Kenan ÖZMEN
Melekler de Bize Gülüyor mudur?
Evimin çocuk parkına bakan penceresinden birbirinden tatlı, birbirinden afacan çocukların oyunlarını seyrediyorum. Kimi koşuyor, kimi zıplıyor, kimi salıncağa binmiş, kimi de misket oynuyor. Ah keşke ben de çocuk olabilsem diye iç geçiriyorum.
Gözüme annesinin kucağında, salıncak sırası bekleyen 2-3 yaşlarında bir kız çocuğu ilişiyor. Kırmızı kapşonlu montuyla bir prensesi andıran bu minik kız, annesinin şefkatli kollarından, yanlarına yaklaşan pamuk şekeri satıcısının kucağına doğru atılıyor. Annesi de şaşırıyor bu işe minik kızın. Hem şaşırıyor, hem de kızıyor. Bir pamuk şekerine satılmak, gücüne gitmiş gibi gözüküyor.
Sonra parkta misket oynayan 7-8 yaşlarındaki çocukların bağırtılarıyla irkiliyorum. Fazlasıyla iri olanı, bir diğerinin boğazına sarılıyor. Belli ki oyun arkadaşının mızıkçılık yaptığını düşünüyor. Çok sinirlenmiş olacak ki, epey bir silkeliyor arkadaşını. Derken, aynalı misket yüzünden başlamış kavga bitiyor ve yeniden oyunlarına devam ediyorlar. Sanki biraz önce kavga eden kendileri değilmiş gibi sarmaş dolaş oluyorlar.
Gülüyorum.
Çocukların bu halleri beni düşündürüyor.
Bir pamuk şekerine, anne satılır mı diyorum?
Ya da bir misket uğruna kavgalara tutuşmak ne kadar akıllıcadır?
Gülüyorum…
Ama bu sefer, akılları henüz gelişmemiş çocuklarda mantık aramak ne kadar mantıklıdır ki? diyerek, kendime gülüyorum.
***
Ve sonra…
Gözlerimin önüne takvim yaşları tavan yapmış ama ruhlarının akılları güdük kalmış insanlık ordusu geliyor.
Azıcık dünya hayatı ve menfaatine karşılık ahretini satan, zavallılar ordusu geliyor.
Sonsuz ve devamlı olana; sonlu ve yalan olan değişilir mi diyorum?
Sâhi, dünyayı ahirete değişmek ne kadar mantıklıdır?
Ölüm varsa, kaçınılmazsa ve mutlaka gelecekse; hangi akılla açıklanabilir?
İrkiliyorum ve acaba diyorum…
Acaba, gökkubbeden bizleri seyreden melekler de, bu acınası halimize bakıp gülüyorlar mıdır?
“Şunlara bak şunlara, üç kuruşluk dünyaya ahiretlerini satacak kadar akılları gelişmemiş bunlar” diyerek halimize ağlıyorlar mıdır?
***
Tekrar irkiliyorum.
Sanki melekler bana ağlıyor.
Günahlarımı düşünüyorum.
Ölümü düşünüyorum.
Rabbimi düşünüyorum.
Rabbim diyorum…
Rabbim; hele ki sen Er-Rahman’ sın, hele ki El-Vedud’ sun…
Affet sen bizi.
Şu güdük akıllı, günahkar kullarını affet.
Basiret ver bize, haysiyet ver, sorumluluk bilinci ver.
Ve bizleri öz akıl sahiplerinden et.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.