MEKKE-İ MÜKERREME’DEN SELAMLAR…

Şehirlerin anasından bütün dost ve kardeşlere can-ı gönülden selam ve dualar ediyorum. Rabbimize binlerce hamdolsun ciddi bir sıkıntı yaşamadan haccımızı eda ettik. Milyonlarca kardeşimizle birlikte olmanın tadını doyasıya yaşadık. Dualarımızı onların dualarına kattık. Selam verdik, selam aldık. Bu da yetmedi kardeşçe kucaklaştık. Bütün sansasyona inat. Domuz gribi ile ümmeti tedirgin edenlerin kulakları çınlasın…

 

Yapılan propagandalar etkili olmuş, bazı ülkelerden katılım geçmiş yıllara göre oldukça azdı. İran iptal edemediği rezervasyonlar kadar hacı göndermiş bu yıl. Yok denecek kadar az katılım vardı İran’dan. Mısır da öyle.  Bu tedirginlik sebebiyle birçok kardeşimiz maskeyle dolaşıyordu.

………………….

 

Hac yolculuğumuz boyunca onlarca “Namaz gönüllüsü” izleyicimiz ile karşılaştım. Namazın emredildiği yerlerde selamlaşmak ve kucaklaşmak çok güzeldi. Bu çalışmanın bu kadar başarılı olmasının temelinde, izleyicilerimizin gönülden, gıyaben yaptıkları dualar olduğunu fark ettim. Kaç kişi ile karşılaştım, “ Hocam size ve bütün namaz gönüllülerine burada dua ettim.”diyen. Allahım sana binlerce hamdolsun…

…………………

 

Bendeniz de “Habername” sitemizin başarılı ve hayırlara vesile olması için dua ettim. Burada yazan kardeşlerimi ve okuyucularımızı dualarımda unutmadım. Rabbim onları da evinde misafir etsin. İkramlarına mazhar kılsın…

…………………

 

Hac ümmetin en muhteşem imkânı. Maalesef en az faydalandığı, içini dolduramadığı bir fırsat aynı zamanda. Dünyanın dört bir tarafından gelen milyonlarca Müslüman aynı günde aynı mekânda toplanıyor, tam da dertlerini konuşup çözüm üretecekleri bir yerde herkes kendi çadırında kendi derdini bile konuşamayacak acizlikte. Bu ne büyük bir gaflet Allahım!.

 

Ümmetin derdinden geçtik kendi derdimize derman arayabilsek ne güzel sonuçlar elde edebiliriz. Bu yıl ibretle izledim Arafat’ta Türkiye’ye ayrılan bölgedeki çadırlardaki programları. Öğleden önce merkezi sistemle Diyanetin organize ettiği program vardı. Öğleden sonra birlikte vakfeye duruldu. Programda seçkin hafızların Kur’an tilaveti, tanınmış hocaların sohbetleri, ilahiler, telbiyeler ve başkanın konuşması.

 

Arafat vakfesinde duayı yapan Seyfeddin Hoca çok güzel bir dua hazırlamış. Efradını cami bir dua idi. Duayı çok güzel okudu. Sesini de duaya uygun olarak kullandı. Hazır bir metni okurken cümlelere duygularını katabilmek çok kolay olmasa gerek. Duanın sadece duygusu eksikti. Muhterem Hocam keşke o duayı irticalen yapsaydı, gönlünden geldiğince tercüman olsaydı hacıların duygularına. Zannediyorum bundan çok daha feyizli ve bereketli olurdu diye düşünüyorum.

 

Bu program icra edilirken bir ses duyuldu:

 

    Yeter artık. Bizi Rabbimizle baş başa bırakın. Size hakkımı helal etmiyorum…

 

Programın icra edildiği çadıra giren bir hacının feryadıydı bu. Belki de binlerce müslümanın duygusuna tercüman oldu. Fakat değişen bir şey olmadı. Yine aynı programlar icra edildi. Arafat meydanında bildiğimiz ilahileri en güzel sesli hocalarımızdan dinledik. Hele her beş dakikada bir diyanet çadırından yapılan duyuru anonslarını gerçekten çok can sıkıcıydı. Bilmiyorum o kadar gerekli miydi bu anonslar?

 

Diyanetin programı böyle. Ya Türsab bünyesindeki şirketlerin hali nasıldı diyecek olursanız istisnalar hariç birçoğu bundan daha da ileriydi. Birbiriyle yarışırcasına yüksek düzeyde ayarladıkları ses sistemleriyle hacıları kendi haline bırakmamak için ellerinden geleni yaptılar. Her şirket kendi çadırında bildiğini okudu. Komşu çadırdaki kardeşlere Allah sabırlar versin.

 

Rabbimiz kullarına zaman ayırmış. Arafat’ta öğle ve ikindi namazı cem edilerek kılınır. Orada sınırlı zamanı en verimli bir şekilde kullanmak için iyi plan yapılmalı ve en güzel şekilde değerlendirmeli. En sevaplı ameller tercih edilmeli, ömrümüzün elmas fırsatı heba edilmemeli. Meş’ari Harama akın ettiğimizde bin pişman olmamak için hazırlıksız yakalanmamalı.

 

Bütün bunları düşündüm. “Haccın menasikini benden alın.” buyuran Allah Resulü sav acaba Arafat’ı böyle mi değerlendirmiş. Ashabına hangi ilahileri okumuş veya okutmuş? Arafat’a gelen hacı adaylarını ağlatabilmek için hangi makamı seçmiş? Arafat ilahiler eşliğinde kendini rahatlatmak amacıyla hem de haccın kabulüne alamet olarak algılanacak iki damla gözyaşını arama mekânı mı?  Allah’tan bizi bağışlaması için söz alma yeri mi yoksa geçmişe tövbe ederek bundan sonrası için Allah’a söz verme yeri mi? Gördüğüm manzara beni oldukça düşündürdü. Düşündükçe üzüldüm. Bu durumdan ders çıkardık. Kafile başkanı olan hocamızla istişare ederek biz sadece bulunduğumuz mekânda yapmamız ve yapmamamız gerekenleri, buranın bize hatırlattıklarını ve burada nelere söz vereceğimizi konuşarak kardeşlerimizi Rabbiyle baş başa bıraktık.

 

Keşke hacca gelmeden hazırlansak, içini doldursak, dirilişimize vesile kılsak ve öncesi ile sonrası bir olmasa, marifete ermiş, şuurlanmış, Allah ile ahdini yenilemiş bir Müslüman olarak vatanımıza dönsek, özlediğimiz saadet asrını yaşayacağımız gün çok yakın olacak.

 

İnşallah gelecek yazıda yaşadığımız güzellikleri ve neler yapılabilir onları paylaşacağım.

 

Kalbi dualarımla…

 

ahmet.hace@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum