xxx78
Merak edilecek bir şey yok
Ergenekon davasıyla ilgili olarak cezaevinde yatmakta olan iki generalin Kocaeli Garnizon Komutanı Korg. Galip Mendi tarafından ziyareti her türlü yoruma açık bir gelişme. Genelkurmay Başkanlığı da bu durumun farkında olmalı ki, yorumları belli bir sınır içerisinde tutabilmek için, girişimin kurum adına olduğunu ziyaretin en başında duyurdu. Dünkü gazeteler, buna reğmen, her türlü yorumla dolup taşıyordu. İlk bakışta bir çok yönden garip bir olay bu. Aynı cezaevinin misafirleri arasında üç general bulunuyor; ancak ziyaret bunlardan yalnızca ikisine yapıldı. Genelkurmay Başkanlığı bu ziyaretle üç generali birbirinden farklı gördüğünü dosta-düşmana ilân etmiş oldu. Nitekim dünkü gazetelerde, Genelkurmay'ın bu ayrımcı tavrı ön planda tutuluyor ve gazetelerin çoğu tarafından, ikisi 'iyi', ziyaret edilmeyen üçüncü general ise 'kötü' imiş gibi takdim ediliyordu. Oysa daha henüz duruşmaların bile başlamadığı bir davanın sanığı her üç general de... Tek garip yön bu olsa iyi. Ziyaret edilen iki general cezaevine yeni düşmüş değiller; tutukluluk halleri birkaç aydır devam ediyor. Düne kadar ziyaret edilmeye değmez görülürken iki general, bu son günlerde ne oldu da ziyarete lâyık hale geldiler? Akla gelen tek ihtimal Genelkurmay Başkanlığı'nda meydana gelen değişme oluyor doğal olarak; Org. İlker Başbuğ'un selefi Org. Yaşar Büyükanıt'ın koltuğuna oturur oturmaz verdiği ilk kararlardan biri olmalı bu girişim... Sorun da buradan kaynaklanıyor işte. Genelkurmay açıklaması ziyaretin 'kurumsal' olduğunu vurguluyor, ama yakından bakıldığında kurumun başındaki kişi ile ilgili görünüyor girişimin zamanlaması... Bu da üç gün öncesine kadar Genelkurmay tarafından da 'kötü' görülen ve kendilerinden uzak durulan iki generalin şimdi 'iyi' kabul edildikleri anlamına geliyor. Bazı yorumcuların, Şemdinli davasıyla ve Org. Büyükanıt'ın Şemdinli sanıklarından biri için kullandığı 'iyi çocuk' nitelemesiyle mukayese ederek 'yargıya müdahale' olarak gördükleri ziyareti yargı açısından önemsiz kılan bir yön bu. Şemdinli'den farklı olarak Ergenekon sanıklarıyla ilgili hemen her belge herkesin bilgisi dahilinde bugün ve kamuoyu davayla ilgili bir kanaate sahip; o kanaatin küçük olaylarla bozulması mümkün değil. Nitekim ziyaretin pek çok çevreden tepki çekmesi de bunun sonucu. Yine de bu ziyaretin Genelkurmay açısından bir anlamı olması gerekir. Tek başına yeni Genelkurmay Başkanı'nın üslubuyla ve ziyaret edilen kişilerle arkadaşlık bağıyla izah edilemeyecek bir durumla karşı karşıyayız. Acaba Org. Başbuğ, selefinden farklı olarak, iki generalin suçlandıkları konularda haksızlığa uğradıklarını mı düşünüyor? Ergenekon savcılarının yalnızca askerî savcılara emanet ettikleri ve kamuoyuyla paylaşmadıkları belgeler mi onda bu düşünceye yol açtı? Bu durumda savcıların halen 'gizli' tutmaya devam ettikleri o belgeleri de kamuoyunun bilgisine sunmalarında yarar var. Şemdinli ile Ergenekon davalarını birbirinden ayıran en önemli nokta da burası: Şemdinli hakkında yalnızca iddianamede yazılanları biliyorduk; oysa Ergenekon'da savcıların bu denli kapsamlı bir davayı neden açtıklarına dair belgelerin hepsi elimizin altında. Şemdinli'nin sonu gibi sonlanması mümkün değil Ergenekon'un; sonuçsuz bırakma çabalarına düşen, kendisine ve kurumuna zarar vermiş olur... Genelkurmay'ın 'kurumsal' karar ile cezaevi ziyaretine yeşil ışık yakması kendisiyle görüşülmeyen üçüncü general tarafından nasıl karşılandı acaba? Emniyet ve savcılık sorgulamalarında kısıtlı açıklamalarla yetinmiş ve bildiğine neredeyse herkesin emin olduğu, bulunan belgelerde de ilişkisi anlaşılan konularda sessiz kalmıştı üçüncü general. Kurumu tarafından dışlanmışlık onun tavrını değiştirir mi acaba? Yeni Türkiye'de en önemli değerlerin başında şeffaflık geliyor. Gizli-kapaklı işlerle sonuç almak bundan böyle çok zor. Son gelişmeyle ilgili yorumlara bakıp Ergenekon'un geleceğinden kuşku duyan Türkiye'nin geleceğinden kuşku duymuş olur. Oysa Türkiye'yi ilerlediği yeni yoldan kimse geri çeviremez.