazırın kıymetini bilmeyen miras yiyiciler ve halkta siyasi karşılığı olmayan “bir takım hiçlerin” titrlerindeki; avukat, Prof., mühendis gibi yaldızlarına bakılarak değil siyasal kabiliyetlerine ve samimiyetlerine bakılarak görevlendirilmelidir.
Unutmayınız ki “maymuncuğu olmayan çilingir çilingir değildir” ve dolayısıyla ondan sistem odalarının kapılarını zorlaması beklenemez. Ak Parti neferlerinin en zorlu labirentlerden daha çetin bir yolu andıran sistemin sağır odalarında(!) kaybolmaması için bu elzemdir.
Neredeyse tüm gazetesi, televizyonu ve köşe yazarlarıyla atanmış/embededlaşmış Ak Parti Medyası da özgür düşüncenin ve kritize etme kanallarının önünü kâhyanın gönlünün keyfince tıkama yarışına girdiği için 400 milletvekili mevzusu akim kalmıştır. Hâlbuki bu muhafazakâr sağ seçmen kitlelerinin uçsuz bucaksız genişliğine bakınca ulaşılabilir ve realist bir hedeftir. Bu hedefin inkişaf etmemesinin nedeni öncü ve artçıl kadroların istikşafı çalışmalarındaki bizantinist yorgunluk, romatik küstahlık ve iranist/acemi yüzeysellik histerisidir. Bugün bu yüzden % 60’ları konuşamıyoruz.
Bu histerik savrulmanın şimdiye kadar cortlamamasının sebebi ise her seçimde bir takım odaklar tarafından Ak Parti’de vücut bulan milli iradenin önüne kurulan tuzağın bu sefer okyanus ötesi bol haşhaşlı seyrü sülükle(!) büründüğü kılığın, tuzağı görünürlükten ırak etmesidir. İşte bu seçime tuzaksız bir ortamda girilmiş-miş gibi olmasının getirdiği rehavet Ak Parti adına bürokratlaşan ceberrutluğun tümseğe takılmasına sebep vermiştir.
Siyaset makamlarına talip olanların ve o makam adına sözcülüğe soyunanların unutmaması gereken esaslı bir kavram vardır: İstişare... Ve o kavram “Onların işleri aralarında istişare iledir” düsturunca da anayasal(!) güvenceye alınmıştır. Bu anayasal kanuna uymamakta cesur davrananların sandıktan çıkacak milli istişarenin(!) yani seçimin sonucuyla yüzleşmek gibi bir mecburiyetleri olduğunu unutmamalarında kendileri, partileri ve ülkeleri adına sağdan bol sıfırlı faydalar vardır.
Dönemin statüko baykuşları tarafından “Bu Ampul Geleceğinizi Karartmasın..!” diye afişe edilerek milletin teveccühünün kırılmaya çalışılıp adeta milli iradenin korkutulup ürkütüldüğü yıllar akıllardan çıkartılmamalıdır. Zamanın Çankaya Kaymakamının Tayyip Erdoğan’ın seçim otobüsünden inmesine müsaade etmediği, geniş hatırat ta unutulmamalıdır. Zira Ak Parti’nin ampulünün ışığının karartılması tehlikesi ciddi ciddi baş göstermiştir ve bunun sebebi dışsal sebeplerden ziyade içsel ve yapısal sistematik arızalardır.
Tarih önünde yüce Türk Milleti ve Ümmeti İslam’ın havsalası/kamu vicdanı bu kırılmaya sebep olacak hataların sahiplerini çarmıha(!) germekten imtina etmeyecektir. Ve şunu unutmamak lazım ki kamu hafızası hiç bir şeyi unutmaz.
Şöyle ki;
Köyün birinde imam efendi namaz kıldırırken gayri ihtiyari yellenivermiş. Tabi bütün ahali günler boyu bu olayı konuşunca imam efendi çareyi, tayinini köyden aldırmakta bulmuş. Aradan yıllar, yıllar geçmiş... Başından geçen olayı bir türlü unutamayan ve köylünün hala bu olayı konuşup konuşmadığını merak eden imam efendi 20 yıl sonra içindeki merakı yenemeyerek köye gitmiş. Köyün girişinde yirmili yaşlarında bir delikanlı... Selam, kelam, kimlerdensin faslından sonra imam efendi delikanlıya kaç yaşında olduğunu sormuş. Delikanlı bu soruya farkında olmadan imam efendiyi köye girmekten men eden şu ibretamiz ve münasebetsiz cevabı vermiş:
- Vallahi amca tam yaşımı bilmiyorum ama anamın dediğine göre imamın osturduğu yıl doğmuşum!
Yani Ak Parti’yi % 41’e düşüren nedenleri muhafazakâr seçmen kitlelerinin unutacağını sanmak bu toplumu tanımamanın ta kendisidir. Bakmayın siz bir takım ahmakların bu milleti balık hafızalı olmakla suçladıklarına... Siz, siz olun, bu milleti ve onun sandıkta tebarüz eden iradesini küçümseyip o iradeyi nankörlükle suçlamayın.
Yoksa siz, ballandıra ballandıra anlatmakla bitiremediğiniz onca Ak Parti icraatını kendinizin yaptığını mı zannediyorsunuz? Eğer böyle bir zannınız varsa bunun bir vehim olduğunu bilmelisiniz. Ve bence daldığınız derin uykudan uyansanız iyi edersiniz.
Toparlanın; Gitmiyoruz!! Zira, sandık yüce Türk Milleti’nin önüne geliyor...
Vira Bismillah.
Eskiden kaleme aldığım bir yazı. 7 Haziran 2015 seçim sonuçlarına binaen kaleme almıştık. Tarih: 28 Ağustos 2015.
Ve bugün, aradan geçen zaman zarfında birde FETÖ darbesi yaşamamıza ve onca şehit ve gazi vermemize rağmen hala gerçeklerle yüzleşmek istemeyen bir elit var parti içinde. Ve bunlar pelit gibide güçlüler.
Tek bir umudumuz kaldı. O da Tayyip Beyin yeniden partinin başına geçip gelecek projeksiyonu için neşteri yaraya vurması. Yaşanan onca şeye rağmen hiçbir şeyin değişmemesi ne kadar üzücü!
Bu parti ve bu parti içinde partili olmayan partilimsiler bizi hasta ettiler. Davamızı kirlettiler ve Büyük Anadolu Devrimini yavaşlattılar.
Ama durduramayacaklar. Buna izin vermeyeceğiz. Her ne pahasına olursa olsun. Mesele vatan, parola Ömer Halis Demir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.